26 Şubat 2018 Pazartesi

Bir Yenilgi, Her Şeyin Bitimi Değil, Başlangıcı da Olur?

Bitti!
Bize/ size göre, bir maç bitti; Beşiktaş, daha baskın çıktı.
Ama başkalarına, içte ve dıştaki kimilerine göre, Fenerbahçe bitti!

Öyle mi?

Sona gelinmediğine, sona 11 maç kaldığına göre…

Bir çiçekle bahar gelmeyeceğine göre…

Bir yenilgiyle “kıyamet” kopmayacağına göre…

“Zorlu” denen maçlar, başkaları için daha yeni başlayacağına göre…
Güce bağlı olarak, “anlık” sevinç ve hüzünlerin gelip geçiciliği süreklilik göstermeyeceğine göre…

Bu aşırı sevinç, hüzün “anlık”tır!

Zaman uzunsa, bütün bunlar, inişler çıkışlar nasıl doğalsa…

Karalar bağlamaya, kuş misali heveslendiği zaman havalarda uçacağını sanmaya gerek yok!

Yaşam, inişli çıkışlı, zıtlıklarla yüklü olarak kendi seyrinde sürüp gidiyor.

Ölüm dışında kalanı, “Varım, daha ölmedim!” diyenlerin elinde…

*****

Dün İstanbul’un Avrupa yakasında ne oldu?

Salı günü Edirne’nin ötesindeki Avrupa’dan moralsiz dönen Beşiktaş, evinde Fenerbahçe’yi yendi; moral buldu.

İlk yarının çoğunda esen, ikinci yarıda duran Fenerbahçe’yi yenmek, “bir ömre bedel” olmalı!

Beşiktaş, sevinmekte haklı. Çünkü puan farkı, Beşiktaş aleyhine 6 olacağına sıfırlandı; “ikili averaj” Beşiktaş lehine döndü.

Fenerbahçe, ilkyarıdaki gibi esemedi; niye, nasıl durdu?

İsmail çıkana kadar esemeyen Quaresma nasıl oldu da esti?

Özellikle son soruya bakınca göreceğimiz manzara şu:

İsmail sakatlandı, 32. dakikada çıktı; İsmail’in yerine Şener oyuna girdi.
Isla, İsmail’in yerine sol beke geçti.
Şener asıl yerinde, sağ bekte oynamaya başladı.
Fenerbahçe’nin, iki sol ayağından biri, Hasan Ali Kaldırım “ev istirahatı”nde…
Üstelik Isla ve Şener sarı kart gördü.

Şİmdi?

Quaresma’nın kanatlarda esmeye başlamasını anlamayacak ne var?

Faul almaya, hak ettiği kartın gösterilmesinden çok, rakibinin müdahalelerinde rakibe kart gösterilmesine yatkın Quaresma’ya gün doğdu.

Kanatlardakiler soyunma odasına gidecek adaylardan olunca, bir yanda çekingenlik, öbür yanda ortamın verdiği aşırı güven…

Quaresma esti, Kartal’ı uçurdu!

(Fenerbahçe, Başakşehir karşısındaki oyunu sürdürüyor havası vermesine karşın, bunu sürdüremedi. Futbolcular “robot” değil ki, her zaman aynı verimle  çalışsın. Bazen, olması gerekenin altında oluyorlar. Bunu bir genelleme olarak düşünmek gerekir.

Oysa Fenerbahçe, ikinci yarıda kaleye gol atmak amacıyla gitse, gittiği yerlerde oyalanmasaydı, son golleri yemezdi. İlk golde de şöyle çevre kontrollü yapılsaydı…)

*****

Fenerbahçe durduğuna, Beşiktaş estiğine göre, sonucu getirip Aykut Kocaman ile Şenol Güneş’in “taktik anlayışı”na bağlamak kolay.

Yani?

Şenol Güneş, Beşiktaş’ı iyi yönlendirdi; Aykut Kocaman bunu yapamadı!

Sonuca bakarak bunu söylemek doğru olsa da, bu, Şenol Güneş’i daha yüceltmeyeceği gibi, Aykut Kocaman’ın değerini de düşürmez.

Fenerbahçe, “zorlu” denen maç trafiğini geride bırakırken, ilk dört içinde olacakları kesin diyeceğimiz dörtlünün “üçlüsü”, kendi aralarında oynayacakları maçlarla  kozlarını paylaşacaklar.

Dörtlünün yarışın içinde olması, Fenerbahçe açısından bulunmaz bir fırsat!. 

Ya Beşiktaş, yarıştan kopsaydı?

Kopmadı; şampiyon olma olasılığı da var. Ama bir başkası, geçmişte kalan kötü örnekler olur ya, yarışa devam edenlerin karşısına “moralsiz” çıkma olasılığı da var/dı!

[Cüneyt Çakır’dan söz etmeye hiç gerek yok! Çünkü o, bazen Avrupalı, bazen de, ama daha çok, yerli… Huylu huyundan vazgeçmez!

Cüneyt Çakır’ın ölçüsü mü?

Engellemeden Isla’ya sarı kart (34. dakika)
Engellemeden Vida’ya sarı kart (39. dakika)
Negredo’dan engelleme, ama yürü, devamı Beşiktaş’ın 2. golü (77. dakika)
Atiba, ardından Caner Erkin’den faul, ama yürü, devamı Beşiktaş’ın 3. golü (90+4)

Beşiktaş, baskın mı çıktı?
Evet!.]

Son söz:

Bazen bir sevinç anlıktır, saman alevi gibi söner; bazen de bir yenilgi, her şeyin bitimi değil, başlangıcı da olur?

ttps://www.facebook.com/turgutcelik
https://twitter.com/#!/turgutcelik
turgutce@yandex.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder