2 Kasım 2018 Cuma

Fenerbahçe, Günübirliğine Avrupa’ya “Av”a Gidiyor!

Fenerbahçe, öbür takımlara göre hep farklılık gösterir.
Başka takımlardaki çıkışlara baktığımızda, yönetim ya da teknik direktör değişikliğinin sahaya olumlu yansıdığını görürüz. Futbolcular, önceki maçlardan daha farklı olmuş, yeniden doğmuşlardır.
Gel gör ki, Fenerbahçe’de bu, ters yönde işler oldu. Umutlar, futbolda sönmeye başladı. Önde giden “Büyük”lerin tökezlemeleri bir umut olurken, Fenerbahçe’nin sahadaki durumu bu umudu anında söndürmeye yetiyordu.

Art arda kazanılacak maçlar, şu anda çok büyük gözüken farkı kapatmaya yetme umudunu, coşkusunu verdi mi, gerisi kolay! Ama önce öyle bir havanın yakalanması gerekir.
10 maçta 9 puan toplayan Fenerbahçe, Galatasaray’dan koparacağı bir 3 puanla dünyaları elde etmiş olur!
10 maçtan sadece ikisinde (içeride Bursaspor, dışarıda Konyaspor) üçer puan alabilen Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı yenmesi hiç de şaşırtıcı olmaz. Aradaki puan farkı, bu ikili arasındaki maçlarda hiçbir zaman önemli olmadığı gibi, sonucu belirleyici de değildir.
Ankaragücü’nün Fenerbahçe’yi, Malatya’nın Galatasaray’ı yenmesi şaşırtıcı olur da, bu ikiliden birinin yenmesi/ yenilmesi olağan işlerden sayılır. Öyle diyoruz ama… Maçın Kadıköy’de olması durumumda, “Kadıköy Tarifesi”nin bozulması açısından, bir Galatasaray galibiyeti, işte o zaman şaşırtıcı olur.
Bu da “geleneksel hal”i bozacağı için…
*****
Fenerbahçe, “başsız” kaldı!
Daha düne kadar, formaların göğüsleri boştu; Fenerbahçe, “sponsor  yoksulu”ydu. İki maçtır göğüsler doldu, ama bu kez, teknik direktörlük makamı boşaldı. Şimdi bir boşluk var. “Başsız kalma” dediğimiz de bu.
Kaç maç geride kaldı, bir türlü onbir oturmadı. Maçlar, hazırlık maçı havasında sürüp gitti. Gol atma becerisi yoktu, ama gol yeme de bir ilerleme vardı!
Öyle durumlar oldu ki, toplar, direğe çarpıp dışarı gideceğine, ağlarla buluşabilirdi. Kaleciye ya da rakip futbolcuya çarpan toplar de öyle…
Fenerbahçe, şimdi “demir attığı” yerde değil de, üstlerde olurdu.
(Aykut Kocaman kalsaydı, üç önemli oyuncu satılmasaydı, bir iki takviyeyle yola çıkılsaydı, tribünler rakipleri değil, kendi futbolcularını alkışlasaydı… Artık, bunlar geride kaldığına göre, yönetimin de olanlardan ders çıkarması gerektiğine vurgu yaparak, geleceğe bakmak gerektiği üzerinde durmakta yarar var.)
Fenerbahçeli futbolcuların havası nasıl olur?
Ne olursa olsun, sahaya çıkacaklar, bir “derbi”nin havasını soluyanlar olacağı için, var güçleriyle oynayacaklardır.
*****
Fatih Terim, sakatlar yüzünden zorda!
İki sorunlu takım var; ama karşıtlıklar gözden kaçmıyor.
Galatasaray’ın taraftarla/ seyirciyle bir sorunu şimdilik yok. 
Fenerbahçe’de ise bir kesim taraftar, öteden beri destek verdiği Ali Koç’un düşüncesini açıkça söylemesine karşın, yönetimi istedikleri doğrultuda karar almaya zorluyor. Örnekleri de Galatasaray taraftarının Fatih Terim’i istemesi, yönetimin bu isteği, “Baş üstüne, başka emriniz efendim!” tarzında yerine getirmesi…
Düne kadar, hakemlerden yakınmayan bir Fenerbahçe vardı. Başarısızlıkta onların da payı olduğu kavranmaya başlandı!
Galatasaray, hakemlerin yaklaşımları açısından da Fenerbahçe’ye fark atıyor. 
Ya VAR?
VAR, bir Galatasaray-Fenerbahçe maçında ilk kez olacak. Bugüne kadar, Fenerbahçe’ye soğuk, Galatasaray’a özellikle Muslera’ya karşı hoşgörülü/ sıcaktı.
Medya deseniz, olumsuzlukları Fatih Terim’den uzak tutuyor, onun her yaptığına hayran!
Sözgelimi “Fatih Terim’den yıldız futbolculara derslik hareket! Takım otobüsüne almadı…” başlıklı haber, Malatya yenilgisini unutturmaya, Fatih Terim’i parlatmaya yönelik. 
Neymiş derslik hareket?
Fatih Terim, sakat 5 futbolcuyu da uçakla Malatya’ya götürüyor. Ama bu futbolcular, havaalanında büyük bir sürprizle karşılaşıyor! Uçakta birlikte oldukları arkadaşlarının bindikleri otobüse alınmıyor, başka bir araçla otele gidiyorlar.
(Haberden alıntı:
“Feghouli, Onyekuru, Serdar, Fernando ve Eren, maç günü de stada takımdan ayrı giderken yenilgi sonrası yine aynı şekilde takım arkadaşlarıyla yan yana gelmeden havalimanına gitti, dönüş uçağına bindi. Fatih Terim'in bu hareketle, futbolcularına ‘Formanın değerini anlayın’ mesajı verdiği öğrenildi.”)
*****
Sona Doğru…
Sahaya çıkan onbir, en iyi onbirdir!
Sakat varmış, cezalı varmış, hasta varmış… Sağlamlar/ sahaya çıkanlar, demek ki, o durumda en iyileri…
Yok, tek forvetmiş; yok, çift forvetmiş… Diziliş bilmem şöyle, böyle olmalıymış… 
Umut bağlananlar değil, bakarsınız, o güne kadar ortalıkta gözükmeyen birileri maçın “kahraman”ı olmuş!
Öyleyse?
Oyunun gidişine, rakibin oyun anlayışına göre, skoru değiştirmeye ya da korumaya yönelik değişiklikler (sal çayıra, yığ giriş kapısına) teknik direktöre kalmıştır.
“Futbol şansı” olan yaşadı!
Hakemin göz kırptığı, VAR’ın kolladığı da yaşadı!
Hakemler ne yapar, VAR’lık durumlarda VAR’ı nasıl kullanırlar?
Bakarsınız sorular “öksüz” kalır ya da Fenerbahçe’nin hakemlerle ilgili bu ilk resmi açıklaması üzerine VAR, hak veren olur!
Fenerbahçe, değişik bir ortamda ve ruhsal durumda, günübirliğine Avrupa’ya “av”a gidiyor!
Maç nasıl oynanırdan çok, nasıl biter, orası önemli!
Son söz:
Özellikle Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişi için bilet kuyruğunda bekleyenlere, çıkarsa o kadar parayı ne yapacakları sorulduğunda verilen yanıta öykünürsek: İhtiyacı olan kazansın!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder