24 Ekim 2019 Perşembe

TFF’ye KDV’si İçinde Sorular…

TFF, Ahmet Ercanlar’ın,“IFAB raporunu açıklıyorum” başlıklı yazısı üzerine bir açıklama yaptı:

“Türkiye Futbol Federasyonu, yetkilileri ve çalışanları ile ilgili son günlerde Ahmet Ercanlar tarafından bazı medya organlarında asılsız iddialar gündeme getirilmiştir.

Türkiye Futbol Federasyonu ve yetkilileri; TFF'nin ve mensuplarının saygınlığını rencide edici, tümüyle maksatlı ve mesnetsiz iddialar ile ilgili söz konusu kişi hakkında hukuki işlemleri başlatmış olup, konunun sonuna kadar takipçisi olacaktır.”

“Tümüyle maksatlı ve mesnetsiz, asılsız iddialar” neler ola ki?

21 Ekim 2019 Pazartesi

İki Ali Bey: Biri Hoşgörülü, Öbürü Gözdağı Verici!

Fenerbahçe bu, yense de, berabere kalsa da, hakkı teslim edilmiyor. 

Hakkı yenildiği zaman, “yenen hak”tan hiç söz eden olmuyor.  Söz edenlerden kimilerinin suratlarından “memnuniyet” aktığı da gözden kaçmıyor. 

Öyle bir hava estiriliyor ki, Fenerbahçe yenilince hak etti, yenince hak etmedi oluyor. Böylesi garip bir bakış, önce ekranlardan, çoğu kez de devre arasında başlıyor, maç bittikten sonra kartopu misali büyüyüp gidiyor. İlk atışı yapanlar hiç değişmiyor, bazen bunlara “ufak” sayılacak, eskiden hakem ya da futbolcu bildiğimiz “yorumcu” denenler, adını duyurmak ve yerini sağlama almak isteyen kulüp başkanları katılıyor.

Geçmiş yıllarda, daha düne kadar, takımının puan yitirmesi için tribüne geldiği yaptığı eylemlerden anlaşılan, ısınma sırasında bile kendi futbolcusunu ıslıklayanlar, hakemlere cesaret veriyordu. Rakip takım teknik direktörü, futbolcusu, başkan ya da yöneticisi de bundan cesaret alıyordu. Ekran “gülleri”, “bülbülleri” diyeceğimiz kimileri de, Fenerbahçe’yle ilgili olumsuz sözler söyledikten sonra, “Ben demiyorum, kendi taraftarı söylüyor” diye kendini temize çıkarıyordu.

12 Ekim 2019 Cumartesi

Şenol Güneş’in “Kravat”ı Üzerine Birkaç Söz

Şenol Güneş, ne zaman Saracoğlu’na gelse, kendince bir gündem yaratıyor.
Öyle bir gündem ki, içi dışa yansıtan, o an hangi görevde olduğunu, neye ya da kime hizmet ettiğini unutan, Fenerbahçe dendi mi geçmişten gelen, başarısızlıkların verdiği, hoşgörünün zerresi olmayan, kendi kendine doyum sağlama aracı olan,  görüntüye yansıyan bir “tavır”…
Görüntüye yansıyan, sözgelimi, görev yaptığı takımın değil de, yetiştiği takımın renklerini taşıyan  kravat takması. 
Kravat,  “en erkeksi giysi parçası sayılan”, Türkçe deyişle bir “donatımlık", Fransızca deyişle “aksesuar”dır.
(Kravatın dilimizde iki karşılığı var:
Boyunbağı, medeniyet yuları.
İlki tümden Türkçe sözcüklerden oluşuyor; ikincisi melez, ama anlam yüklü. Bu, “medeni" gözüken ama “medeniyet"ten nasibini almamış olanlara yakışır sadece.
İlk kravat takan padişahın, 1839-1861 yılları arasında yaşayan Sultan Abdülmecid olduğunu anımsatalım.)

2 Ekim 2019 Çarşamba

Fenerbahçe’de TFF’nin Bilgi Sakladığı Kuşkusu!

Ne olacak Fenerbahçe’nin bu hali?
Çağrışımsal anlam gelir başköşeye oturur; soru, hemen futbol takımını çağrıştırır.
Oysa farklı bir durumdan, güncele bakıp, sessizliği yeğleyen Fenerbahçe Yönetimi’nden söz edecektik.
Sessizlik dediğimiz neydi?
TFF Yönetim Kurulu’nun, Alanyaspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili “kural hatası” var başvurusunu reddetmesi kararına yönelik anında tepki verilmemesiydi.
Ancak, Fenerbahçe Yönetimi’den anlamlı bir açıklama geldi.

1 Ekim 2019 Salı

TFF Yönetim Kurulu, Kendine “Zayıf” Verdi!

Neler oluyor?

Karar vericiler cephesinden sızdırılan, kamuoyu oluşturma ve “nabız yoklama”ya yönelik girişimler…

Önce, MHK Başkanı Zekeriya Alp’in, daha ortada resmi girişim/ başvuru yokken, kesin, olumsuz “görüş beyan etme”si…

Muhatap Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan, “varsa, konuşma bantını izlemeden, söylenene inanmayacığını” söylemesi… 

Sonrasında Zekeriya Alp’in görüşünü yinelemesine karşın, buna Fenerbahçe cephesinden sadece taraftarın bir kesiminden tepki gelmesi…

Sessizlik niye?

Tanık Lutfi Arıboğan, Tercüman İlhan Helvacı’yı Unutmuş!

(Bu yazı, 03 Ekim 2015’te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog’da yayımlandı. İlkinde yok.)

“Hatırlamıyorum!.”
Özellikle mahkemelerde tanık ya da sanıktan duyulan bir tür geçiştirme yanıtı. Bir bakıma, bunu bana sormayın; ayrıca üstelemeyin, beklentisi.
Bilinir ki, “Hatırlamıyorum!.” diyen, böyle demekle işin içinden sıyrılacağını sanır. Oysa duruş, mimik ve jestler, ses tonu, bakışlar, sözcüklerin tınısı, birer ipucudur.
Adına “şike”denen davanın, 18 Eylül’deki duruşmasında tanık olarak dinlenen Lutfi Arıboğan da “Hatırlamıyorum”a sığındı.
Oysa Ülkü Tamer'in, anılar kitabına verdiği adla, “Yaşamak Hatırlamaktır”.

İçki Masasında Fenerbahçe’nin Helvasını Yapmak!

(Bu yazı, 02 Şubat 2012’de Milliyet Blog’da yayımlandı.)
Ölenin arkasından helva yapılır. Başsağlığına gelenlere helva ikram edilir. Yememek olmaz, ayıptır; kaşığın ucuyla ağzına şöyle bir parça atmalısın.
Fenerbahçe’nin “helvası” nerede yapılmış?
İçki masasında!
Cüneyt Özdemir'in CNNTürk'teki 5N1K programına konuk olarak katılan TFF Hukuk Kurulu Başkanı İlhan Helvacı bir şeyler söyledi.
UEFA Başmüfettişi Pierre Cornu’nun TFF ile görüştüğü günü/ geceyi anlattı:
"Gece yarısı olmuş‚ yemekler yenmiş, herkes artık rehavete kapılmış, masanın etrafında 5 kişi konuşmaya çalışıyor.”