18 Kasım 2018 Pazar

Eğreti Başkan!

Bir “makam”a oturmak, hak edeni yüceltir. 
Kişi söz ve eylemleriyle, bıraktığı “eser”lerle yarınlara kalır; saygıyla anılır.
Ama…
“Makam”a oturan her “fani”, o “makam”ın hakkını verir mi?
Kişisel saplantılarla belli bir “camia”ya hizmeti görev edinen ve “makam”ı bu doğrultuda kullananlar, o “makam”ın hakkını veremezler.
Hele o “makam”da oturan, temsil ettiği kuruluşun “tüzük”ünün ilk maddesini unutursa:
“Atatürk ve Atatürkçülük konusunda ilerici bir anlayışla bilimsel, toplumsal ve kültürel çalışmalar yapmak üzere Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulmuştur.”

*****
Ne demiş atalarımız?
Baş ol da, istersen soğan başı ol…

Yani?

“İş, ne olursa olsun, önemli olan baş, yöneten olmaktır.”

İşte, Süheyl Batum, demokratik yol denen seçimle geldi, ADD’nin başına oturdu.

“Baş” olmuştu artık!

Artık, başkanlığın verdiği güçle “borusu” ötecekti!.

Öyle de oldu!

Ama başında bulunduğu kurumun ilkelerini unutarak… 

Atatürk’e yönelik saldırıların yoğunlaştığı, eskiden Atatürk Haftası denen, ama zamanla unutturulan bu günlerde, futbol üzerinden başladı “borusu”nu öttürmeye…

FETÖ ağzını ADD’ye bulaştırarak…

Meğer, geçmişte de, başka telden çalarken, araya bu ağızlardan çıkanları da sokarmış. Başta, orduya yönelik “kumpas”a karşı çıkarak alkış topluyor, bir başka “kumpas”ı gerçek diye onaylayarak, “atış” yapıyormuş. 

Böbürlenerek, Fenerbahçe’yi UEFA’ya şikayet edenler kervanında yer alacağını söylüyormuş.

Dikkatler, tescilli olanlara çevrilince, dedikleri gözden kaçmış; unutmayanlar unutmamış, kimileri ise çoktan unutmuş…

Askere kurulan “kumpas”mış da, Aziz Yıldırım ve arkadaşlarına, yani Fenerbahçe’ye kurulan değilmiş…

İçinde, Fenerbahçe’ye yönelik yüklü bir “kin” varmış meğer…

Oysa kim olursa olsun, FETÖ yapımı “kumpas”lardan sadece 3 Temmuz’a karşı çıkmayan, yapılanları onaylayan, ya FETÖ yandaşıdır ya da FETÖ’ye göz kırpandır.

Lamı cimi yok bunun!

“Kumpas” tercihi yapan, ne gevelerse gevelesin, kendi kendine vermiştir “not”unu zaten.

*****

Adında Atatürk olan kuruluşun koltuğu, kişisel hevesler için kullanılamaz.

Yönetim kurulu üyelerinin tümü adına, onlardan onay almadan kendisi için destek çıkan bildiri yayımlamanın görevi kötüye kullanmak olduğunu bir hukukçu nasıl olur da bilmez?

“Kumpas” mağduru paşalar, FETÖ’yle asıl mücadelenin Fenerbahçe başkanı ve taraftarlarınca yürütüldüğünü söylemesine karşın…

İlgisiz bir konudan yola çıkarak, içindeki “kin”in verdiği dürtüyle, bir de Atatürkçülük kisvesi altında gerçekleri çarpıtmak, tersyüz etmek…

Böyle biri eğreti başkandır

Eğreti başkanı o “koltuk”ta tutanlar da “vebal” altındadırlar. Çünkü  4 üyenin dediği gibi, atılan “… tweet kadar, bu tweeti yok sayıp (…) aklamaya çalışan ve sürecin derneğimize zarar vermesini önleyici çalışmalar yapmayan bizim dışımızdaki GYK üyeleri de (…) aynı anlayışa sahiptirler.”

Seçimle gelmek, her istediğini yapmak, ADD’nin ilkelerini çiğnemek hakkını kimseye vermez.

Vermediği için de, geldik mi,  “istifa” çağrısı yapan o 4 değerli üyenin (Av.Özgün Şimşek, Durur Gök, Öner Tanık, Binnur Güdücüler) dediği ve bizim de onayladığımız sözüne:

“Atatürkçü Düşünce Derneği birilerinin egolarını tatmin edeceği bir yer değildir, kimsenin siyasi emellerine alet edeceği bir dernek de değildir; bu anlayışa son vereceğiz!”

Öyleyse?

Son söz:

İstifade değil; istifa, istifa, istifa…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder