4 Nisan 2015'ten 4 Nisan 2024'e...
4 Nisan 2024 Perşembe
4 Nisan Yazıları
20 Mart 2024 Çarşamba
Fenerbahçe, Kent Takımı Değil, Türkiye’nin Takımıdır
(Bu yazı, 07 Temmuz 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok.)
Bu cümlelerde "kent takımı" olmanın ifadesi vardır. Çünkü “geçmiş olsun” denmesi beklenen/ler, bir kentin önde gelen “kurum”ları, “kişileri”dir.
Onlara, “Bize, kent adına niye sahip çıkmıyorsunuz?” diye bir sitem var.
Nasıl sahip çıkılmalı?
Bu Kupa Kimin? (2010-2011 Kupası’na Güzelleme...)
(Bu yazı, 12 Aralık 2013'te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)
29 Şubat 2024 Perşembe
“İhraç Oyunu”nda Son “Perde”
(Bu yazı, 31 Mart 2017'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı; ilkinde yok.)
Önceki yazımızın başlığında “ihraç masalı” vardı.
Galatasaray’ın, Genel Kurul’un kararına karşı, iki kaçak futbolcusuyla ilgili tek cümlelik resmi açıklamasına, gizemli olduğu ve durum medyaya farklı yansıtıldığı için “masal” demeyi uygun bulmuştuk.
(“Yönetim Kurulumuzun 26 Mart 2017 tarihli toplantısında alınan karar gereğince ‘Hakan Şükür ve Arif Erdem’in kulüp üyeliklerinin sona erdirilmesine’ karar verilmiştir.”)
Sonra?
Taksit taksit gelen tepkiler ve açıklamalar…
Galatasaray’da Bir “İhraç Masalı”
(Bu yazı, 28 Mart 2017'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı; ilkinde yok)
Galatasaray Genel Kurulu, Hakan Şükür ve Arif Erdem’le ilgili “ihraç kararı”nı reddetmeseydi…
Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’tan anında “Kararı düzeltin, gereğini yapın” uyarısı gelmeseydi…
Yönetim, Dursun Özbek önderliğinde, çaresizlik içinde çare aramasaydı...
Görülmedik/ anlaşılmaz bir “ihraç masalı” nasıl yaratılacaktı?
Yönetim, Genel Kurul’un üyelikten atmadığı o iki kaçağı, yaptığı tek cümlelik açıklamayla attığını duyurdu:
24 Ocak 2024 Çarşamba
UĞUR MUMCU: Öldürüldük Ey Halkım, Unutma Bizi!
23 Ocak 2024 Salı
LİGTV’nin Tutumu ve Sorumluluğu
(Bu yazı 30 Aralık 2016'da milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)
Bundan sonra, bundan önce…
Bir cümle, bunlardan hangisiyle başlarsa başlasın, devamında her iki durumun da bir daha öyle olmayacağını, dolayısıyla bir eksikliğin olduğunu kabullenmeyi anlatır. Böylesi durumlarda kabullenmek, adı konmamış “özür”dür. Sonrası ise, ne ölçüde içten/ tutarlı olunup olunmadığını gösterecektir.
İşte size, “bundan sonra”yla başlayan bir cümle:
1 Ocak 2024 Pazartesi
Milliyet’ten Fenerbahçe’yle İlgili Anlamlı Başlık!
milliyet.com.tr'de "soru"lu bir başlık:
Bunu "tık"layınca başka bir başlığa ulaşıyorsunuz:
"Eğer bu isimler şikeye karıştıysa Fenerbahçe Bank Asya'ya düşebilir"
Haberde, haber demeye dilim varmıyor aslında, “Türk futbolunun en önemli isimlerinden” sıfatı verilen bir kişinin söylediklerine yer verilmiş. Adı geçen kişi, “Hukukta ‘Kişilerin suçu sabit olana kadar masumdur’ ilkesi var ama teknik-takip sonucu ortada çok büyük olayların yaşandığı da yadsınamaz.” ile başlamış sözlerine.
24 Aralık 2023 Pazar
Halis Özkahya mı, Meireles mi? (Sorun, Doğru Olanı Söylemek, Söylememek...)
(Bu yazı 22 Aralık 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)
Hakem de insandır; hata yapar!
Bir tarafı kollar, yüceltirken, öteki tarafı aşağılamak...
Amaçlanan, vurgulanan nedir?
Hakemlerin üstüne gitmeyin, sonuca katlanın, susun! Hakem, bir iki maç dinlendirilir, sizin maçlara verilmez, olur biter.
Hakem yerine, futbolcuyu koyalım:
Futbolcu da insandır; hata yapar!
Raul Meireles mi, Halis Özkahya mı Haklı Çıkacak?
(Bu yazı 25 Aralık 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)
Kimi kesimlerde, kendilerinden olanları “kayırma”, “kollama”, giderek “hastalık” düzeyine varıyor. Karşı çıkılması gereken, kuşkusuz, olumsuzluklar söz konusu olduğu zamanki tutumlardır.
“Kayırma”, “kollama” dendi mi, 1978 yılından kalma, o zamanki başbakana ait şu cümle akıllara düşer:
“Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz!”
Futbolda da hakemler, “kollanan”, “kayrılan”lar oluyor, ne yazık ki.
Meireles Haklı Çıktı; "Tükürük Cezası" Geçersiz Oldu! (Görüntüler Doğru Söyler!)
(Bu yazı 28 Aralık 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)
TFF Tahkim Kurulu, ders niteliğinde, tarihi bir karara imza attı.
“Hakem de insandır; hata yapar” deyişi, umalım, bundan böyle dillerden düşer. Bu deyiş, hakemlerin keyfi kararlarını “hata” içine sokarak hakemleri kollamak için “icat” edilmişti. Bu kollamanın verdiği güven/ cesaretle keyfi davrananlar oluyordu. Keyfi davranmalar sınırlı da kalsa, kamuoyundaki algı nedeniyle, bir genellemeyle bir “camia”yı haksız yere suçlama kolaycılığına giden yolu açmaya zemin hazırlıyordu.
“Hata”nın karşılığında bir “yaptırım”ın olduğu yerde, “yaptırım” tek yönlü işlememeli. O anda, konum gereği üstün olanın “hata”sına "hoşgörü", ötekine “ceza”...