29 Aralık 2017 Cuma

Fatih Terim'deki Ne "Sevgi"si, Neyle Ölçülür?

İnsanların, herhangi bir konudaki sevgisini ölçecek bir alet var mıdır?

“Tartı”ların bile hileye açık olduğu bir toplumda, sevgiyi ölçecek alet bulmak, mümkün olmasa gerek. Kuşkusuz, ortada bir eylem/ veri/ somut örnekler olmadıkça, sevgiyi ölçmek, derecelendirmek, boşa kürek sallamaktan öteye geçmez. Ama dudaklardan dökülenlerle yapılanlar, alınılıp verilenlerin çelişkisi, sizi doğru saptamalara götürür. 

Yani?

“Sevginin kıratı” kendiliğinden ortaya çıkar.

26 Aralık 2017 Salı

Yargıtay, Daha Neyi, Niye Bekliyor?

Ses gelmeyecek yere soru sormak kolay!
Sözgelimi, mahkemelerin işleyiş yöntemini eleştirdiğinizde karşınıza “işlerin yoğunluğu” çıkarılır. Süslü lafı sevenler ise, “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.” diye sizi yumuşatırlar. Böylece sorunuza yanıt, bilgilendirmeyi sevenlerce gelir!
Bizde işlerin nasıl yürütüldüğünü düşünmek ise yorar kişiyi.

Davalarda mahkeme sürecinin uzun olması, şaşılacak bir durum değil, gerçektir. Asıl şaşılacak olan, son sözü Yargıtay söylediğine göre, Yargıtay’dan kararın erken çıkması olur.

22 Aralık 2017 Cuma

Fatih Terim, Yeni Bir Kovulmanın İlk Adımını mı Attı?

Varan: I

"Teknik adamlık kariyerime bu camiada başladım. Parantezi burada açtım, inşallah yüzümün akıyla da burada kapatacağım. (...) Beni bu koltuğa oturtan, bugün taşıdığım ismi, kariyeri borçlu olduğum camiadan böyle bir görev isteği gelince karşılıksız kalamadık.”

Varan: II

“Galatasaray'ın size ihtiyacı var denildiğinde buradayım. O yüzden sayın başkana beni bu çatı altında buluşturduğu için teşekkür ediyorum. (…) İlkleri başarmış camianın yeni ilkleri başarması gerektiğini düşünüyorum. Daha önceki başarılarımızdan fazlasını yapma adına buradayız.”

Yukarıdaki alıntıların ortak noktası, parladığı takımına bağlılık. Ortak olmayanı ise, farklı kişilerin ağzından çıkmış olması.

19 Aralık 2017 Salı

Aykut Kocaman’ı Haklı Çıkartan, Tudor’un Gönderilmesine Gerekçe Olan Puan Tablosu

İç sorunlarla boğuşan, “başsız” kalmış, Lig’in dibine 8 puanla demir atmış bir Karabükspor…

Başlarda tozu dumana katan, başını alıp giden, ama teknik direktörünün “başını yiyen” takımın üstüne çıkmak ve liderle puan farkını teke indirmek isteyen bir Fenerbahçe…

İlkyarısı Fenerbahçe açısından “boş”, Karabükspor açısından ise “dolu” geçti.

18 Aralık 2017 Pazartesi

Galatasaray’da Bitmeyen Öykü: Önce Ayartmak, Sonra Kovmak

Ayartmak ve kovmak!

Kabası bu, kibarı ise şu:

Getirmek, göndermek!

İlki, kişiler ve bu işe imza atanlar için hiç de hoş değildi. Çünkü “Niye?”, “Niçin?”, “Neden?” sorularının doyurucu  yanıtı hiç yoktur!

Sağdan soldan esen yele kendini kaptıranlar,  altlarından koltuklarının kaymaması için olmadık işlere girişirler. Bu durumlarda  hep perde arkasındaki etkili birilerini memnun etmek vardır.

16 Aralık 2017 Cumartesi

Neye Baksa, Nereye Gitse, Her Yerde Aziz Yıldırım!..

(Bu yazı, 06 Mart 2014'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok, ikincisinde var.)

Geceleri uyku tutmuyordu gözleri.

Yine de geceler bitmesin, gün doğmasın istiyordu. Çünkü karanlık, bir yandan ürkütüyordu, bir yandan da güç veriyordu. Gece, karanlık, hiç değilse aydınlıkta görülenleri gizliyordu. İkilemde kalsa da, tercihi, geceden, karanlıktan yanaydı.

Gözleri kapanmaya görsün, acayip acayip düşlere dalıyordu. Soluğu kesiliyor, bir an gözleri açılsın, uykusu dağılsın istiyordu.

Ama istemekle olmuyordu.

15 Aralık 2017 Cuma

Bu Kupa Kimin? (2010-2011 Kupası’na Güzelleme...)

(Bu yazı, 12 Aralık 2013'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)

Hangi kupa mı?

2010-2011 sezonunda Fenerbahçe’nin kazandığı, ama Avrupa getirisi Trabzonspor’a verilen kupa...

Seçim yatırımı olan, sesi daha “sert” çıkana seçim kazandıran kupa...

Uğruna yürüyüşler yapılan, ama Fenerbahçe’nin müzesinde yer alan kupa...

Sahi bu kupa kimin?

13 Aralık 2017 Çarşamba

Galatasaray’a Kazandırılan “Mali Şampiyonluk”lar…

(Bu yazı 26 Mart 2017'de yayımladı.)

Millet, Evet” mi “Hayır” mı derdine düşmüşken…

Başta partiler olmak üzere, sivil toplum örgütleri, aklınıza kim gelirse gelsin, “Evet”i ya da “Hayır”ı öne geçirmek için inanılmaz bir yarış içindeyken…

“Evet” ve “Hayır” için ülkemizde “hayat” durmuşken…

O da ne?

Galatasaray, Dursun Özbek önderliğinde birkaç yeni “mali şampiyonluk” kazandı!.

9 Aralık 2017 Cumartesi

Bursa’dan Fenerbahçe Geçti Işık Saçarak...

Hakemi de yeneceksin!.

Fenerbahçe, hakemlerden yakındığı zaman, kimilerinin “denize düşenin yılana sarılması” misali sarıldıkları bir cümle bu. Söyleyecek lafı olmayanlar, hakemleri savunmaktan çok, Fenerbahçe’yi “yermek” amaçlı kullanırlar bunu.

Ne yazık ki, başka takımlar için bunu hiç düşünmezler. Hakem, onlara göre onların hakkını yemiştir. Fenerbahçe’ye gelince, sen atamayınca hakem ne yapsın gibisinden bir soruyla, sen haksızsın demeye getirirler.

Oysa onlar şu sorunun yanıtını vermeliler:

Hakem rakip mi ki?

7 Aralık 2017 Perşembe

Passolig Fıkraları: Passolig, Adamı Değiştirir!


(Bu yazı, 23 0cak 2015'te yayımlandı.)

Passolig çıktı, tribünler boşaldı.

Bu, yaygın bir kanı; bunu değiştirmek de o kadar kolay değil.

(Passolig uygulamasına arada bir uymayanlar oldu. Özellikle Fenerbahçe, başlarda uygulamaya uymayınca, tribünler neredeyse doluyordu. Uymamanın para cezası vardı, ödeniyordu. Ama öyle bir yere gelindi ki, uymama, oynayacak stat bulamama tehdidine kadar uzandı. Sonuçta Fenerbahçe de, kendine özgü koşullara uygulamayı kabul etti.)

Genel bir tepki vardı.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Aykut Kocaman Farkını Fark Etmek…

Takvim yaprakları 16 Ekim 2017 tarihini gösteriyordu.

Futbolda o gün, Aykut Kocaman’a mal edilen bir söz damga vurdu:

“Puan farkı suni”

Süper Lig’in 8. Haftası’ydı; Fenerbahçe kendi evinde Yeni Malatyaspor’u 3-1 yenmişti. 

Aykut Kocaman, maç sonrası söyleşi havasında gelen soruları yanıtlıyor/du. Gazeteci Ahmet Ercanlar, Aykut Kocaman’a Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki puan farkı üzerine soruyor/du:

“Puan farkı sizce suni mi?”

30 Kasım 2017 Perşembe

Reza Zerrab’ın Parası Fenerbahçe’de Geçmedi; “Taşeron"lar Devrede…


(Bu yazı 22 Temmuz 2015'te yazıldı ve yayımlandı.)

Bu memlekette vergi veren, enayi; borcunun üstüne yatan, muteber!

“Milletin anasını belleyen”ler daha bir muteber!

Devlet adına iş yürütenler, borç konusunda kimilerinin üstüne giderken kimilerini kollar pozisyonda oluyorlar. Gün geliyor, kollananlar, zeytinyağı gibi üste çıkıyorlar.

29 Kasım 2017 Çarşamba

Fatih Terim’in Sıkıntısı Ne Ola ki? (Onu Çekmeyin Bunu Çekin!...)

(Bu yazı, 12 Kasım 2012'de yayımlandı.)

Mersin İdmanyurdu-Galatasaray maçında 2 puanı hangisi yitirdi?

Maçtan akıllarda kalanlar neler?

Verilmeyen penaltı tartışması, maça gölge düşürdü mü acaba?

Sorular, gelecek yanıtlar bir yana, bana göre asıl üzerinde durulması gereken, Fatih Terim’in maç sonrası yaptığı “kendine yontma”ya yönelik açıklamaları; el işaretiyle verdiği tepki...

28 Kasım 2017 Salı

Tek Golle Gelen 3 Puanı Fenerbahçe’ye Çok Görmek…

Futbolcunun adı forvete çıkmışsa, o artık, golcüdür.

Mutlaka adının başında da “ünlü”, “yıldız”, “deneyimli” sıfatlardan biri olmalı; yoksa “fiyakası” eksik kalır!

Gol atmak mı?

Boşver, atmasa da olur. Seviyorsan, onun transferinden/ değerinin artmasından sana da pay düşecekse, top gelmiyor, ne yapsın, dersin.  Türlü bahane/ gerekçelerle adamı parlatabildiğin kadar parlat. Nasıl olsa seni ve senin gibileri ciddiye alan/ alacak olan bir sürü insan var.

20 Kasım 2017 Pazartesi

Suçluya Yataklık Yapan Kanallar

Futbol programı adı altında neler yapılıyor neler?

Özellikle de “kanal”larda çöreklenmiş kimi adamlar, hakarette/ atıp tutmada/ saldırıda/ yalanda birbiriyle yarışıyorlar. Birinin ağzından çıkan olumsuz “laf”ın üzerine hemen öbürleri, ben daha iyisini yaparım misali,  en “fiyakalı”sını söylüyor. 

Terbiye desen yerlerde sürünüyor.

İnsanlık desen, zaten böyleleri insanlıktan nasibini almamışlardan…

10 Kasım 2017 Cuma

Mustafa Kemal’i Dizelerde Yaşatmak...


Ceyhun Atuf Kansu’nun deyişiyle Kurtuluş Savaşlarının Babası Gazi Mustafa Kemal Atatürk için nice şiirler yazıldı.

Behçet Necatigil’in saptamasına göre, Mustafa Kemal, şiirimizde ilk kez, Mehmet Emin Yurdakul’un “Çanakkale kahramanlarına” sunulmuş “Ordunun Destanı” adlı şiir kitabında yer aldı:

“Ey Mustafa Kemal’lerin aziz yurdu”

8 Kasım 2017 Çarşamba

Selçuk Yula’nın Son Yazısı, Taraftara “Vasiyet” Gibi...

(Bu yazı Selçuk Yula'yı yitirdiğimiz gün 06 Ağustos 2013'te yayımlandı.
Selçuk Yula'yı saygı ve özlemle anarken onun son yazısındaki "taraftar vurgusu" hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.)

Selçuk Yula’yı bu akşam, FBTV ekranlarında, Salzburg maçından önce ve sonra dinlemek vardı.

Ama olmadı; çünkü bu sabah, yaşama gözlerini yumdu.

7 Kasım 2017 Salı

“Aziz Yıldırım istifa etmediği için bunlar oldu” Demek, Neyi Doğrular?

3 Temmuz bitmedi; kabuk değiştirdi.

3 Temmuz noktalanana kadar Fenerbahçe'ye rahat yok.

Bugüne, yayımlandığı iki yerde de erişeme kapatılan (milliyet.com.tr ve Milliyet Blog) 05.09.2013'ten gelen yazıyla bakmak….

Bugün yaşananların, açıkçası kişiler üzerinden Fenerbahçe’nin yıpratılması için yapılan saldırıların görünüşteki “niye”si değil, gerçek “niye”sini anlamak için dün, düşünen herkese ipuçları verir.

Futbolda şu andaki konumu ve görüntüsüyle “başarısız” gözüken Fenerbahçe, Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman üzerinden yıpratılarak kuşatılmak isteniyor. 

6 Kasım 2017 Pazartesi

Erken Gündem: Aziz Yıldırım mı, Ali Koç mu?

Ali Koç, Mayıs 2018’deki Olağan Genel Kurul’da aday olacağını 21 Eylül’de ilan etti.

Kime karşı?

Bu sorunun yanıtını arayanların aklına hemen Aziz Yıldırım gelir. 

Aykut Kocaman’a 3 Temmuz’a Direndiği İçin Saldırıyorlar

Her yıl umutlar tazelenir, büyük beklentiler içine girilirse…

Sonra?

Umutlar solar gibi olunca, beklentiler ertelenince, tepkilerin gelmesi normaldir. Normal olmayan ise, pusuda bekleyen, çıkar ve geçmişten sürüp gelen “kin” üzerinden hareket edenlerin sözde eleştirileridir.

4 Kasım 2017 Cumartesi

"Futbol İmamı” ve Saz Ekibi, Assolist mi Yoksa?

(Bu yazı, 29 Temmuz 2016'da milliyet.com.tr'de yayımlandı.)

Dün saldırdığına, suçladığına bugün hak vermek!.

Yanıldığını söylerken rahatladığını düşünmek!.

Yani?

Günah çıkarma!.

Günah çıkarma başladıysa, “kıvırman”lar, kendilerini “temize çıkarmak” peşindedir.

(Asıl, “devekuşu” misali başını kuma gömenleri, kendilerini aklamak için dün olanları çarpıtanları dikkatle izlemek gerekir.)

1 Kasım 2017 Çarşamba

Aziz Yıldırım’la Farklı Bir Söyleşi

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım bu, hiç şaşmaz, Fenerbahçe Dergisi’nin her sayısına başyazı yazar.

Fikret Orman için izlediğimiz yolu bu kez de Aziz Yıldırım için denemeyelim dedik.

Yine sorular bizden, yanıt niyetine seçtiğimiz cümleler olduğu gibi Aziz Yıldırım’dan…

Yani?

Fikret Orman’la Farklı Bir Söyleşi

Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, cümleleriyle ayağınıza geliyor! 

Fırsat işte, ayağa gelen tepilmez!

Bir başka deyişle: Bu fırsat kaçmaz!

Sorular bizden, yanıtlar, “çaylar şirketten” misali, Fikret Orman’dan..

Yani?

31 Ekim 2017 Salı

İki Puanın Sorumlusunu Ararken Adresi Şaşırmak!

Bir olaya/ duruma hangi niyetle bakarsan ona uygun görürsün.

Yani?

İsteyen, istediği açıdan bakabilir. Bunda bir “gariplik” yok; burada önemli olan, farkına varabilmektir. Çünkü ortamın duygusallığından yararlanmayı çok iyi bilen iç ve dış muhalifler, “olan”ı fırsata çevirmeyi çok iyi bilirler. O bakımdan “olan”a farklı bakışları ele alırken ayrıntıları gözden kaçırmamak gerekir. Yoksa her şey birbirine karışır; karşıt kavramlar yer değiştirebilir.

30 Ekim 2017 Pazartesi

Aykut Kocaman’ın Bildiği, Cenk Ergün’ün Bilmezden Geldiği…

Yeni Malatyaspor maçından sonra söyleşi havasında gelen sorular…

Gazeteci Ahmet Ercanlar, Aykut Kocaman’a Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki puan farkı üzerine soruyor:

“Puan farkı sizce suni mi?”

Aykut Kocaman yanıtlıyor:

27 Ekim 2017 Cuma

TFF, Kendince Bir “Özerklik” Kurmuş Gibi…


(Bu yazı, 12 Şubat 2017’de milliyet.com.tr'de yayımlandı; bir gün sonra trafiğe takıldı!. Önce başlığı “Fenerbahçe, Bursa’da Buharlaşan 2 Puanı Çok Arar mı?” diye değiştirdik; sonra içerikte “kırpma”larla yazıyı düzenledik ve yayımladık. Bu, yazının ilk biçimidir.)

26 Ekim 2017 Perşembe

Aziz Yıldırım Haberleri Çok Satıyor!

Bir yanda haber yazmayı görev edinen, öbür yanda haberden beslenen/ler…

Yani?

Okurlar…

Okur; “okuyan”, “okuyacak” olan olduğuna göre, onu okumak zorunda bırakmak da bir başka görevdir!  İşte bu görevi, haber yazanlardan kimileri, büyük bir başarıyla yapıyorlar.

25 Ekim 2017 Çarşamba

Fırat Aydınus’u Kollamak Uğruna Caner Erkin’i Cezalandırmak... (Tahkim, Böyle Buyurdu…)

(Bu yazı 25 Kasım 2012’de milliyet.com.tr'de yayımlandı.)

Güvenilir, inandırıcı olmak esastır.

Bu, kişilerin sözleriyle eylemleri arasındaki uyumda somutlanır.

Olaylar karşısında tutarlı davranma, kişileri değerlendirmede birer ölçüttür. Bu ölçüte uyan kişileri, terazinin hangi kefesine koyarsanız koyun, ağırlıkları hep belli olur. Belli olunca da, sizde bir güven oluşur; öylelerinin eleştirilecek yanları olsa bile, bu, farkında olmadan yapmıştır, diye düşünürsünüz.

24 Ekim 2017 Salı

Caner Erkin, Bu Cesareti Nereden, Kimden Alıyor?

Görüntüye bakanlar, “dizi” izlediklerini sanırlar.

Sanki gelecek haftanın “fragman”ı ekranda…

Önde hakem, arkasında futbolcu kılıkla bir adam. Arkadaki elini kaldırıp indirerek saydırıyor. Sesi duymasan da olur. Dudak okuma uzmanı olmaya da gerek yok. Gören, dudaklardan döküleni hemen anlar:

“Köpek…  Sen adam değilsin! Seni o..... çocuğu.”

23 Ekim 2017 Pazartesi

Cüneyt Çakır, Neyi Çaldı, Neyi Çalmadı?

Çalmak…

Konumuz “futbol” olduğu için, akla ilk gelecek, “düdük” çalmaktır.  Zaten, bundan yola çıkarak, bir önceki yazımızın başlığına “Cüneyt Çakır Çalacak, Galatasaray ile Fenerbahçe Oynayacak!” demiştik.

“Son söz”ümüz ise şöyleydi:

21 Ekim 2017 Cumartesi

Cüneyt Çakır Çalacak, Galatasaray ile Fenerbahçe Oynayacak!

Bu pazar, bir başka pazar olacak.

Galatasaray, pazara kadar yenilgisiz; üstelik, en çok atan, en az yiyen… Atılan gol toplamına bakılarak “hücum gücü” yüksek deniyor, ama yenene bakılarak “savunması güçlü” denemiyor.

Fenerbahçe, her maçta gol yiyen; Galatasaray’ı 8 puan geriden izleyen…  “Savunması güçsüz” deniyor da, “hücum gücü” de var denemiyor.

20 Ekim 2017 Cuma

Cüneyt Çakır mı Önyargılı, Yoksa Ona Bakanlar mı?

Cüneyt Çakır bu, babasının oğlu…

Yani?

Hakem… Babasının yolundan giden… Ama babasından daha ileri. Nazım Hikmet’in, “Ben sadece ölen babamdan ileri/ doğacak çocuğumdan geriyim” demesini örneklendiriyor. Öyle ki, sık sık Avrupa’da “kritik” denen maçlarda görevli… 2018 Dünya Şampiyonası için onu Rusya’da görmek olasılığı çok güçlü.

18 Ekim 2017 Çarşamba

Fatih Terim’e Tazminat Vermemenin Gerekçesi Ne Olacak?

"Hocamızla yollarımız ayrıldı. (…) Fatih Terim'le haftaya görüşeceğiz. Kendisiyle görüştükten sonra yönetim kuruluyla durumu değerlendirerek karar vereceğiz. Hocamızla konuşarak ayrıldık. Tekrar söylüyorum, tazminat konusunu kendisiyle görüşeceğiz, ona göre bir değerlendirme yapacağız.”

17 Ekim 2017 Salı

Hakemleri VAR Başka, TFF Başka Kollar!


Küçük “var”ı biliyoruz da bu büyük “VAR” da ne oluyor?

Büyük VAR, bir kısaltma; açılımı: Video Assistant Referee. Bunun sözde Türkçeleştirilmişi de: Video Hakem Sistemi.

(Niye “sözde” dedik? Çünkü üç sözcük de Türkçe değil.)

12 Ekim 2017 Perşembe

Mesut Özil, Şimdi Şikeci mi Oldu?

“Şike iddiaları” gündeme oturduğundan beri, öyle “şey”ler duyduk ki...

Öyle “iddialar” piyasaya sürüldü ki..
.
 

Niye o golü yedi?

 

Niye o golü atmadı?

11 Ekim 2017 Çarşamba

Hakemlere “Özel Yetkiler” Verildi; Yan Bakan Bile Yandı!


Dünden Bugüne Bakış

I.
Özel yetkili savcılar!
Özel yetkili yargıçlar!
Özel yetkili mahkemeler!
Bunlara bir de polisleri ekle, kare tamamlansın!

Fenerbahçe’nin Yolunu Şimdi de “Özel Yetkili Hakemler” Kesiyor!..


Özel yetkili savcılar!...
Özel yetkili yargıçlar!.
Özel yetkili mahkemeler!..

Bunlara bir de polisleri ekle, kare tamamlansın!..

Ömrünü tamamlayanların yeri, o “özel yetkili”lerin yarattığı boşluk, öyle mi kalacaktı?

Doğa, boşluk kabul etmez ya!..

Futbolda Özel Yetkili Hakemler mi?

“Özel”i çok severiz.
Hele, alışveriş sırasında, “Size özel efendim, siz bizim eski müşterimizsiniz!” denmiş, “indirim” sağlanmışsa...

“Bizim özel dostumuz!” diye tanıştırılmışsanız!

“Özel” o kadar yaygın ki... Muhatap olana “özel duygu”lar yükler, yaşatır!

9 Ekim 2017 Pazartesi

Arda Turan: Yurtdışına Gidince Dili Çözülen Delikanlı!

(Arda Turan, dün neydi; bugün ne, hangi konumda?
04 Ekim 2011'de Milliyet Blog'da yayımladığımız bu yazı, dünden gelen ipuçlarını 
bugüne taşıyor.)



İnsanımıza, başka ülkelerinin havasını solumaya başlayınca bir “haller” oluyor. Bakıyorsunuz, havada/ uçakta, ne hikmetse, ülkenin topraklarında o ana kadar dile getirilmeyen konular ele alınıyor, dudaklardan alışık olmadığımız sözler dökülüyor.