15 Kasım 2018 Perşembe

ADD Başkanı mı, Taraftar Amigosu mu?

Atatürk’e saldırılar gündemdeyken ADD Başkanı başka telden çalıyor.

Başkan, tuttuğu takımın teknik direktörünün “talimat”lara uymayan eylem ve söylemleriyle ilgili aldığı cezalara tepki göstermeyi yeğliyor. Hızını alamıyor; ad vermeden Fenerbahçe’ye, FETÖ elemanlarıyla amansız bir mücadele yürütenlere çamur atıyor.

Ve kısa sürede rengini, “saf”ını belli ediyor.

Sosyal medya hesabından yaptığı “futbol” paylaşımları bunu gösteriyor. Tam da tribün/ taraftar amigosunu aratmayacak ifadeler, çarpıtma…

İşte, Fenerbahçe’nin “Esefle Kınıyoruz” başlıklı açıklama yayımlamasına yol açan o son paylaşımı:

“Bunları kendi adıma yazıyorum. Dernek adına değil. Ama biz Atatürkçüyüz. Doğru "olanı" söylemekten çekinmeyiz. Türk Ordusunun yarısı içeri atılırken, Fetöcü savcılarla tavla oynayan, halı saha maçı yapıp, işler terse dönünce Atatürk'ü hatırlayanlarla bir tutmasın bizleri kimse.”

(İyi, bir de dernek adına yazsaydı. “Biz” dediği kimler? ADD üyeleri mi, yoksa bağlı olduğu kulüp üyelerinin arasındaki belli bir kesim mi? Hele son cümlede kullandığı “bizler”... “Biz”le aslında neyi anlatmak istediği, ADD’yi emellerine araç olarak kullandığı, kalırsa o görevde, kullanacağı anlamına gelir.
Son cümlede suçladığı, başta Aziz Yıldırım, “işler terse dönünce Atatürk'ü hatırlayanlar” değildir; inadına Atatürk ve Cumhuriyet diyenlerdir.)

Ne kadar saptırmacı olduğu, bir televizyon kanalında paylaşımını savunurken şu söyledikleriyle iyice görülüyor:

“…. ben (…) 7 milyar lira para FETÖ’ye CIA ödedi dediğimde yargılanırken, FETÖ ile beraber FETÖ’nün savcılarıyla halı saha maçı yapıyordu, tavla oynuyordu dedim. Şimdi neden Trabzonlular veya diğerleri falan alınmadı? Çünkü birileri gerçekten oynadı, kim bilmiyorum.”)

*****

İsteyen, istediği gibi Fatih Terim’i savunabilir. 

Ama ADD Başkanı, kendisine yönelik okur eleştirilerini yanıtlarken çamur atmaya kalktığı zaman, temsil ettiği kurumsal kimliğinden ötürü, “haddini aşan adam” olur.

“Ama biz Atatürkçüyüz. Doğru ‘olanı’ söylemekten çekinmeyiz.” demek, zırvalamaktan başka şey değildir. 

Atatürkçülük sizin tekelinizde mi?

Bu “zat” ve ona arka çıkan üyelerin, yarattıkları havaya bakılırsa, “Atatürk”, “Atatürkçü” sözcüklerinin “patent”ine el koymuşlar!

Artık, “Atatürkçüyüm” demeden önce, iş başvuruları için savcılıktan “sabıka kaydı yoktur” kâğıdı almak gibi, ADD’den “olur belgesi” almak mı gerekecek?

“Ben Atatürkçü’yüm” demek, lafla olmaz.

Dediklerinin, başkanı olduğu ADD’yi bağlamayacağını söyleyen “zat”a  ADDMYK adına yapılan açıklamayla, “tek yürek, omuz omuz”a diyerek arka çıkılıyor.

(Bu açıklamayı, Galatasaray yönetimi ya da en etkin taraftar grubu yazsaydı, bu kadar bağlılıkla yazamazdı!)

Bu ne demek?

Başkanın dediklerini onaylıyoruz.

O zaman?

Önce başkanına, sonra MYK’deki destekçilerine okkalı bir şeyler demeli!.

[Kurmacasal metinlerle öğretici metinler karşısında okur, farklı konumdadır. İlkinde, “etken”dir, okuduğuna katkı yapar; ikincisinde ise “edilgen”dir, yazılanları sindire sindire okur. Kendinizi, “etken” konumda sayın, ricam bu, soruyu siz yanıtlayın.

Ama...
Aynı zamanda bu açıklamanın tüm üyelerin görüşünü yansıtmadığını düşünün. Çünkü bu, Merkez Yönetim Kurulu’nun 4 üyesinin (Av. Özgün Şimşek, Durur Gök, Öner Tanık, Binnur Güdücüler), “ADD Genel Yönetim Kurulu üyeleri olarak Süheyl BATUM ve arkadaşlarını istifaya davet ediyoruz” diye ayrıntılı bir açıklama yapmasıyla anlaşıldı.]


*****

İsteyen, istediği gibi Fatih Terim’i savunabilir. 

Ama onu savunurken, “Türk Ordusunun yarısı içeri atılırken, Fetöcü savcılarla tavla oynayan, halı saha maçı yapıp, işler terse dönünce Atatürk'ü hatırlayanlarla bir tutmasın bizleri kimse.” demek, zırvalamaktır. 

Ayrıca, “çarpıtma”nın daniskasıdır.

Soralım:

"Fatih Terim'in aldığı cezalar adil değildir, ağırdır" derken, Fatih Terim, ÖYM’lerin “özel yetkili” elemanlarınca mı cezalandırılmış?
Hapse mi atılmış?
Bilumum FETÖ elemanları ve onlara arka çıkanlarca “yargısız infaz” mı yapılmış?
Fatih Terim’in başında bulunduğu takımın otobüsü kurşunlanmış, içindekiler “toplu katliam”dan kıl payı mı kurtulmuş?
Başında bulunduğu takıma “kumpas” kurulduğu kanıtlanmışken, o günkü FETÖ’CÜ güçlerce yolu kesilmiş, maddi ve manevi zarara mı uğratılmış?
Ne olmuş?
Maç sonrası sahaya dalmaktan, başta hakeme, sonra rakip oyuncuya hakaret etmek ve onları tehdit etmekten, maç sonrası yaptığı konuşmalarla Disiplin Talimatı’nın bilmem hangi maddesine aykırı hareketten ceza almış.
ADD Başkanı olan “zat”ın başka işi yok mu?

ADD Başkanı olmanın bir görevi de, Fatih Terim’in uğraş alanında, yönetmeliklerin dışına çıktı diye aldığı idari cezalara karşı çıkmak mı?

Herkes yerini ve haddini bilecek!

Atatürk adını taşıyan bir kuruluşun başkanı, tribün amigosu gibi davranamaz; davranırsa o zaman o “koltuk”ta oturmamalı. Oraya demokratik yol dediğimiz seçimle gelmek, her şeyi yapmak/ söylemek anlamına gelmez. 

ADD Başkanı, “yazdıklarım derneği bağlamaz” diyemez. 

Öyle bir bağlar ki… 

Zaten, ADDMYK yaptığı, ama tüm üyeleri bağlamadığı anlaşılan destek açıklamasıyla, o paylaşımın “derneği bağladığını” kanıtlamıştır.

*****

Sona Doğru…

ADD Başkanı, yol ayrımına girdi artık. 

Yazdıklarım beni bağlar demesine karşın ona “tek yürek, omuz omuz”a diyerek arka çıkan ADDMYK üyesi yandaşları da...

Son söz:

Başkanınız sizi ne güzel coşturuyor!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder