21 Ekim 2018 Pazar

Haftalar Bir Bir Eriyor, Fenerbahçe Bir Başka Eriyor!

Fenerbahçe, dolar karşısında liramız gibi…

Ya yerinde sayıyor, ya küçük kıpırdanmalar ile kendine geliyor gibi, ya da değer yitiriyor.

Fenerbahçe, albenisi yüksek, o güzelim “değişim” sözcüğüyle futbolda çöktü çökecek!

9 maçta 9 puan…

Attığı 6, yediği 1o gol…

19 Ekim 2018 Cuma

Fenerbahçe, Sivas’ta Ne mi Yapar, Ne mi Yapmalı?

İlk soru, iki farklı anlama götürür bizi:
“Yener”, “yenemez”…

(Bunu dallandırmak, renklendirmek isteyenler olabilir:

“Çok şey yapar.”, “Hiçbir şey yapamaz.”, “Öncekiler gibi oynar.”, “Milli maç arası iyi gelmiştir, coşar.”,…)

İlki, “eylemin belirttiği işin, oluşun, her zaman yapıldığını, her zaman yapılacağını ya da her zaman yapılmakta olduğunu”, ikincisi bunun tersini/ olumsuzunu belirtir.

14 Ekim 2018 Pazar

Aykut Kocaman Niye "Hedef"te?

Sahiplenmek, el üstünde tutulmak!

Bu, zorunlu karşılaştırmayı getiriyor, Fenerbahçe taraftarının önüne koyuyor. Ama orada farklı bakışlar ortaya çıkıyor: 

Taraftarın bölünmüşlüğü, kimilerinin başka sularda yüzdüğü gerçeği…

Fenerbahçe kesiminde kimilerinin anladığı ama anlamazlığa vurduğu soru şu:

Fatih Terim ve Şenol Güneş, taraftarlarınca niye el üstünde tutuluyor?

Kimilerine göre Fatih Terim ve Şenol Güneş’in “kusur"ları saymakla bitmez!

13 Ekim 2018 Cumartesi

Volkan Demirel’in Özür Açıklaması Üzerine Bir Deneme

Bu, Volkan Demirel ve özür üzerine art arda gelen üçüncü yazı.

Dördüncü bir yazıya gelirse sıra, bunun “ana düşüncesi” ne olur bilemeyiz; saymaya kalkılırsa, olasılık çok:

“Yeniden Volkan”, “Altyapının Ağabeyi Volkan”, “Güle Güle Volkan”…

Olasılıklar, gün ışığına çıkmayı bekleyedursun! 

Volkan Demirel’in  “Sevgili Fenerbahçeliler” diye başlayan açıklamasından seçtiğimiz cümlelere dayanarak kimi saptamalar yapalım:

12 Ekim 2018 Cuma

Fenerbahçe Taraftarının Gücü, Alex Sevgisini “Renkli Devrim”e Çevirme Hevesi!

(Bu yazı, 10 Ekim 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok, ikincisinde var.)

Kaç yazıdır, Fenerbahçe’de kargaşa yaratmak istemeler karşısında, şu soruyu soruyoruz:

“İç”ten mi yıkmak daha kolay, yoksa “dış”tan mı?

Yanıt, “ne”yden söz edilirse edilsin değişmez, belli:

“İç”ten yıkmak...

“Niye”si, “KDV’si içinde”den farksız!

Uyanık olunmazsa, iyi niyetli olanların vay haline!...

11 Ekim 2018 Perşembe

Rüştü, "Centilmen"di; Şimdi “Şüpheli” Oldu!

(Bu yazı 19 Mayıs 2010'da Milliyet Blog'da yayımlandı.)
 Son haftaları “dedikodu”, “suçlama”, “karalama” ile geçen Turkcell Süper Lig, Bursaspor’un şampiyonluğuyla bitti. Bitmesine bitti ama, Bursaspor’un dışta kaldığı tartışma ortamında, Fenerbahçe ile “karşısındakiler” arasında mücadele süreceğe benziyor. 

Şampiyonluğa oynayan, şampiyon olan Bursaspor, ama tartışmaların odağında Bursaspor yok. Fenerbahçe’nin "karşısındakiler", aslında istemedikleri halde, sırf, asıl rakipleri Fenerbahçe şampiyon olmasın, Bursaspor olsun diye bir çaba içine girdiler, bunu bir kampanyaya dönüştürdüler.

Volkan Demirel’in Suçu!

Fenerbahçe’de özellikle Volkan Demirel’in “kadro dışı” bırakılması ses getirdi.

Başkan Ali Koç, çarşamba günü yaptığı açıklamayla “kadro dışı” bırakılmayı üç nedene bağladı. Özellikle ikisini “bardağı taşıyan şey” diye niteledi.

“Kadro dışı” bırakılma nedenlerinden önce, hangi amaçla söylenirse söylensin, şu cümleyi göz ardı etmemek gerekir:

“Son iki sezon belki de Volkan’ın tarihindeki en kötü iki sezonudur.”

9 Ekim 2018 Salı

Gelmeyen “Özür” Volkan Demirel’i Nereye Götürür?

Kulüplerde “kadro dışı bırakma”lar olağan işlerdendir.
Nedeni ne olursa olsun, bu, takımlarda uyum sağlamaya yönelik bir  yetki kullanımı olarak düşünülür. Ama “kadro dışı bırakma”ya neden olanın ne olduğu, hangi gerekçeye dayandığı açıklanmadığı zaman, “mağdur” yaratılmış olur. 
Kimi “kadro dışı bırakma”, kimsenin ilgisini çekmez, kimse de sorgulamaz, arada kaynar gider. Sonra bir de bakmışsın, “af” gelmiş. Bunun niyesi dışarı yansımayabilir; kapalı kapılar ardında, iş, bir el öpmeyle, bir “özür”le kapatılabilir. 
Ya da yollar, “dostça” ayrılır!

Sözde Şike Noktalandı, Oyun Bitti…

(Bu yazı 09 Ekim 2015’te kararın açıklandığı saatlerde milliyet.com.tr ile Milliyet Blog’da yayımlandı. Şimdi ikisinde de yok. İyi ki kopyası bende… Bu yazıyı bu anlamlı yıldönümünde yayımlama gereği duyuyorum.)
Önce ÖYM, sonra UEFA sanığı olmak...

ÖYM’de Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının, UEFA ve uzantılarında Fenerbahçe’nin mahkum olması...

Sonra?

ÖYM’lerin “tarihin çöplüğü”ne gitmesi, “özel yetkili” sıfatı taşıyanların “çil yavrusu” gibi dağıtılması...

“Yeniden yargılanma” yolunun açılması...

8 Ekim 2018 Pazartesi

“Tepe”ye Yaklaşacağına “Dip”e Doğru Gitmek…

Seyirci anlar mı anlamaz mı?
Önemli olan soruyu yanıtlamak için “Neyi?” sorusuna verilecek yanıttan sonra söylenecekler. 
Sözgelimi, niye bir başkasının değil de canla başla oynayan Eljif Elmas’ın, skor Fenerbahçe’nin lehin olmadığı halde oyundan alınması…

Fırsatlar gollerle sonuçlansa ya da  Eljif Elmas’ın yararlanamadıkları gol olsaydı; oyundan alınmaya kimse tepki göstermez; herkes, bunu dinlendirmek olarak düşünürdü.

Seyirici dedik de… İşte bir başka soru:

Kimi durumlarda seyiricinin yaptıklarını anlamayanlar yok mu sanıyorsunuz?

6 Ekim 2018 Cumartesi

Düzmece Mektubu Sahiplenmek, Atatürk’ü Yıpratmanın Öteki Adıdır

Başlığıyla ilgi çeken bir haber:

“Galatasaraylıları gururlandıran mektup” (1)

87 sözcükten oluşan bu haber, son cümlesi ile “Kendin pişir kendin ye!” misali “kendi haberini kendin yalanla”ya ne de uygun:

“… Soyadı Kanunu'nun 1935'te yürürlüğe girmesine karşın, mektubun tarihinin 1930 olması ise tartışmaları beraberinde getirdi.”

2 Ekim 2018 Salı

Sorunu Sadece Cocu’da Arama Kolaycılığı

O gitsin, bu gelsin!

Yıllardır Fenerbahçe’de içte başlatılan, dışta körüklenen kavganın sloganı!

Yıllardır bu kavga, daha düne kadar, Aziz Yıldırım, zaman zaman Aykut Kocaman ve kimi futbolcular üzerinden yürütüldü.

Bugün de Cocu “hedef”te…

Cocu gitsin; çünkü başarısız.