12 Haziran 2018 Salı

Ali Koç, Yönetecek mi, Yönetilecek mi?

Soruyorlar:

Niye yazmıyorsun?

Her sorana “laf” yetiştirmek doğru olmasa gerek. Çünkü neci olduğunu, konumunu, uğraşını bilmediğiniz; sadece genelde “takım”, özelde Fenerbahçe tutkunu olduğunu bildiğiniz kişiler var karşınızda. 

Soranları küçümsemek, önemsememek gibi bir düşüncemiz yok.

Sizinle aynı yolda giden, ama ayrıntıya inildiğinde farklı düşünenlerin olması, eleştiri kültürü gelişmiş toplum/ topluluklarda bir zenginliğin göstergesidir.

Sanal ortam bambaşka bir âlem!

Ya ekranlar?

Futbol dünyasını onlar yönetir!

Ya taraftarlar?

Sanal ortam, taraftarı güçlü kıldı! Artık, herkes, yazar çizer, önder, akıl hocası… 

İşi gücü olmayan ya da kendi işini bilmeyen, kendi işinde “ehil” olmayanlar başkalarının işine karışır oldular.  

Saygı buharlaştı, bastıran kazanır oldu!

*****

Soruyorlar:

Niye yazmıyorsun?

Gününü şaşırmadan yazmak, zorunlu bir görevmiş gibi… 

Bazen dinlenmek, başka konularda yazmak, yararlı ya da işe yaramazları da okumak gerekiyor.

Soru, Fenerbahçe’deki “değişiklik” ile ilgili.

(Ali Bey'in sloganının “değişim” olduğunu unutmadık. Biliyoruz ki “değişiklik” olmadan “değişim” olmaz. Zaman “değişim”in nasıl olduğunu/ olacağını gösterecektir.)

Yönetim, daha görev bölümü yapmadı.

Ama futbol dünyasının “âlimleri”, bunlardan geri kalmamaya çalışan taraftarlar, yönetimden önce, tercihlerini çoktan yaptılar!

Taraftar “sabırsız”dır; her şeyin sabahtan akşama halledilemesini bekler!

Taraftar, konumunu/ nerede duracağı bilmeyenler için söylüyorum,“göklere çıkartma” diyeceğimiz sözlerden güç olarak, kendini kurumsal kimliğin, o kimliği temsil edenlerin üstünde görebilir de…

*****

Soruyorlar:

Niye yazmıyorsun?

Ne yazalım, şu gitsin bu gelsin mi; şunu kov, bunu getir mi, diyelim?

Taraftarın sesine kulak vermek…

İyi de, benim dediğimi yap, onun dediğini yapma, asıl taraftar benim denen bir ortamda, kim kimi yönetecek?

Genelleme yaparsak, taraftarın beklentisine kim yanıt verecek?

Bunu dedim de, Ahmet Mithat Efendi misali, konu dışına çıkmanın yolu açıldı:

1970’li yıllar…
Bülent Ersoy’un erkek olarak sahneye çıktığı o yıllar…
Ankara Gençlik Parkı, Göl Gazinosu…
Ailecek Bülent Ersoy’u dinliyoruz.
Seyirci isteklerine sıra gelince, biz de istediğimiz şarkıyı masadaki kâğıt peçeteye yazarak gönderdik.
İstek şarkısı çalınan masalar daha bir keyifli…
Bizim şarkıya bir türlü sıra gelmiyor; kendimize göre tepki gösteriyoruz.
Nafile.
Konser bitti; bizim şarkı, istekte kaldı.

(İstenen şarkılar söylenince, isteyenler, biz istedik de Bülent Ersoy söyledi sandılar.
Aslında öyle bir şey yok!
Bülent Ersoy’un söyleyeceği şarkılar belli; biz istedik söyledi diye böbürlenenler, söyleyeceği şarkılardan birini istemişler, o kadar.)

Kıssadan hisse mi?

Son söz:


Ali Koç, önümüzdeki sezon hangi teknik direktörle çalışacağını açıkladığında, taraftarın sesine kulak verdi/ vermedi muhabbeti, kişisel doyum sağlamaktan başka bir işe yaramaz; onun için kimse, açıklanacak karardan kendisine bir “pay” çıkartmasın!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder