(Bu yazı 30 Mayıs 2013’te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog’da yayımlandı. Yazı, ilkinde internette yok; çünkü, niyesini bilen biliyor, köşem iptal edildiği için o yazı da silindi.
Aykut Kocaman’la yolların ayrıldığı resmen duyurulunca, bu yazıyı burada yayımlama gereğini duyuyorum.
17 Mart’taki Galatasaray maçından 4 gün önce, değerli gazeteci/ yazarların, kişilerin katıldığı birkaç masa etrafındaki söyleşi ortamında ben de bulundum. Aykut Kocaman’la söyleşme, onu dinleme olanağı buldum; onun soruları içtenlikle nasıl yanıtladığına tanık oldum. Aykut Kocaman’ın ne kadar anlayışlı, dolu, ilkeli olduğunu orada daha açık gördüm.
Evet, siz işinizi kendinizce ve başkalarına göre ne kadar doğru yaparsanız yapın, bundan hoşnut olmayan, daha fazlasını isteyen/ özleyenler de olacaktır.
Yaşananlardan sonra bize düşen, “Güle güle, yolun açık ve aydınlık olsun” demek kalıyor.)
Her “başlayış”ın bir “bitiş”i vardır.
“Başlayış”, “bitiş”e gidişin ilk adımıdır. Kimi erken gider, kimi geç... Beklenmedik durumlar, “gidiş”i hızlandırır ya da yavaşlatır. Ama ne olursa olsun, zaman bir yerde, kimileri için duracak. Her durma, yeni bir “başlayış”ın habercisidir.