24 Aralık 2020 Perşembe

3 Puan Fenerbahçe’nin, “Başak” Artıkları da Gürültü Koparanların!

Kazansa da Yitirse de Hedefte!


Fenerbahçe kazansa da yitirse de, başta, medya denen kesimin “bülbül”leri ortalığı şenlendirir!


“Başta” dedik, çünkü ardından başka maçlarda dilini yutan/ “lal olan”, ama sıra Fenerbahçe’ye gelince dilleri çözülen, ağızlardan bal yerine “karakter”, “doğruluk” yansıtan sözcükler akan rakip başkanlar, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcular gelir.


Ama seslerin ezgisi, o bildiğimiz şenlendirmelere uygun düşmez, ruhları okşamaz!

Sesler, ürküntü verir!


Ne sesi sözgelimi, daha çok, ne sesine benzer demeyin, siz tahmin edin!


Fenerbahçe yitirir, sonuçta hakem “el”i, yani “doğranma” olmasına karşın, suç, teknik direktöre ya da kafaya takılan kimi futbolculara yüklenir. Kim yükler, sorunu soracaklar, “o, ne sesi”, “daha çok, ne sesine benzer” sorusunun yanıttına baksınlar.


Fenerbahçe kazanır, bu kez, “hakem sayesinde” olur!


Kazanma ve yitirmelerde, başka maçlardaki örnekleri bir yana bırakalım, kendi maçlarındaki çelişkili kararlar unutulur, hep aleyhine olanların “doğru” olduğu, önce ekran “pencereler”inden, gazetelerde “köşe”lerden pompalanır.


Bakışlarda çelişki varmış yokmuş, kimin umurunda?


Dememiz o ki, Fenerbahçe olmasa, “pencere”lerden, “köşe”lerden bakanlar aç kalacak!


Ne diyecekler, ne yazacaklar, ne yiyecekler, ne yedirtecekler, Allah bilir!


Sözün kısası, Fenerbahçe, kazanda da yitirse de, hedeftedir!


Sadece dişten mı?


Ne yazık ki, içten de, özellikle 3 Temmuz’dan beri böyle!


*****

Erol Bulut, Maçtan Önce Yakındı mı Bilgi mi Verdi?


Maçtan önce, konuşmak zorunda olan teknik adamların, futbolcuların sözleri dikkat çeker!


Kimi güvenli, kimi temkinli konuşur!


Kimi de, yabancıların ülkemizi öven ve koltuklarımızı kabartan sözler söylemesi gibi, rakibin gururunu okşar!


Kuşkusuz, hiçbir teknik adam ya da futbolcu “yatacağız”, “gücümüz yetmez zaten” gibisinden laflar etmez. Ama uygulama farklıdır. Örnekleri çoktur. Sözgelimi salı günü, sahada temsil ettiği takımına değil de rakip olan takıma çektiği “kıyak”larla bilinen bir yabancı futbolcunun unutulmayacak görüntüsü…


Rakip futbolcu, ona göre “dost” olmalı, topa koşuyor; o ise, çıkış noktasını üçgenin üç  köşesinden biri olarak düşünün, ters yöne koşuyor, rakibinde uzaklaşıyor, kediden kaçar gibi kaçıyor!


Dünkü maçtan önce, günlerdir dıştan ve içten  “hedef tahtası”na konan, gitmesi için çaba gösterilen, bu maçta alınacak yenilgiyle “defteri dürülecek” diye düşünülen Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut’un  değerlendirmesi:


"Sosa, Gökhan Gönül sakat. 

(İkisi de ilk onbirde değil ama kulübede; Sosa ikinci yarıda sahada.)

Tam hazır olmayanlar var. 

(Demek bunlar ya ilk onbirde ya da sahada.) 

Pandemiden ötürü Ozan aramızda yok. 

Valencia, Perotti, Lemos, Pelkas sakat. 

Takımın yarısı yok." 


Erol Bulut’un sözlerini isteyen istediği gibi ele alabilir/di.


Soralım:


Erol Bulut, bu sözleriyle yakınıyor mu bilgi mi veriyor/du? 


Eldekiler yeterse, bunun adı "bilgi verme”ydi. 


Maçın daha başında 6. dakikada yenen gol, bunun “yakınma” olduğu gösterse de, sonrası, son düdük, Erol Bulut’un yakınmadığını, bilgi verdiğini, eldekileri en verimli biçimde kullandığını gösterdi!


*****

Maça Gel Maça!


Maç başlar, kaygılı gözler ekranda topu izler.


Dün gelir akla, olmaması gereken ama olanlar, film şeridi gibi geçmeye başlar. Daha bitmeden, o da ne dedirtecek bir durum, bir an umutsuzluk yayar.


Umutsuzluk, bu kez erken yayıldı.


Yine bir serbest atış, duran top demek moda ya, top ağlarda. Başakşehir’in, kaptan Mahmut’un ayağından 6. dakika gelen golü.


Sonra, 12. dakikada Fenerbahçe’nin başına, VAR başındaki Cüneyt Çakır’ın başlattığı “kâbus” gibi çökmeye başlayan karabulut!


Sarı kart gören Gustavo’nun kart rengi değişecek miydi?


Cüneyt Çakır, Bahattin Şimşek’i ekran başına çağırdığına göre, öyle bir olasılık yüksekti. Neysi ki Bahattin Şimşek, Cüneyt Çakır’ı dinlemedi.


(Şimdi soru şu:

MHK, Bahattin Şimşek'e nasıl bakacak?

Cüneyt Çakır'ı dinlememenin bir bedeli olacak mı?

Sorular çok; maçtan sonraki “talep”lerin getirdiği sorular bir noktada düğümlendi:

Bahattin Şimşek’e düdük astırılsın (mı?)!


İlkyarının uzatmalarında Nazım’dan gelen eşitliği sağlayan gol, yitmeye yüz tutan umutları geri getirdi. Oysa ondan önce, umutları diri tutan, bu maçta kendisini affettiren Tisserand vardı.


(40. dakikada altıpasa yakın bir yerden vuran Hasan Ali'nin şutu Tisserand’ın dizine çarptı, kornere çıktı. Allah’tan Tisserand, elini değil de dizini kullandı; yoksa bir penaltı daha yapar, skor, 2-0 olunca, umutlar sönerdi! O müdahaleyle  umutları söndüren değil diri tutan Tisserand, 60. dakikada Fenerbahçe’yi 2-1 öne geçiren golü atınca, eskileri unutturdu bir bakıma!)


İkinci yarı bir başkaydı!


Önce, gelelim Başakşehir’in eksik kalmalarına:


Skrtel ile Rafael’in, Thiam'ı durdurmak istedikleri 69. dakikadaki pozisyon… Rafael, çift daldı. Ancak dokunmadı; bunda Thiam’ın kendini koruması vardı. Hakemin düdük çalmasına sinirlenen  Rafael, topu bir hışımla uzaklara gönderdi. Art arda gelen iki sarı, oldu mu kırmızı…


(Futbol oynamış, hakemlik yapmışlar, nasıl da yaptıkları işten habersizler. Kart görmek için ille de rakibe dokunmak mı gerekir? Rakibe çift dalmak, sakatlamaya yönelik bir eylem değil midir? Bunun bir karşılığı kuşkusuz vardır. Ama hakem kararlarında, çoğu kez da aynı hakemin kararında, “çifte standart” dediğimiz bakış/ uygulama olunca, yorumlar da muhtelif oluyor.)

 

Rafael’in ardından itiraz eden Okan Buruk da tribüne gönderildi.


73. dakikada ise İrfan Can Kahveci, itirazdan sarı; sonra, hakemin el işaretiyle anlattığı gibi,  konuştu diye- bu gibi durumlarda hakeme hal hatır sorulur!- ikinci sarıdan kırmızı gördü. Zaten İrfan Can, kart çıkmadan sahadan çıkmaya başlamıştı.


Başakşehir 9 kişi kalınca, görüntü, Fenerbahçe’den yana olumluydu. Luiz Gustavo ve Mert Hakan Yandaş'tan gelen gollerle haftalardır tökezleyen Fenerbahçe dirilmişti!


*****

İlahlar Kurban Bekliyor!


Dıştan ve içten yürütülen, Fenerbahçe’yi “psikolojik bunalım”a sürükleyen “kuşatma”, bu maçla şimdilik yarılmış oldu.


Duruma, pompalanan laflara bakılırsa, kabak, şimşekleri üzerine çeken Bahattin Şimşek’in başında patlayacak!


Okan Bulut’un “Bu son maçın” dediği, Göksel Gümüşdağı’n ise düdük astırmaktan söz ettiği bir ortamda bakalım neler göreceğiz!


Başka maçlarda susan Okan Buruk, özellikle Başkan Göksel  Gümüşdağ bir başkaydı Fenerbahçe’ye yüklenmekle neye hizmet ettikleri, konuşulması gereken yerde susulmasından anlaşılır.


(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde bir şampiyonluk seçime kurban edildi; Galatasaray şampiyona oldu. O sezon, T. Telekom’daki maç, şampiyonluk yolunda çok önemliydi. Fatih Terim önderliğinde Başakşehir kulübesine yönelik toplu saldırıda her ikisin de dili tutulmuştu. Ama rakip Fenerbahçe olunca, diller  çözülüyor, kükreme başlıyor!)


Bugün, içinde maçın hakemi Bahattin Şimşek olan, "Federasyon onay verdi, iki takıma bahis soruşturması” başlıklı bir haberin piyasaya sürülmesi, oldukça anlamlı!


("Bahis Yoluyla Tespit Raporu'nda 12 Temmuz 2020 tarihinde oynanan Bursaspor-Ekol Göz Menemenspor TFF 1. Ligi müsabakasının bahis yoluyla kazanç sağlamak amacıyla manipüle edildiği yönünde bahisi delili bulunduğu öne sürüldü."

Maçın gidişi mi?

Menemenspor 15. dakikada öne geçiyor. Bursaspor buna 24 ve 40. dakikalarında penaltından yanıt veriyor. 47. dakikada Menemenspor beraberliği sağlıyor.  81. dakikada Menemenspor, 82. dakikada Bursaspor bir penaltı atışından yararlanamıyor.

Sonuç mu?

"UEFA Integritiy Departmanı raporuna göre, son 20 dakikasında skor 2-2 berabere giderken en az 5 gol atılacağına ilişkin bahisler arttı ve 'güçlü ve alışılmadık' bahisler yapıldı. Buna karşın, müsabaka 2-2 sona erdi.”

Demek denenler havada kalıyor, tutmuyor!)


*****

Sona Doğru…


Maç Fenerbahçe’yle Başakşehir arasında…


Dışarıdan, Fenerbahçe’ye karşı ve özellikle de 3 Temmuz sürecine selam göndermesi bakımından Galatasaray’ın müdahil olması Fenerbahçe tarafı tarafından şaşırtıcı görülmüyor.


Resmi siteden, maçla ilgili, kapkara bir fon üzerindeki “Futbolda kapkara gece!” sloganı… Ardından, 2013 yılı sonrası Süper Lig ve Türkiye Kupası şampiyonlukları paylaşımı… Galatasaray’ın dörder şampiyonluğuna karşın Fenerbahçe’nin sadece birer şampiyonluğu…


Bunlara Fenerbahçe’nin resmi sitesinden “İyi geceler Büyük Fenerbahçe Taraftarı!” sloganı eşliğinde Anıtkabir görseli… Anıtkabir’de “Açtığın Bu Yolda Senin Fenerin Aydınlatıyor” pankartının arkasında binlerce Fenerbahçe taraftarı…


Maç sonrası yaşananlar, tarafların dışında, “hariçten gazel okuyan” Galatasaray’ın “rengini” gösteriyor.


Anlaşılan o ki, Başkan Ali Koç ne ölçüde hoşgörülü olmada direnirse dirensin, bunu sürdüreceğini söylerse söylesin, karşısındakiler bildiğini okuyor.


Bu Lig’de daha neler yaşanır, neler?


Dünde kalanları düşünenler, bu düzenin öyle “laf”la düzülmeyeceğini anladıklarında düzelme yolları kendiliğinden açılıcaktır.


Söz uzadı gitti, biteceği yok.


Kestirip atalım mı?


Son söz:


3 Puan Fenerbahçe’nin, “başak” atıkları da gürültü koparanların!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder