27 Aralık 2020 Pazar

Bahattin Şimşek’e Maç Yok, Rafael Sahada!

Başakşehir, Galatasaray ve Trabzonspor’la yarışınca hükümetin takımı oluyor hemen:

Başakşehir korunuyor!

Medya denen kesimin belli adamları, kendi takımları kazansın diye nasıl yüklendiler, daha unutulmadı. Seçime kurban edilen şampiyonlukta herkes memnundu!

Geçen sezon, bütün yüklenmelere karşın, yüklenen Trabzonspor kesimi, Galatasaray'ı tutanlar gibi başarılı olmadı. Çünkü önceki koşullar yoktu!

Ama rakibi Fenerbahçe olunca, o gürültü koparan kesim, iri ufaklı adamlar, Başakşehir’e sahip çıkıtı hemen:

25 Aralık 2020 Cuma

Fatih Terim’e Ceza Değil Ödül Verilir!

Fatih Terim, kendi gündemini kendi yaratır; gerisini  “mürit”lerine bırakır!

Yapacağını yapar, diyeceğini der, kenara çekilir, seyreder! 


Her gündeminden bir “mağduriyet” çıkarılır. 


Hakemlere hem övgü hem sövgü ile yaklaşır!


Hakem/ler, işe gelen kararlar vermişse, daha önce onlar hakkında söylediklerini başkalarının da unuttuğunu sanır, övgüde sınır tanımaz. İlk kez dinleyen, ne anlayışlı, hoşgörülü, gerçekçi gibi “söz”lerin sadece onu örnekleyeceği sanısına kapılır.

24 Aralık 2020 Perşembe

3 Puan Fenerbahçe’nin, “Başak” Artıkları da Gürültü Koparanların!

Kazansa da Yitirse de Hedefte!


Fenerbahçe kazansa da yitirse de, başta, medya denen kesimin “bülbül”leri ortalığı şenlendirir!


“Başta” dedik, çünkü ardından başka maçlarda dilini yutan/ “lal olan”, ama sıra Fenerbahçe’ye gelince dilleri çözülen, ağızlardan bal yerine “karakter”, “doğruluk” yansıtan sözcükler akan rakip başkanlar, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular gelir.


Ama seslerin ezgisi, o bildiğimiz şenlendirmelere uygun düşmez, ruhları okşamaz!

20 Aralık 2020 Pazar

Fenerbahçe, Kendi İçinde “Psikolojik Bunalım”a Sürükleniyor!

“Tepe”ye Yaklaşacağına “Dip”e Doğru Gitmek…


Bu, 07 Ekim 2018’de Saracoğlu’ndan oynanan ve 0-0 biten Fenerbahçe - Başakşehir maçından bir gün sonra yazdığımız yazının başlığı. 


O günün koşullarında Fenerbahçe’yi böyle anlatma gereğini duymuştuk.


Başlığı günümüze uyarlarsak şöylesi uygun düşer:


“Tepe”ye iyice yerleşeceğine olduğu yerde saymak, demir atmak!


“Dün”den farklı olanı, bir sikinmeyle “tepe”de olma olasılığını gerçeğe dönüşmeyle ilgili…

18 Aralık 2020 Cuma

Antep’ten, “Baklava” Niyetine 3 Puan İstemek!

Fenerbahçe bu, futbolunda bir kıpırdanma olur olmaz, olumsuz bir “güç”, kargaşa yaratır! 


“İt ürür, kervan yürür” demek varken, böyle olumsuz etkilenmelere nasıl açık olunur?


Sıradan sayılan Ziraat Türkiye Kupası maçlarında sahaya sürülecek futbolculara dikkat etmek varken, nasıl olur da “kritik maça” çıkılıyor havasına girilir. 


Sahada işini ciddiye almak başka, başına bir kaza gelebilecek futbolcuyu hemen sahaya sürmek başka. 

15 Aralık 2020 Salı

Fenerbahçe’de Kargaşa Yaratmak İçin Yenilgileri Fırsat Görmek!

TARAFTARA ÇAĞRI: HAZIR OL!


“Fenerbahçe taraftarına önerisi olan var mı?”


Bu, Hasan Hüseyin Alimoğlu imzalı,  cunhuriyet.com.tr'de yer alan yazının başlığı…


Bizim de “çorbada tuzumuz olsun” türünden…


İçeriğine bakınca, bu yazı için ne diyeceğiz?


Haber mi, köşe yazısı mı?


Bütüne bakıldığında anlatım olarak “yavan”…  İçerik de öyle…


Yazıya, olanları yansıtıyor gözükse de,  “karalama” ya da “çiziştirme” diyelim, olsun bitsin!

13 Aralık 2020 Pazar

Yönetenler de, Futbolcular da Fenerbahçe’yi Ciddiye Almıyor!

"Yönetim uyuma, taraftara sahip çık!”

Hani, eskiden, polisin tribünden taraftar alıp götürdüğü ya da yatıştırmak yerine taraftara saldırdığı zamanlar vardı ya, işte o zamanlarda tribünlerden bu slogan yükselirdi.

Dişli bir yönetici ortaya çıkar; taraftarı polisin elinden ya da gider karakoldan alırdı.

Şimdi buna öykünerek, biz de seslenelim:

Yönetim uyuma, Fenerbahçe’ye sahip çık!

9 Aralık 2020 Çarşamba

TFF, Fenerbahçe'nin Rakibi Sanki!

GİRİZGÂH

TFF, Fenerbahçe’ye karşı hakemler konusunda da nasıl  “rakip gibi” tavır içinde olduğunu göstermekten bıkmıyor!

O kadar uzaklara gitmeye gerek; son iki maç öncesi başlayan, maçlarda apaçık görülen, çoğu kasıt içeren-lehte olan da var olmasına karşın- pozisyonlar için sahadaki ve VAR’daki hakemce verilen kararlara yaklaşımı sözgelimi…


Beşiktaş maçı öncesi Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi’nin “yalan”ıyla körüklenen sözleri üzerine yapılan görüşmelerde yan çizen, o konuyla ilgili açıklama yapmayan TFF’nin, özellikle Başkan Ali Koç’un yumuşak uyarıları üzerine yaptığı açıklama, işlerin bundan sonra da “böyle gelmiş böyle gideceği”nin açık ilanıdır.

7 Aralık 2020 Pazartesi

Fenerbahçe, Ali Palabıyık’ı ve VAR’ı Yendi mi Şimdi?

GİRİZGÂH

Herkesin gözü Fenerbahçe’den koparacağı puanlarda.


Normal mi?


Evet!


Ama gözü Fenerbahçe’den koparacağı puanlarda olanlardan kimilerinin geçmişine bakıldığında “taşeron” oldukları hemen göze çarpar.


“Hangisi için?" dense de, Fenerbahçe taraftarı için, o “hangisi” değişmez!


Denizlispor, bir yöneticinin işgüzarlığıyla, hafta başında resmi hesabından paylaştığı, daha sonra kaldırdığı “Hatırla!” başlıklı video ile, 14 Mayıs 2006 tarihini anımsatarak, Fenerbahçe’ye gözdağı vermek hevesine kapıldı!

5 Aralık 2020 Cumartesi

Sazan Gibi Atlayan, Beşiktaş Başkanı mı, Fenerbahçe mi?

“Büyükler”in maçı varsa, maç öncesi ve sonrası ortalık şenlenir.

Önce gerilim, sonra boşalma!

Bu arada parsayı toplayanın, maç öncesi söylemlerin tersi bir tutum içine girilse de, gelen 3 puanın ya da “kupa”nın coşkusuyla, olumsuzlukları rafa kaldırılır.


Rakip haksızlığa uğraşım, doğranmış; sözgelimi Fenerbahçe-Beşiktaş maçı öncesinde olduğu gibi, Fenerbahçe "yalan"a sarılan ve arka çıkanlarca “ciddiye alınmamış”, yalnız (!) bırakılmış, kimin umurunda?


“Ciddiye alınmayan”, “yalan” (iftira da diyebiliriz) üzerinden gidilerek yalnızlaştırılanın bunda hiç payı yok mu?


Böyle soruların yanıtı sorunun içindedir, KDV’si içinde gibi…

4 Aralık 2020 Cuma

Fenerbahçe’yi Ciddiye Almamanın Bir Bedeli Olmalı

Geçen hafta, Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, hakem üzerinden Fenerbahçe’ye iftira atarak ortamı gerdi; Beşiktaş da Kadıköy’de muradına erdi.


Fenerbahçe yönetimi sustu, kamuoyu önünde tepki göstermekten çekindi, sıradan bir resmi açıklamayla işi geçiştirdi, tepki göstermeyi taraftara bıraktı. Çünkü “Rakiplerle kavga etmeyeceğiz. İnsanlar bizden nefret etmeyecek.”, “Saygı görmek istiyorsanız, saygı göstermelisiniz. Bir kucaklamanın gülücüğün hiçbir külfeti yok.” ilke olarak benimsenmişti.