2 Şubat 2018 Cuma

Aykut Kocaman’ı Nasıl Okuyacağız?

Açıkça söylenenlerin içinde bile “örtülü” olan/lar vardır. 
Yani?

Söylenenin içindeki söylenmeyeni bulmak/ anlamak/ sezmek size düşüyor. 

Öyle ki adres bellidir, ama bir başka adres de işaret edilir. Dudaklardan dökülenler, “açık adresi” verirken "kapalı adres”e sitemde bulunabilir; mesajlar verebilir. Duyan/ dinleyen/ okuyan, deneyimlerine ya da bildiklerine dayanarak kimi sonuçlara varabilir.
Bekleyeceksin, yanıt gerektirecek tepki gecikirse, hesap başkadır.

Biliyorum, söylenenler somut bilgiye dayandırılmadığı, yani örnekleme, tanık gösterme yoluyla desteklenmediği sürece, “hoş laf” olarak kalır.

*****

Sabrın da bir sınırı vardır.

Birileri sürekli sizi eline geçirdiği güçle, dolayısıyla görevini kötüye kullanarak engelliyor, aynı yolda gittiklerinin yolunu açıyorsa ne mi yapacaksınız?

Sorunun yanıtı, yine de kibarlığını bozmayan Aykut Kocaman’ın Giresunspor maçı sonrasında söylediklerinde.

Ama bakıyoruz, o da ne?

Aykut Kocaman’a eleştiri adı altında saygısızca yüklenenler, sırf üstünde Fenerbahçe forması var diye “aynı cenah”tan hoşgörüyle bakılan, içte olduğu için “Truva Atı” diyeceğimiz bir kesimden olanların verdiği güçle, fırsat bu fırsat, saldırıyorlar.

(Çanak tutarsan, onlar da seni “önemli tanık” diye göstererek, senin futbolcuna, teknik direktörüne, doyum mu sağlayamadılar, başkanına vurur da vururlar. Hakemleri de, “ahlak fukarası” takımdan olanları da şımartan, destekleyenler, takımlarına köstek olanlardır. Onların sayısı hiç mi hiç önemli değil. Sırtında Fenerbahçe forması var diye, onların söylem ve eylemleri örnek gösteriliyor. Böyle o kesim, kendilerince haklı oluyor!)

Ya hakemlerin vurması?

Zaten, “açık adres”e seslenen Aykut Kocaman’ın yakındığı da bu.

(“Aynı davranış ve çok daha ağırları; hakemlerin gözleri kapanıyor. Görmüyorlar. Fenerbahçe’de net bir şekilde görebiliyorlar. Karabükspor maçında hakem, Alper Ulusoy… 3 oyuncumuz kart sınırında. Çat, çat, çat. Sanki seçilmiş gibi. Çok net. Konya deplasmanına stopersiz gidiyoruz. “

“Trabzon’da oynuyoruz. Ayağa basma falan da değil. Direkt baldıra basıyor ve ayağını çeviriyor. Bırakın faulü, sakatlamaya yönelik bir hareket.”

“Beşiktaş’ı yendiğimiz maçtan sonra neden Beşiktaş’ı yendik diye linç edildik. Akhisar maçında infaz yerine getirildi. Pek çoğu bana ahlaksızca saldırmaya çalışırken, umut vermeye çalışıyorum.”

“Ne benim, ne de bu futbolcu grubumuzun gerçekten bu organizasyonu, yani hakemler de dahil olmak üzere geçme şansımız çok net gözükmüyor.")

Aykut Kocaman’ın dediklerinden sadece birini, genelin içinden koparıp aldığınızda varacağınız sonuç, buna bağlı olarak yaratacağınız algıyla örtüşür. 

“Bizim şampiyon olma ihtimalimiz iki tarafta da çok zor gözüküyor”’u siz, “Biz şampiyon olamayız”a çevirdiğiniz an, aslında başka şeyler çevirenler kervanına katıldınız demektir.

Sadece “ihtimal” öne çıkartılır, “zor gözüküyor”un neye bağlandığı göz ardı edilirse, yapılacak yorumlara, yaratılacak algıya bağlı olarak varılacak sonuç, farklı olacaktır.

“Zor gözüküyor”un gerekçesi ortadan kalkınca, “ihtimal” de kendiliğinden ortadan kalkar.

(Hakemlerin “hatalı” kararlarında sadece Fenerbahçe etkilenmiyor, kollandığı söylenen takımların maçlarında da benzer “hata”lar oluyor diyenler olacaktır. Ancak, onların göz ardı ettikleri ya da genele vurmadıkları, o “hata”lardan kimin daha çok yarar sağladığı, kimin asıl zarar gördüğü…)

*****

Aykut Kocaman’ın “örtülü mesajı”, ses getirdi.

Aykut Kocaman, “dik” duruşunda direnirken “Düşünen Adam”dan “Yalnız Adam”a kayarken içten güçlü bir destek geldi. Destek, şunun anlaşıldığının anlatımıdır:

Aykut Kocaman’ın kazanması, Fenerbahçe’nin kazanmasıdır.

Taraftar gruplarının “Hep Beraber Yapacağız!” başlıklı bildirisi, olması gerekeni dile getirmek, söylemi eyleme dönüştürme bakımından bir umut:

“Saha dışı gündemi”, yani seçimi tribünlere yansıtmamak, taşımamak…

“Oyuncularımızın motivasyonunu düşürecek” davranışlardan kaçınmak, maç boyunca “takımın itici gücü olmak”…

Özellikle takım zorlandığı zamanlarda kimi futbolcuları oyundan düşürmek yerine, desteklemek…

“Kadıköy’de ve deplasmanda”,  tribünlerden “şampiyonluk inancını” takıma aşılamak…


*****

Sona doğru…

“Hep beraber Yapacağız!”la  “tam destek” geldi…

Olması gereken de buydu; bunun tribünlere nasıl yansıyacağına bakacağız. 

Taraftar, eleştiri anlayışını güncellemeli; yeri ve zamanı iyi seçmeli.

Şimdi sıra futbolculara geliyor.

O kadar yol kesen/ doğrayan varken yeter mi?

Yetmez!

Öyleyse?

Son söz:


TFF, “Hakemi de yeneceksin” safsatasına bir son vermek için, “adil” olmayan hakemlerininin yanı sıra kurullarını da hizaya sokmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder