1 Ekim 2019 Salı

Tanık Lutfi Arıboğan, Tercüman İlhan Helvacı’yı Unutmuş!

(Bu yazı, 03 Ekim 2015’te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog’da yayımlandı. İlkinde yok.)

“Hatırlamıyorum!.”
Özellikle mahkemelerde tanık ya da sanıktan duyulan bir tür geçiştirme yanıtı. Bir bakıma, bunu bana sormayın; ayrıca üstelemeyin, beklentisi.
Bilinir ki, “Hatırlamıyorum!.” diyen, böyle demekle işin içinden sıyrılacağını sanır. Oysa duruş, mimik ve jestler, ses tonu, bakışlar, sözcüklerin tınısı, birer ipucudur.
Adına “şike”denen davanın, 18 Eylül’deki duruşmasında tanık olarak dinlenen Lutfi Arıboğan da “Hatırlamıyorum”a sığındı.
Oysa Ülkü Tamer'in, anılar kitabına verdiği adla, “Yaşamak Hatırlamaktır”.
*****
Lutfi Arıboğan’ın, “Hatırlamıyorum” dediği neydi?
UEFA ve o zamanki TFF işbirliğiyle Fenerbahçe'nin   "kaderinin yazıldığı" toplantıda kimin tercümanlık yaptığı...
Takvim yaprakları 22 Ağustos 2011 gününü gösteriyor/du.
(Gece... İçkili, lüks bir mekân... Donatılmış bir masa... O zamanki  TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, TFF’nin Hukuk Müşaviri İlhan Helvacı ve TFF Başkanvekili Lutfi Arıboğan... UEFA'nın Başmüfettişi Piere Cornu... İçkili mekanda Fenerbahçe’nin durumunu görüşmek için toplanılmış. Fenerbahçe, Şampiyonlar Lig’ine katılacak mı katılmayacak mı kararı, ortama uygun  “o kafa”yla veriliyor. İlhan Helvacı’nın deyişine göre, Piere Cornu, bir iki kadeh atıyor; kendileri ise, ramazan olduğu için içmiyorlar.
Masanın etrafında Türkçe, Fransızca, İngilizce sözcükler “dans” ediyor. 
En çok konuşanı İlhan Helvacı; en az konuşanı, belki de tedirgini, sadece Türkçe bildiği için, Mehmet Ali Aydınlar. O, aynı zamanda, görevi nedeniyle en “sorumlu”, en “ağır top” olanı...)
Kim hangi dilden konuşuyor/du?
Piere Cornu, Fransızca...
Lutfi Arıboğan, İngilizce, Türkçe...
Mehmet Ali Aydınlar, Türkçe...
İlhan Helvacı, Fransızca, İngilizce, Türkçe...
İşte, “Kim, hangi dilden konuştu?” sorusunun yanıtı ve kanıtı:
(CNN TÜRK’te 5N1K programında Cüneyt Özdemir, İlhan Helvacı ile çok yararlı bir söyleşi yapmıştı.) 
CÖ: Siz İngilizce biliyor musunuz?
İH: Ben İngilizce biliyorum, Fransızca biliyorum.
CÖ: Sayın Cornu, İngilizce mi konuştu?
İH: Fransızca konuştu.
CÖ: Fransızca konuştu.
İH: Ve az derecede Almanca biliyorum
CÖ: Sayın Arıboğan da Fransızca mı konuştu?
İH: Sayın Arıboğan, İngilizce konuştu.
CÖ: Yani hem İngilizce, hem Fransızca konuştunuz?
İH: Ben İngilizce de konuştum, Fransızca da konuştum, Türkçe de konuştum.
*****
Tercüman kim/di?
Lutfi Arıboğan, kimin tercümanlık yaptığını anımsamıyor.
Oysa içkili mekanda anımsamadığı tercüman, yabancı biri değil; görevleri nedeniyle “ayrılmaz ikili” oldukları, yanı başında oturan; Cüneyt Özdemir’in “Ortada tercüman yok.” demesine, sesini yükselten “Ortada tercüman var, ben tercümanlık yapıyorum.” diyen İlhan Helvacı.
(İH: Benim asli maddi vazifem tercümanlık. Güvenilir bir kişi olarak dışarıdan bir tercüman getirilmeyerek, benim asli maddi vazifem tercümanlık.
CÖ: Siz mi tercüme ediyorsunuz?
İH: Ben tercüme ediyorum, ben tercüme ediyorum, İngilizce konuşuluyor, zaman zaman...
CÖ: Yani Türkçe konuşulanları...
İH: Türkçe konuşulanları...
CÖ: Yani Türkçe konuşulanları siz Piere Cornu’ya Fransızca’ya çeviriyorsunuz.
İH: Zaman zaman İngilizce konuşuluyor, Lutfi Arıboğan konuşuyor, ben de İngilizce eşlik etmek durumunda kalıyorum, zaman zaman Lutfi Bey İngilizceyi tercih ettiği için, zaman zaman Mehmet Ali Bey’in cümlelerini İngilizce’ye çeviriyorum, kendisine sunuyorum.
*****
UEFA'nın Başmüfettişi Piere Cornu, “boş” mu gelmiş/ti?
İlhan Helvacı’nın anlatımıyla, “boş” gelmemiş, “dolu” gelmiş/ti:
“Piere Cornu buraya geldiğinde koltuğunun altında bir dosya yoktu, ama zihninde bir dosya vardı. Kendisi bize gerçekten UEFA’nın medya takibini anlattı, biz şaşkınlıkla seyrettik.”
Helvacıgiller ne yapmış?
Biz sadece basında yer alan haberleri paylaştık.”
(“Basında yer alan haberler”, polisten “servis edilen”ler... Zaten onlar, sağır sultan bile duydu ya, UEFA'ya kimi "duyarlı vatanperverler" tarafından gönderildiği söylenenler...)
Son söz:

“Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır.” (Oğuz Atay)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder