18 Kasım 2018 Pazar

Milli Takım Küme Düştü, Aslında Düşmesi Gereken TFF’dir

Yanlışların getirdiği sonuçlar, aynı konumda olanlara farklı fatura edilir.

Fenerbahçe’deki olumusuz gidişten söz ederken, “en masumu Cocu” demiştik. Çünkü onun görevi, ilk düdük çaldığında başlıyor, o da maçı iyi okuyamadığından, kulübede değil “şeref tribünü”nde seyreder gibi seyrediyordu.

Görüntü başka neyi anlatabilirdi?

Sonunda Cocu gönderildi; oysa “fatura” onu oraya getirenlerde “aslan payı” olanlara da kesilmeliydi. Hiç değilse, KDV’yi birileri ödemeliydi.

Neredeyse unutuyorduk, KDV’si, daha önceden  kimi futbolculara kesilmişti!

Cocu için söylediğimiz “en masumu”nu, ne yazık ki, A Milli Takım Teknik Direktörü Mircea Lucescu için söylemek mümkün değil. Çünkü  onun elindedeki “futbolcu seçme” yetkisi oldukça fazla… Ama o, “gözlerimi kaparım vazifemi yaparım” havasından kurutulamadığı için, kimilerinin deyişiyle “devrim yapmak” için yola çıkmadı, yaptıklarıyla olanı da, arkasında duranlarla birlikte  “devirdi”…

Bir “gençleştirme” ayağı tuttulmuş gidiliyor.

“Avrupa’nın en genç takımıyız” bir övünme vesilesi oldu.

Neredeyse “kafa kâğıdı”na bakılarak futbolcu seçilecek!

Moda bu ya!

Sanılıyor ki, futbolcuların yaş ortalaması, başarı için yeterli.

Sonuç, “hüsran” gözüküyor, ama umutlar bitmiyor!

“Geleceğin takımını kurma” türküsüne yeni bölümler ekleneceğe benziyor.

*****

Halkımız ne demiş?

“Böyle gelir, böyle gider.”

Aziz Nesin, tepki olarak, bir kitabına ad olarak “Böyle Gelmiş Böyle Gitmez” dese de, bizde işler hep böyledir.

Spor kulüplerinde “başkanlık sistemi” vardır. Kâğıt üzerinde özerk olan TFF’de de öyle…

TFF Başkanı Yıldırım Demirören, TFF’nin parasını mirasyedi gibi harcıyor. EURO 2016’ya giden Milli Takım için belirlenen primi nasıl yükselttiğini ve TFF Genel Kurulu’nun bunu “vatan millet, Sakarya” nutukları işliğinde nasıl onayladığını düşünün.

“Benim dediğim olur.” havası, gücü eline geçirenlerde böyledir.

İtiraz gelince, paralar TFF’den çıkmıyor, sponsorlar karşılıyor oluyor. Sanki sponsorlar o paraları Yıldırım Bey’in kaşı gözü hayrına veriyor. 

Har vurup harman savurmak…

Başkasının parasını dilediğini harcama keyfinin sağladığı doyum olsa gerek…

Lucescu, geldiği günden beri "Avrupa Şampiyonası'na gideceğiz.” dedi.

Sonrası mı?

Dün, UEFA Uluslar Ligi B Ligi Grup 2’de yer alan A Milli Takım, 4. maçında İsveç'e 1-0 yenilerek grubu 3 puanla son sırada tamamladı ve C Ligi'ne düştü.

*****

Lucescu, ayağına yalvarırcasına gidilen, arkasında “kapı gibi” durulan biri…

Hep bahanelere sığındı, futbolcuları suçladı.

Geçen yıl, 13 Kasım’da Antalya’da Arnavutluk ile oynanan hazırlık maçıyla ilgili söylediklerinden bir iki cümle:

"İlk yarıya bakarsanız oyunun neredeyse hakimiydik, domine ettik oyunu. Çok gol pozisyonları ürettik ama rakip, bizim iki hatamızı değerlendirdi. Sonuçta 3 kere kalemize geldiler. Üçü de gol oldu."

Yalvar yakar iş başına getirildi ya…

Geldiği günden beri, değişmeyen huyu:

Oynadık atamadık, ama onlar attı.

Öyle laflar ediyor ki, bu artık, çevrinin sakatlığı mı, yoksa gerçekten öyle mi diyor, anlamak zor.

Sürekli, seçtiği, görev verdiği futbolcuları suçlama…

Bugünkü maçta da aynı telden çaldı:

“Yediğimiz gol inanılmaz kötüydü. Çağlar'ın orta sahada 3 oyuncunun içine girip çalım atmaya çalışması olayı provoke etti ve kontra atak sonrası penaltı oldu.”

Her zaman bir dediği  de şu:

“Bizim oyuncularımızın kendi takımlarında ilk 11'de oynamaları lazım.”

“İkinci yarıda gördük ki, kendi kulüplerinde oynamayan arkadaşlarımız tutunamadılar. Kendi kulüplerinde oynasalar, bu hataları yapmazlardı.”

Ne güzel, Lucescu’nun seçtiği oyunucular, torpilli olduklarından, kendi takımlarında sürekli oynayacaklar. 

İyi ki, TFF’nin şöyle bir kural koymasını istemiyor:

A Milli Takım Teknik Direktörü’nün seçtiği oyuncular kendi takımlarında sürekli oynamak zorundadılar.

Lucescu’nun futbolcu seçme yöntemi harika…

İşte kendi ağzından bir örnek:

"Almanya 3. ligindeki oyuncuları seyrettim. Erol'u gördüm Dordrecht maçında. Benim hoşuma gitmedi, çünkü orta sahada oynuyordu. Defansın göbeğinde oynamış olsa daha iyi olurdu. Onu çağırdım.(…) Herhalde görmek istememde bir sakınca yok. Mili Takım antrenörü gelecek gördüğü oyuncuları çağırabilir. Eğer bunu yapamayacaksa o zaman oyuncu seçmeyi nasıl yapacak? Geleceğine inandığı oyuncuları çağırmaya hakkı yok mu? Birçok yerde 'Genç oyuncu bulacağım.' dedim.”

*****

Sona Doğru…

Milli Takım, UEFA Uluslar Ligi B Ligi’nden e C Ligi'ne düştü.

Milli Takım, Lucescu’nun eline verilen oyuncaktı sanki…

Lucescu, bununla oynadı durdu!

Başarısızlığı, sadece sızlanan/ yakınan, zaman zaman suçlayıcı olan Lucescu’ya yüklemek haksızlık olur yine de…

Aslında düşmesi gereken Lucescu’nun arkasındaki TFF’dir

Umutlarımız tümden tükendi mi?

Umut, tükenir mi hiç?

Son söz:

Gözlerimizi 02 Aralık’taki kura çekimine çevireceğiz. Euro 2020 Grup Eleme maçlarında grubumuzda ilk iki sıradan birini kaparsak ver elini finaller!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder