Ali Koç, Mayıs 2018’deki Olağan Genel Kurul’da aday olacağını 21 Eylül’de ilan etti.
Kime karşı?
Bu sorunun yanıtını arayanların aklına hemen Aziz Yıldırım gelir.
Aziz Yıldırım’ın, o tarihte aday olup olmayacağını ancak koşullar belirler. İlk akla gelen koşul, mantıklı olanı da o, Yargıtay’da bekleyen “sözde şike” dediğimiz “3 Temmuz Kumpası”yla ilgili aklanma kararı için “onama” çıkması. Böyle bir karar çıktığında başkanlığı bırakacağını Aziz Yıldırım zaten dillendirmişti. Yok, karar, Mayıs 2018’deki kongreye kadar çıkmazsa, Aziz Yıldırım’ın aday olmasında şaşılacak ve eleştirilecek bir durum yoktur, olmamalıdır da…
*****
Aday olmak doğal bir istek, haktır.
Son sözü, gazetelerde “köşe”ler, kanallarda “pencere”ler, sosyal medya denen kesimde, ahkâm kesenler değil, oy hakkı olanlar belirler/ söyler.
Aziz Yıldırım mı, Ali Koç mu ya da bir başkası mı sorusunun yanıtını verecekler, oy hakkı olanlardır.
Oy hakkı olanların bilinç düzeyini ölçmeye kalkan, onları seçimlerde “bir torba kömür”e, “bir koli yiyecek”e tav olanlarla aynı düzeyde görmek isteyenler, “ayarı düşük” olanlardır.
Her olumsuzlukta “Aziz Yıldırım mı Ali Koç mu” tercihini gündeme taşımak, Fenerbahçe’ye ister istemez zarar verir.
Ben, benim açımdan değer olan iki kişiyi, ayrı ayrı kefelere değil, aynı kefeye koyarım.
*****
Futbolda puan yitirmeler başlayınca, “iç”ten ve “dış"tan Fenerbahçe’yi yıpratıcı çalışmalar gündem oluşturuyor.
Başka takımlarda da göreceğimiz, alıştığımız bir durum bu.
Maçlarda aykırı sesler yükseliyor. Sözgelimi, Kadıköy’de en son oynanan Kayserispor maçında takım 3-1 öndeyken coşan tribünlerden, maç 3-3 bitince “yönetin istifa” seslerinin gelmesi…
Artık, kanıksanan şu:
Yenersen alkış, yenemezsen kargış!.
Garip olan da “alkış” ve “kargış”ın aynı yerden gelmesi…
Yıllardır, her sezon başında ya da ikinci yarı başlamadan hep kendi kendime sorarım:
Bu sezon Fenerbahçe’nin yolunu ne/ler, kimler kesecek?
Anlaşılan “iç”ten ve “dış”tan gelen olumsuz etkiler birbiriyle yarışacak… Çünkü Mayıs 2018’e aylar var. O günün coşkusunu bugünden yaşatmaya kalkmak, “erken gündem” oluşturmaktır. Burada dikkat edilmesi gereken “erken gündem”i kimlerin, niye oluşturmak istedikleridir.
*****
“Erken gündem”, sonuçta Fenerbahçe’ye zarar verir.
Futbol takımının Süper Lig’de şu andaki başarısızlığı, kuşkusuz, her taraftarı, özellikle de “başarıya odaklı” taraftarı derinden yaralıyor, üzüyor. Bu üzüntüyü “iç”ten ve “dış”tan fırsata çevirme eğiliminde olanların varlığı da yadsınamaz.
Her puan yitirmede Fenerbahçe’nin gündemi seçim mi olmalı?
Bizce, öncelik, Yargıtay’dan kararın bir an önce çıkması için gündem oluşturmaktır. Adaylara, şimdilik tek aday olduğuna göre, Ali Koç’a ve ona destek olanlara düşen, kararın bir an önce çıkması için kamuoyunun bileceği girişimlerde bulunmaktır.
Kararın çıkması, Ali Koç’un elini güçlendirecek, yolunu açacaktır. Çünkü Aziz Yıldırım’ın karara bağlı olarak verdiği söz var.
Kısacası, Ali Koç, Yargıtay’dan çıkacak kararla 3 Temmuz sürecinde verdiği mücadeleyi taçlandırmış olur.
(“Kumpas” kuranların kimileri kaçak, kimileri içeride… Kimileri hakkında mahkumiyet kararları çıkıyor. Böylesi bir ortam, el güçlendirmez mi, bulunmaz bir fırsat değil mi?)
*****
Sona doğru…
Seçim; yenilenme, dirilme, kendine gelme ya da aynı güçle yoluna devam etme olacağı gibi, asıl sorunu geriye atma da olabilir.
Sevgileri karıştırmamak, bunların yer değiştirmesine izin vermemek gerekir. Çünkü başkan, futbolcu, teknik direktör sevgisi, kulüp sevgisinin/ çıkarının üstünde olamaz. Kulübe hizmet eden, emek veren, görevini şöyle ya da böyle yapan, birer değerdir.
Yaratılan “erken gündem”den yararlanmak isteyen, seçim sonrası için şimdiden “rezervasyon” yaptıranların da olabileceği bir gerçektir. Zaten hep öyledir, biri gelince, gidenin ardından boşalan yerlere birçok kişi göz diker.
Son söz:
Başkanlık yarışını şimdiden alevlendirilme çabaları, yarışın her puan yitirmede gündeme oturtulması, Fenerbahçe’nin futbolda bu sezonki geleceğini olumsuz yönde etkilemez mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder