27 Şubat 2018 Salı

Cüneyt Çakır: Quaresma’yı Parlatan Adam

Cüneyt Çakır mı dediniz?

İçerideki maçların çoğunda kafasına göre, özellikle Fenerbahçe’ye “Dur!” demek için düdük çalan…

Cüneyt Çakır, Beşiktaş- Fenerbahçe maçı için iyi bir seçim miydi?

“Görevli” olarak, çaktırmadan, kitabına uydurarak maç yönetmekte onun üstüne yoktur.

Birini durdurmak, öbürünü coşturmak…

Yol kesmek, yol açmak…

Bütün bunlar, takımlardan kollananın sonuçta baskın çıkmasıyla gizlenir. 

26 Şubat 2018 Pazartesi

Bir Yenilgi, Her Şeyin Bitimi Değil, Başlangıcı da Olur?

Bitti!
Bize/ size göre, bir maç bitti; Beşiktaş, daha baskın çıktı.
Ama başkalarına, içte ve dıştaki kimilerine göre, Fenerbahçe bitti!

Öyle mi?

Sona gelinmediğine, sona 11 maç kaldığına göre…

Bir çiçekle bahar gelmeyeceğine göre…

Bir yenilgiyle “kıyamet” kopmayacağına göre…

“Zorlu” denen maçlar, başkaları için daha yeni başlayacağına göre…

24 Şubat 2018 Cumartesi

Fenerbahçe, Avrupa’da Maça Çıkıyor!

Yarın pazar…

Maç günü…

Fenerbahçe, Avrupa yakasına gidecek; Edirne’nin ötesindeki Avrupa’dan dönen Beşiktaş’a konuk olacak. 

Almanya’da umduğunu değil de bulduğunu yiyen Beşiktaş gibi mi olur, yoksa yanında götürdüğünü Beşiktaş’a mı ikram eder? 

Sormak kolay da, “tam isabet” zor!

23 Şubat 2018 Cuma

Cüneyt Çakır, “Son Söz”ü Futbolculara Söyletir mi?

Avrupa’da uçamayan Kartal!.
Bizim “Kartal”, Beşiktaş, Edirne’nin ötesindeki Avrupa’dan, “misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” misali yedikleriyle moralsiz döndü.

Ama maçla ilgili açıklamalara, medya denen kesimin haber başlıklarına, “futbol uleması” dediğimiz kimi “ağız”lara göre, “moral”i bozacak bir durum yok!

Ülke Avrupası’nda bir Fenerbahçe galibiyeti, moralsize moral olacaktır!

Medyanın değişmeyen genel tavrı; düşene daha bir vurma, ayakta kalana aşırı övgüde kusur etmemeye uygun.

Medya, keşke dışarıda maçı olan bütün takımlarımıza aynı tavrı gösterse!.

21 Şubat 2018 Çarşamba

Galatasaray, Ağlak ve Zırlak!.

Sözcükler kullanıldıkları yere ve ortama göre “silik” olacağı gibi, kurşun misali "ağır” da olur!
Ayrıca, unutmayalım: 

Sıradan bir sözü bir “kurşun gibi ağır” kılan da, söyleyenin toplum içindeki konumudur.

Güçlünün sesi, daha gür çıkar!

Güçlü ya da başkasının gücünü arkasına alan, bir yandan övünme/ böbürlenme, öbür yandan da “rakip” gördüğünü “küçümseme”yi amaçlayan sözcüklerle  “tam isabet” sağlar!

Sözgelimi, Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in şu cümlesi, oturaklı mı oturaklı:

19 Şubat 2018 Pazartesi

Hakemleri Tehdit Eden, “Araç” Olarak Gören Düzen!

Hakemler, hakemler, ah bizim hakemlerimiz...

“Topun ağzı”nda olan, gelenin gidenin vurduğu, salladığı hakemler…

Bazen, gördüğünü niye görmüyor, sadece bakıyor, bir yerlerden aldığı “talimat” gereğince öyle yapıyor, denen hakemler…

Bütün “eleştiri okları”nın üzerlerine yöneltilen hakemler…

Bazen, kasıtlı/ bilinçli “hata” yaptıklarına, “görev kusuru” işlediklerine inanılan, “kusurlu” futbolcu nasıl ceza alıyorsa, onlara da para cezası verilsin ki bir dahaki sefer “adam gibi” maç yönetsin denen hakemler….

Demek ki, asıl sorun, sahada kafası karışık onlanlar değil.

18 Şubat 2018 Pazar

Aykut Kocaman, Liderlik Yolunda Isınma Turlarını Sürdürüyor

Maç üzerine yazmaya başlamak…
Maç bitimi, Aykut Kocaman’ı dinlemeye başlayınca, “yazmaya başlamak” bir başka yöne kaymaya başladı.

Aykut Kocaman’ınki zorunlu olan, ama sıradan olmayan bir toplantı/ açıklama; tam bir ders niteliğinde… Öğretmen gözüyle bakınca, öyle “çakma” öğretmen gibi değil, gerçek öğretmen gibi…

Bir yanıyla eleştiri, bir yanıyla özeleştiri.

Sonuç, eleştirilen kesim, yani hakemler için de en doğrusunu bulmaya yönelik… 

Yarışın, “adil” biçimde sürüp gitmesi; bir hakkın birinden öbürüne aktarılmaması…

14 Şubat 2018 Çarşamba

Ali Koç: Aykut Hoca Olmasaydı, 3 Temmuz’u Atlatamazdık

“Fenerbahçe ve Ali Koç” adlı söyleşi…

(Adı üstünde söyleyişi… Karşılıklı olarak arkadaşça, dostça, içten konuşarak vakit geçirme… Ama “boşa” değil, hoşça… Gelsin sorular ve yanıtlar…)

Söyleşinin adından amaç da belli: Seçim çalışması…

Bir kongre üyesi Ali Koç’a soruyor:

“Sayın Aykut Kocaman ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Şayet başkan olma durumunuzda tasarrufunuz ne yönde olacaktır?”



Ali Koç, ilk soruyu yanıtlıyor:

12 Şubat 2018 Pazartesi

Aykut Kocaman, Avcı’yı Şaşkına Çevirdi!.


Sondan Başlamak…

Maç bitti.

Abdullah Avcı konuşuyor:

(Suyundan mı havasından mı ne, Abdullah Avcı da Şenol Güneş gibi, lafı dolandırmayı, tersine çevirmeyi “beceri”, “yetenek” gibi görüyor. Buna filozofça diyenler de var.)

"Oynatmamaya çalışan ve oynamaya çalışan takımlar vardı, ama biz bireysel hatalarla kaybettik." 

Yani?

8 Şubat 2018 Perşembe

Aykut Kocaman Haklı, 3 Temmuz Bitmedi; Kabuk Değiştiriyor!

Haksızlıkları dile getirmek, bunların "geleneksel hal" almasına tepki göstermek, bir haktır, görevdir.

Sözgelimi 3 Temmuz’dan, kimi hakemlerden sürekli söz etmek…

Bunlar, kimilerinin dediği gibi, başarısızlığın "bahanesi" değil, asıl nedenidir.

Belli konuların üzerinde durmak, o konuları gündemde tutmaktaki amaçlardan biri, belki de en önemlisi, “unutturmamak”tır. 

Sonra?

4 Şubat 2018 Pazar

Fenerbahçe, Cüneyt Çakır’ları Yenemez, Ancak İçten Yenilebilir!

Türkçe Sözlük bizi çağırıyor:
“Yenmek” ya da edilgen biçimiyle “yenilmek”…

Akla ilk geleni, “oyunda, yarışta üstünlük sağlamak, karşısındakine üstün gelmek.”

Ya ikincisi?

Mecazi anlamıyla, cümlenin gelişine göre, “kemirilmek, aşındırılmak, dizginlemek, denetlemek, bastırmak, tutmak”

İlkini anlatmaya gerek yok; çünkü Cüneyt Çakır’ların tavrı belli. 

Ama biz yine de saf saf soralım:

2 Şubat 2018 Cuma

Aykut Kocaman’ı Nasıl Okuyacağız?

Açıkça söylenenlerin içinde bile “örtülü” olan/lar vardır. 
Yani?

Söylenenin içindeki söylenmeyeni bulmak/ anlamak/ sezmek size düşüyor. 

Öyle ki adres bellidir, ama bir başka adres de işaret edilir. Dudaklardan dökülenler, “açık adresi” verirken "kapalı adres”e sitemde bulunabilir; mesajlar verebilir. Duyan/ dinleyen/ okuyan, deneyimlerine ya da bildiklerine dayanarak kimi sonuçlara varabilir.