14 Şubat 2018 Çarşamba

Ali Koç: Aykut Hoca Olmasaydı, 3 Temmuz’u Atlatamazdık

“Fenerbahçe ve Ali Koç” adlı söyleşi…

(Adı üstünde söyleyişi… Karşılıklı olarak arkadaşça, dostça, içten konuşarak vakit geçirme… Ama “boşa” değil, hoşça… Gelsin sorular ve yanıtlar…)

Söyleşinin adından amaç da belli: Seçim çalışması…

Bir kongre üyesi Ali Koç’a soruyor:

“Sayın Aykut Kocaman ile ilgili düşünceleriniz nelerdir? Şayet başkan olma durumunuzda tasarrufunuz ne yönde olacaktır?”



Ali Koç, ilk soruyu yanıtlıyor:


“Aykut Hoca, benim için çok önemli biri. UEFA’da tek yarıfinalimizi onunla oynadık, 27 sene sonra Türkiye Kupası’nı kazandık. Lig şampiyonluğumuz var. Ama hepsini bir kenara koyalım Aykut Hoca olmasaydı, 3 Temmuz’u atlatamazdık.”

İkinci sorunun yanıtı mı?

KDV’si ilk sorunun içinde…

“Aykut Hoca olmasaydı 3 Temmuz’u atlatamazdık.” demek yeter mi?

Yetmeyeceğini bilen Ali Koç, söyleşinin gidişi içinde, şunları da söylemek gereğini duyuyor:

"3 Temmuz gecesi uyumadık. Başkanımızın tutuklama kararı çıktıktan sonra hepimiz sürece daldık. (…) Başkanımızın içeride dik durması, taraftarlarımızın her yerde destek vermesi, bizleri çok güçlü tuttu. (…) Başkanımız orada müthiş bir liderlik örneği verdi. Yurtdışındaydı. Kaçtı diyenler kaçtı. Başkanımız geldi.”

*****

Aykut Kocaman, 3 Temmuz’un ilk gününden başlamak üzere sadece teknik direktör olmadı. Birçok görevin dışında yöneticilik görevi de üstlendi. 

Ötekilerinde olduğu gibi, sonradan resmen FETÖ “kumpası” denen, devlet gücünü ele geçirenlerin ve onlara destek olan, adına medya denen kesimin toplu saldırıları karşısında direnmek öyle kolay değildi.

Aykut Kocaman’ın futbol takımını diri tutmak için, dışa yansıyanlar dışında, içeride, kapalı kapılar ardında yaşananları en iyi, tanıklar bilir.

Ali Koç’un “Aykut Hoca olmasaydı 3 Temmuz’u atlatamazdık.” cümlesi, her şeyi anlatıyor.

Ali Koç, bilinen gerçeği, yeri geldiği için dile getiriyor; bir başka deyişle taşı gediğine oturtuyor.

Öyleyse?

Aykut Kocaman’ın değerini Fenerbahçeli olmakla övünen, bundan gurur duyanlar bilecek, başkaları değil!

Hele yanardönerler, rüzgâr fırıldakları değil…

(Ali Koç, gelen desteklere sevinmesine karşın, tehlikenin farkında:

“… seçim sürecinin tribünlere yansımaması gerekiyor. Korkuyorum ki yansıyor. (…) Taraftar maç oynanırken sadece takıma odaklansın. Bunu rica ediyorum. Çünkü bu durum bana da zarar veriyor. Yarın öbür gün kötü bir şey olsa, bunlar yüzünden oldu denecek.”)

*****

Sona Doğru…

Zaman, Aykut Kocaman’ı haklı çıkardı, daha da çıkaracak…

Elindeki “malzeme”yi kullanmak, beceri, yetenek ister. Dış etkenler, yarışılan alanda adil olması gerekenler, zaman zaman engelleyici kararlarıyla bu beceri/ yeteneği gölgeleyebilirler. Zaman zaman  da terslikler, başa bela olabilir.

Ama koşullar, ortam ne olursa olsun, şu kulaklara küpe olmalı:

Topluluklar, değerlerine sahip çıkmalıdır.

Yapısı sağlam olan, ayağının kaydırıldığı yerden kalkmasını, çabuk toparlanmasını bilir.

O zaman söz, Namık Kemal’de:

Son söz:

“Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr-ü kıymetten”

(Cevher, yere düşmekle değerinden, özünden bir şey yitirmez).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder