25 Aralık 2018 Salı

İlkyarıyı Son Üç Sırada Bitirenlerin Akıbeti (2008’den 2018’e)


“İlk”ler, ne olduğuna bakılmaksızın genellikle olumlu olanı akla getirir. 

En küçük toplulukta bile “baş” olan hırslı kişi, “muzaffer komutan” misali her “ilk”e tek başına konar. 

“Ben, ben” dökülür dudaklarından. “Baş” olma konumuna göre, sözgelimi futbolsa, “Bir şampiyonluğum daha oldu” der. 

Adam, sanırsınız ki pehlivan… Önüne her çıkanı yaka paça yere indirmiş!

Ali Koç, Fenerbahçe’de bir “ilk”e imza atmıştı.

18 Aralık 2018 Salı

Ersun Yanal’ın İlk Sınavı: Önce Sevinç, Sonra Hüzün!

Erzurumspor zayıf bir takım mı?

Soruyu yanıtlamak için, şu an elimizde tek “ölçüt” var:

Puan sıralamasına bakılırsa, Fenerbahçe gibi, “puan yoksulu”… Aynı puanda… Ama averajı daha iyi.

Erzurumspor’a zayıf takım dediğinizde, en sondaki takım Rizespor’un tek galibiyeti olduğunu, bunu da Fenerbahçe’den 3-0’lık gibi skorla aldığını unutmayalım. 

17 Aralık 2018 Pazartesi

Ersun Yanal’ın İlk Sınavı:

(İki noktadan sonrası yok; bu, maçtan önce başka, sonra başka olabilir.)
Bugün öyle bir maç var ki Kadıköy’de…

Puan sıralaması, Erzurumspor’dan çok, Fenerbahçe’yi ilgilendiriyor.

Bugün ikisi de, puan bakımından, “puan yoksulu”… Atılan ve yenilenler bakımından Erzurumspor, Fenerbahçe’den daha iyi…

İkisi de “küme düşme hattı”nda…

Oysa asıl konumları farklı, biri “Erzurum Postası”, biri “hızlı tren”…

“Hızlı tren”, nasıl olur da “o hat”ta “test sürüşleri” yapar?

Niye böyle oldu?

16 Aralık 2018 Pazar

Geleceği Okumak İçin Bugüne Bakmak…

Geleceğe yönelmek…

Bugünü  tam anlamıyla kavramak, geleceği kurmak için yola çıktığını söyleyenlerin ne ölçüde tutarlı, güven verici olduğunu anlamak, ancak, onların dününe bakmak ve o dünü çok iyi irdelemekle mümkündür.

Dün, bugünün ve geleceğin kılavuzu olamaz mı?

Dün öyle, bugün böyle…

Hadi, ne gereği var dense de, düne dönelim; örneğimiz de futbol, Fenerbahçe’ye farklı bakanlar olsun:

10 Aralık 2018 Pazartesi

İçten Fethetmek, Sonra Dönüştürmek…

Güçlüyü dıştan yıkmak öyle kolay mı sanırsınız?

Kolay değildir, ama denemesi de bedavadır. 

Olur olur, olmazsa denenecek yol mu yok?

O yollardan, uzun zaman gerektirse de, içten yıkmak; bir başka deyişle yavaş yavaş, sindire sindire ele geçirmektir. Kuşkusuz, ele geçirmek, öyle açıktan yapılmaz. İçerde etkili konumda, ama yetkisiz olanlar, dıştan aldıkları güçle, içten içe vururlar.

9 Aralık 2018 Pazar

Fenerbahçe ve Akhisarspor’un Yer Kapma Yarışı…


"Belalısı"nın Ayağın Gitmek!

Birinin "belalısı" olur da, Fenerbahçe’nin olmaz mı?

Bir zamanlar, o zamanki adıyla İstanbul Belediye’ydi, şimdi değil. Adı değişince, Başakşehir olunca, oyunu da değişti, gözünü “tepe”ye dikti. Böylece “belalı” olmaktan çıktı, Fenerbahçe’nin olduğu gibi, öteki “Büyükler”in de asıl rakibi oldu.

8 Aralık 2018 Cumartesi

Onur Başar’ın Bilgisine Güvenenin Vay Haline!

Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum, her yönüyle üzücü…

Fenerbahçe dendi mi, kuşkusuz, akla futbol takımı gelecektir. Oysa futbol takımı dışında kalan, akla gelenlerde de bir “zayıflık” var.
Hemen, sözü uzatmadan bir soruyla girelim konuya:

Onur Başar kimdir?

6 Aralık 2018 Perşembe

VAR, Bülent Yıldırım’a “Alet” Olur mu?

17 Mart 2018’de Kadıköy’de oynanacak maçı kimin yöneteceği merak konusuydu.
Merak, 15 Mart 2018’de haftanın hakemleri açıklanınca giderildi.
İnternet ortamına haber başlıkları düşmeye başladı. Bunlardan ilgimizi çeken şu oldu:

“Derbide düdük Bülent Yıldırım’ın.”

“Düdük”ten sonra virgül olmayınca, “düdük”, Bülent Yıldırım’ın “sıfat”ı olmaz mı?

4 Aralık 2018 Salı

Ali Koç, “Çevre Temizliği”ne Başlamalı!

Fenerbahçe, “tepe”ye oynarken de kimileri böyle değil miydi?

Ne denirse densin, “takım sevgisi” lafta kalıyor.
Görüntü, oldukça net, 4K kalitesinde!.

“Takım” üzerinden başka “sevgi”leri üstün, geçerli kılmak moda…

Bütün çaba ne?

Saha dışında, resmi bir yanı olmayanları “sahneye çıkartmak”, kendi dediklerini sorumlululara “zorla” kabul ettirmek…

“Zorla” derken, içteki desteği göz ardı etmemek gerekir.

Suçlama mı bu, bir tür saplantı mı, değilse ne?

1 Aralık 2018 Cumartesi

Fenerbahçe’nin Avrupa Yolu Şimdilik Açık

Tarihinde alışmadık bir yolda giden Fenerbahçe…

Daha geçen sezona kadar, özellikle içeride, dışarıda oynuyormuş gibi tribünden gelen uğultu, tepki eşliğinde kimilerince tökezlemesi istenen bir takım…

Bazen kıl payı kaçan şampiyonlukların tek sorumlusu olarak gösterilen bir başkan…

Yeni yönetimiyle, “yeniden” şahlanma umuduyla girilen bir sezon…

26 Kasım 2018 Pazartesi

Bu Yazının Başlığı Yok!

Ne maçtı ama!.

Tribünden ekranlara yansıyan görsellik!.

Temel Reis ve kanaryalı koreografi!

Trabzonspor logosu arasından yükselen Trabzonspor formalı Temel Reis, avucunda bir kanaryayı bütün gücüyle sıkıyor. Bunun sağında "Özgür Kalacak Kadar”, solunda devamı olan “Masum Değilsin” yazısı…

Tribünde boydan boya uzanan bir pankart…

24 Kasım 2018 Cumartesi

Fenerbahçe, Trabzon’a Maça Gitmiyor mu?

Fenerbahçe’nin zorunlu Trabzon yolculukları gürültü patırtıya gebedir.

Gün geldi şiddetlendi. Yıllardır böyle olduğu için de, bu, “geleneksel hal” aldı.

Özellikle 2010-2011 sezonundan sonra…

“Şike”, Trabzon’da oltaya takılan “yem” oldu.

(Futbol, genel seçimlerde ve kulüp seçimlerinde “oy”, konferanslarda “alkış” sağlar. Trabzonlu’nun bu “zaaf”ını sonuna kadar sömürenler, onların hangi sözcüklere, kimlere karşı duyarlı olduklarını çok iyi bildiklerinden, “heybe”leri dolu dönerler Trabzon’dan.)

21 Kasım 2018 Çarşamba

Fatih Terim’in Gücü mü Dediniz?

Medyada parlatmaya yönelik yöntemler çok!

İşte gündemde olan bir saptama:

"Galatasaray'da bu kadar sakatlık eğer Tudor döneminde olsaydı, şu anda linç ediliyordu. Bu da bir Fatih Terim gücüdür." 

Gel de medyadan yükselen seslere, orada at oynatanlara inan!. 

İnanmazsın, çünkü o sesler, “emir komuta zinciri”ne bağlı olarak yükseliyor ya da kesiliyor izlenimi veriyor.

18 Kasım 2018 Pazar

Milli Takım Küme Düştü, Aslında Düşmesi Gereken TFF’dir

Yanlışların getirdiği sonuçlar, aynı konumda olanlara farklı fatura edilir.

Fenerbahçe’deki olumusuz gidişten söz ederken, “en masumu Cocu” demiştik. Çünkü onun görevi, ilk düdük çaldığında başlıyor, o da maçı iyi okuyamadığından, kulübede değil “şeref tribünü”nde seyreder gibi seyrediyordu.

Görüntü başka neyi anlatabilirdi?

Sonunda Cocu gönderildi; oysa “fatura” onu oraya getirenlerde “aslan payı” olanlara da kesilmeliydi. Hiç değilse, KDV’yi birileri ödemeliydi.

Eğreti Başkan!

Bir “makam”a oturmak, hak edeni yüceltir. 
Kişi söz ve eylemleriyle, bıraktığı “eser”lerle yarınlara kalır; saygıyla anılır.
Ama…
“Makam”a oturan her “fani”, o “makam”ın hakkını verir mi?
Kişisel saplantılarla belli bir “camia”ya hizmeti görev edinen ve “makam”ı bu doğrultuda kullananlar, o “makam”ın hakkını veremezler.
Hele o “makam”da oturan, temsil ettiği kuruluşun “tüzük”ünün ilk maddesini unutursa:

15 Kasım 2018 Perşembe

ADD Başkanı mı, Taraftar Amigosu mu?

Atatürk’e saldırılar gündemdeyken ADD Başkanı başka telden çalıyor.

Başkan, tuttuğu takımın teknik direktörünün “talimat”lara uymayan eylem ve söylemleriyle ilgili aldığı cezalara tepki göstermeyi yeğliyor. Hızını alamıyor; ad vermeden Fenerbahçe’ye, FETÖ elemanlarıyla amansız bir mücadele yürütenlere çamur atıyor.

Ve kısa sürede rengini, “saf”ını belli ediyor.

4 Kasım 2018 Pazar

Sokak Kabadayıları!

İyi niyetli, hoşgörülü olmak, insan olmanın bir yansımasıdır.

Gel gör ki, insani değerlerden uzak olanlar, sizin olumlu yaklaşımınızı bir zayıflık olarak görürüler. Oysa siz, geçmişte yaşananlara, o tipteki insanların, sizin değerlerinizi nasıl aşağıladıklarını bilmenize karşın, “bizi başka türlü karşılarlar” diye yaklaşırsanız onlara, tepenize çıkarlar. 

Yetmez!

2 Kasım 2018 Cuma

Fenerbahçe, Günübirliğine Avrupa’ya “Av”a Gidiyor!

Fenerbahçe, öbür takımlara göre hep farklılık gösterir.
Başka takımlardaki çıkışlara baktığımızda, yönetim ya da teknik direktör değişikliğinin sahaya olumlu yansıdığını görürüz. Futbolcular, önceki maçlardan daha farklı olmuş, yeniden doğmuşlardır.
Gel gör ki, Fenerbahçe’de bu, ters yönde işler oldu. Umutlar, futbolda sönmeye başladı. Önde giden “Büyük”lerin tökezlemeleri bir umut olurken, Fenerbahçe’nin sahadaki durumu bu umudu anında söndürmeye yetiyordu.

1 Kasım 2018 Perşembe

Başarısızlıkta En Masumu Phillip Cocu’dur

Güvendiğiniz, beklentilerinizi boşa çıkartırsa ne yaparsınız?

Kişinin konumuna, konuya göre yanıtlayacağı bir soru bu. Yanıtta, kişilikten kaynaklanan tepkilerin de etkili olacağı su götürmez. Beklentilerin ne olduğu da önemli kuşkusuz.

Kimi der ki:

Bir fırsat daha veririm.

Kimi der ki:

Demek ki ben de yanılabiliyormuşum.

Kimi der ki:

21 Ekim 2018 Pazar

Haftalar Bir Bir Eriyor, Fenerbahçe Bir Başka Eriyor!

Fenerbahçe, dolar karşısında liramız gibi…

Ya yerinde sayıyor, ya küçük kıpırdanmalar ile kendine geliyor gibi, ya da değer yitiriyor.

Fenerbahçe, albenisi yüksek, o güzelim “değişim” sözcüğüyle futbolda çöktü çökecek!

9 maçta 9 puan…

Attığı 6, yediği 1o gol…

19 Ekim 2018 Cuma

Fenerbahçe, Sivas’ta Ne mi Yapar, Ne mi Yapmalı?

İlk soru, iki farklı anlama götürür bizi:
“Yener”, “yenemez”…

(Bunu dallandırmak, renklendirmek isteyenler olabilir:

“Çok şey yapar.”, “Hiçbir şey yapamaz.”, “Öncekiler gibi oynar.”, “Milli maç arası iyi gelmiştir, coşar.”,…)

İlki, “eylemin belirttiği işin, oluşun, her zaman yapıldığını, her zaman yapılacağını ya da her zaman yapılmakta olduğunu”, ikincisi bunun tersini/ olumsuzunu belirtir.

14 Ekim 2018 Pazar

Aykut Kocaman Niye "Hedef"te?

Sahiplenmek, el üstünde tutulmak!

Bu, zorunlu karşılaştırmayı getiriyor, Fenerbahçe taraftarının önüne koyuyor. Ama orada farklı bakışlar ortaya çıkıyor: 

Taraftarın bölünmüşlüğü, kimilerinin başka sularda yüzdüğü gerçeği…

Fenerbahçe kesiminde kimilerinin anladığı ama anlamazlığa vurduğu soru şu:

Fatih Terim ve Şenol Güneş, taraftarlarınca niye el üstünde tutuluyor?

Kimilerine göre Fatih Terim ve Şenol Güneş’in “kusur"ları saymakla bitmez!

13 Ekim 2018 Cumartesi

Volkan Demirel’in Özür Açıklaması Üzerine Bir Deneme

Bu, Volkan Demirel ve özür üzerine art arda gelen üçüncü yazı.

Dördüncü bir yazıya gelirse sıra, bunun “ana düşüncesi” ne olur bilemeyiz; saymaya kalkılırsa, olasılık çok:

“Yeniden Volkan”, “Altyapının Ağabeyi Volkan”, “Güle Güle Volkan”…

Olasılıklar, gün ışığına çıkmayı bekleyedursun! 

Volkan Demirel’in  “Sevgili Fenerbahçeliler” diye başlayan açıklamasından seçtiğimiz cümlelere dayanarak kimi saptamalar yapalım:

12 Ekim 2018 Cuma

Fenerbahçe Taraftarının Gücü, Alex Sevgisini “Renkli Devrim”e Çevirme Hevesi!

(Bu yazı, 10 Ekim 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok, ikincisinde var.)

Kaç yazıdır, Fenerbahçe’de kargaşa yaratmak istemeler karşısında, şu soruyu soruyoruz:

“İç”ten mi yıkmak daha kolay, yoksa “dış”tan mı?

Yanıt, “ne”yden söz edilirse edilsin değişmez, belli:

“İç”ten yıkmak...

“Niye”si, “KDV’si içinde”den farksız!

Uyanık olunmazsa, iyi niyetli olanların vay haline!...

11 Ekim 2018 Perşembe

Rüştü, "Centilmen"di; Şimdi “Şüpheli” Oldu!

(Bu yazı 19 Mayıs 2010'da Milliyet Blog'da yayımlandı.)
 Son haftaları “dedikodu”, “suçlama”, “karalama” ile geçen Turkcell Süper Lig, Bursaspor’un şampiyonluğuyla bitti. Bitmesine bitti ama, Bursaspor’un dışta kaldığı tartışma ortamında, Fenerbahçe ile “karşısındakiler” arasında mücadele süreceğe benziyor. 

Şampiyonluğa oynayan, şampiyon olan Bursaspor, ama tartışmaların odağında Bursaspor yok. Fenerbahçe’nin "karşısındakiler", aslında istemedikleri halde, sırf, asıl rakipleri Fenerbahçe şampiyon olmasın, Bursaspor olsun diye bir çaba içine girdiler, bunu bir kampanyaya dönüştürdüler.

Volkan Demirel’in Suçu!

Fenerbahçe’de özellikle Volkan Demirel’in “kadro dışı” bırakılması ses getirdi.

Başkan Ali Koç, çarşamba günü yaptığı açıklamayla “kadro dışı” bırakılmayı üç nedene bağladı. Özellikle ikisini “bardağı taşıyan şey” diye niteledi.

“Kadro dışı” bırakılma nedenlerinden önce, hangi amaçla söylenirse söylensin, şu cümleyi göz ardı etmemek gerekir:

“Son iki sezon belki de Volkan’ın tarihindeki en kötü iki sezonudur.”

9 Ekim 2018 Salı

Gelmeyen “Özür” Volkan Demirel’i Nereye Götürür?

Kulüplerde “kadro dışı bırakma”lar olağan işlerdendir.
Nedeni ne olursa olsun, bu, takımlarda uyum sağlamaya yönelik bir  yetki kullanımı olarak düşünülür. Ama “kadro dışı bırakma”ya neden olanın ne olduğu, hangi gerekçeye dayandığı açıklanmadığı zaman, “mağdur” yaratılmış olur. 
Kimi “kadro dışı bırakma”, kimsenin ilgisini çekmez, kimse de sorgulamaz, arada kaynar gider. Sonra bir de bakmışsın, “af” gelmiş. Bunun niyesi dışarı yansımayabilir; kapalı kapılar ardında, iş, bir el öpmeyle, bir “özür”le kapatılabilir. 
Ya da yollar, “dostça” ayrılır!

Sözde Şike Noktalandı, Oyun Bitti…

(Bu yazı 09 Ekim 2015’te kararın açıklandığı saatlerde milliyet.com.tr ile Milliyet Blog’da yayımlandı. Şimdi ikisinde de yok. İyi ki kopyası bende… Bu yazıyı bu anlamlı yıldönümünde yayımlama gereği duyuyorum.)
Önce ÖYM, sonra UEFA sanığı olmak...

ÖYM’de Aziz Yıldırım ve arkadaşlarının, UEFA ve uzantılarında Fenerbahçe’nin mahkum olması...

Sonra?

ÖYM’lerin “tarihin çöplüğü”ne gitmesi, “özel yetkili” sıfatı taşıyanların “çil yavrusu” gibi dağıtılması...

“Yeniden yargılanma” yolunun açılması...

8 Ekim 2018 Pazartesi

“Tepe”ye Yaklaşacağına “Dip”e Doğru Gitmek…

Seyirci anlar mı anlamaz mı?
Önemli olan soruyu yanıtlamak için “Neyi?” sorusuna verilecek yanıttan sonra söylenecekler. 
Sözgelimi, niye bir başkasının değil de canla başla oynayan Eljif Elmas’ın, skor Fenerbahçe’nin lehin olmadığı halde oyundan alınması…

Fırsatlar gollerle sonuçlansa ya da  Eljif Elmas’ın yararlanamadıkları gol olsaydı; oyundan alınmaya kimse tepki göstermez; herkes, bunu dinlendirmek olarak düşünürdü.

Seyirici dedik de… İşte bir başka soru:

Kimi durumlarda seyiricinin yaptıklarını anlamayanlar yok mu sanıyorsunuz?

6 Ekim 2018 Cumartesi

Düzmece Mektubu Sahiplenmek, Atatürk’ü Yıpratmanın Öteki Adıdır

Başlığıyla ilgi çeken bir haber:

“Galatasaraylıları gururlandıran mektup” (1)

87 sözcükten oluşan bu haber, son cümlesi ile “Kendin pişir kendin ye!” misali “kendi haberini kendin yalanla”ya ne de uygun:

“… Soyadı Kanunu'nun 1935'te yürürlüğe girmesine karşın, mektubun tarihinin 1930 olması ise tartışmaları beraberinde getirdi.”

2 Ekim 2018 Salı

Sorunu Sadece Cocu’da Arama Kolaycılığı

O gitsin, bu gelsin!

Yıllardır Fenerbahçe’de içte başlatılan, dışta körüklenen kavganın sloganı!

Yıllardır bu kavga, daha düne kadar, Aziz Yıldırım, zaman zaman Aykut Kocaman ve kimi futbolcular üzerinden yürütüldü.

Bugün de Cocu “hedef”te…

Cocu gitsin; çünkü başarısız.

26 Eylül 2018 Çarşamba

Fenerbahçe’de Görev, Futbolcularda ve 12. Adam’da

"Dış”tan mı, “iç”ten mi yıkmak? 

"Dış"tan yıkılmaya kalkıldığı zaman, yıkılmak istenen kesim, kentelenir. Bu durumda iç çelişkiler/ farklılıklar ertelenir; güçbirliği sağlanır.

“İç”ten yıkmak daha kolay, üstelik masrafı az. Çünkü “dış”a karşı güçbirliği yapan, “tehlike”yi savuşturan kesim, iç çelişkiler/ farklılıklar su yüzüne çıkınca, bu kez de iç çatışma tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.

Asıl tehlike, o zaman başlar.