30 Aralık 2019 Pazartesi

Jailson’un Golünde Hakem Halil Umut Meler de Çaresiz Kaldı!

Gözler son maçtaydı; Fenerbahçe ne yapacaktı?

Fenerbahçe’nin yapması gereken tek şey vardı; Rize’den 3 puanla şen şakrak dönmek… Başka yolu yoktu; “tepe”den kopmamak gerekiyordu. Çünkü puan alan alana… Üstelik, “gol yağmuru” vardı.

(Beşiktaş - Gençlerbirliği: 4-1
Başakşehir - Kasımpaşa: 5-1
Trabzonspor - Kayserispor: 6-2
Galatasaray - Antalyaspor : 5-0
En yakın rakibinden 4 puan önde olan Sivasspor, konuk ettiği Göztepe karşısında kanaatkârdı; 1-0’la yetindi!)

“Büyükler”, çok kolay kazanmıştı. Beşiktaş, 11. ve 36. dakikalarda kırmızı kart gören, 9 kişi kalan Gençlerbirliği’ni, o da ikinci yarıda attığı gollerle yenmişti.

Ya Trabzonspor, Galatasaray?

28 Aralık 2019 Cumartesi

Fenerbahçe, Rize’den Şen Şakrak Dönmeli…

Geldik Süper Lig’de ilkyarının son maçlarına.

Geçen haftanın moralli iki takımı Rizespor’la Fenerbahçe Rize’de karşı karşıya.

Moralli diyoruz, çünkü Beşiktaş’ı İstanbul’da yenen Malatyaspor, geçen hafta kendi evinde Rizespor’a yenildi. Fenerbahçe de Beşiktaş’ı yendi.

Yani?

Beşiktaş’ı doğrudan yenenle Beşiktaş’ı yeneni yenen karşı karşıya…

Ortak nokta Beşiktaş…

27 Aralık 2019 Cuma

Ersun Yanal, Fatih Terim’e mi Öykünüyor Ne?

Ersun Yanal, maç biter bitmez,“medyanın bülbülleri”nin ağzına sakız olacak “malzeme” verdi; ekranlar, bununla doldu taştı. 
Medyaya “malzeme” veren sözler neydi?

“Fenerbahçe camiasındaki dedikoduları kim yapmak istiyor, nasıl karıştırmak istiyorsa, onlara bir cevabımız olacak.”
“Öyle kalkıp dedikodularla, arkadan konuşmakla falan bu işler çok ayıp, çok terbiyesizce.”
“Fenerbahçe, dedikodularla, arkadan konuşmakla yıkılacak bir takım değil.”
"Birçok mevkisinde oyuncu olmayan, hatta teknik direktörü olmayan Fenerbahçe bugün kazandı.
“Herkes haddini bilecek.”

Ersun Yanal’ın yarattığı hava neydi?

26 Aralık 2019 Perşembe

Ersun Yanal’ın, Galibiyeti Tersten Okutma Görüntüsü!

Ersun Yanal’ın maç sonrası, gereksiz ve anlamsız çıkışına, ekranlardaki görüntüsüne bak da kendini düşünmekten alıkoy, mümkün mü bu?

Değil kuşkusuz!

O zaman, Fenerbahçe için çoğu kez geçerli olan “olmayanın olanı”na, kızmadan, öfkelenmeden bakalım:

3 puan Beşiktaş’a gitti; “şenlik”, Beşiktaş tarafının oldu!

Üstelik, Beşiktaş’ın “şeytanın bacağını” kıran bir Abdullah Avcı’sı…  Fenerbahçe’nin ise, Beşiktaş karşısında  geleneksel hal alan “Kadıköy’de yenilmezlik unvanı”nı sonlandıran ise Ersun Yanal’ı…

Yani?

25 Aralık 2019 Çarşamba

“Şenlik”, Nasıl da “Gürültü Patırtı”ya Dönüştü?

Bir Fenerbahçe - Beşiktaş maçı daha geride kaldı.

Maç öncesi dediklerimizin bir bölümünü anımsatmaya ne dersiniz?

Bir tarafa gidecek 3 puan, bir yanda şenlik, bir yanda gürültü patırtı demek… Sonuçta hakem etkisi varsa, oklar hakeme yöneltileceği için, kendisini kurtarmak isteyenlerin sesi, gürültü patırtıyı bastıracaktır!

Ersun Yanal da Abdullah Avcı da “av” peşinde!

Avcı, aynı zamanda “unvan”; Ersun Yanal ise Fenerbahçe’nin “Kadıköy’de yenilmezlik unvanı”nı sürdürme peşinde…

20 Aralık 2019 Cuma

Cüneyt Çakır: Sonuç Belirleyen Canlı Alet!

Cüneyt Çakır, yüklenen verilere göre sonuç belirleyen  bilgisayardan faksızdır. 

Özellikle Fenerbahçe cephesinde yaygın bir kanı, Cüneyt Çakır’ın Fenerbahçe’ye bakışında “şaşılık”, bizi böyle bir yargıya götürüyor.

Yılların içinden sürülüp, süzülürken sivrilerek gelen çarpıcı örnekler çok. Bu örneklere bakıldığında, en hafif deyişle Fenerbahçe’den “koparılan” puanlar, resmiyette o maçtaki rakibine gitmiştir. Resmiyet dışında ise, bir başka takıma.

Cüneyt Çakır ki, MHK ve UEFA’nın gözde hakemi.  Avrupa’da hakem, içeride sadece maç öncesi yüklenen “sonuç”a uygun düdük çalan!

Cüneyt Çakır, uluslararası alanda “Türkiye’nin daimi temsilcisi” misali hep dışarıda düdük çalsa!

13 Aralık 2019 Cuma

Yolu Kısaltacak, Ömrü Uzatacak Maçlardan İlki Sivas’ta…

Adı gazeteci ya da yorumcuya çıkmış  “biri”leri, bir laf atar ortaya.

Sözgelimi, Süper Lig başlamadan Fenerbahçe için laf üretenler şunu sürdüler piyasaya:

Fenerbahçe için zorlu haftalar…

Takımların güçleri daha belli değilken…
Takımlar daha oturmamışken…
Güçsüz sayılanın can havliyle oynayarak birkaç maç kazanma olasılığı, örnekleri varken…
Adı “Büyük”e çıkmış olanlarların başlarda tökezlemeleri yaşınmışken…

10 Aralık 2019 Salı

VAR’ı Yok Eden “Var”lar

VAR geldi, hak yenmeyecek/ti!

Futbolda yarışın eşit koşullarda süreceği havası yayılıyor, umut çiçek açıyordu. Hakemler kafalarına göre maç yönetemeyecekti artık.  Çünkü VAR, hemen devreye girecek, gözden kaçanlar bir yana, kasıtlı kararlar düzeltilecek, hak yerini bulacaktı. 

Bir hak, birinden öbürüne aktarılmayacaktı.

Hakemler, özellikle şampiyonları belirlemeyecekti.

Ne diyordu Karacaoğlan?

“Tüfek icat oldu mertlik bozuldu”

9 Kasım 2019 Cumartesi

Fenerbahçe Kazandı; MHK’nin Hakemlerle İlgili Kararı Bekleniyor!

MHK’nin, Lig başladığından beri, hakemlere verilen mesajı:

Fenerbahçe kazanırsa, siz kaybedersiniz.

Bunun en çarpıcı, belirgin örneğini de Fenerbahçe’nin ilk ve 10. hafta maçından sonra gördük:

İlk maçta Fenerbahçe’nin haklı 3 penaltısını veren, sonrasında 3 hafta maç verilmeyen; 10. haftada ise 3 penaltısını vermeyen, ama hemen bu hafta maç verilen Arda Kardeşler…

“Cezalandırma” ve “ödüllendirme”ye bundan daha somut örnek olamaz.

Bu örnek, MHK’nin nasıl başına buyruk olduğunun tartışılmaz kanıtıdır!

7 Kasım 2019 Perşembe

Fenerbahçe Maçlarında Hakemlerin Para İle İmtihanı!

Mesajlar, günümüzde öyle dolaylı yoldan verilmiyor, davul zurna eşliğinde veriliyor.
Konumuz futbol, maçlar, hakemler…
Futbolda hakemler dendi mi, karşımıza “kale gibi”, “başı dumanlı, görkemli dağ gibi” MHK dikilir.
Öyle bir MHK ki, TFF içinde “özerk bölge” gibi…
MHK Başkanı bu “özerk bölge”nin tek karar vericisi, “reis”i…
Hakem atamalarındaki ilginçliklere bakınca, bütün eleştirilere karşın, bilinen yoldan bir milim sapılmayacağı anlaşılıyor. Bununla ilintili olarak, asıl anlaşılan da, MHK Başkanı Zekeriya Alp’in, “ana yapı”yı taca attığı, kendine bir “dokunulmazlık zırhı” yarattığı…

24 Ekim 2019 Perşembe

TFF’ye KDV’si İçinde Sorular…

TFF, Ahmet Ercanlar’ın,“IFAB raporunu açıklıyorum” başlıklı yazısı üzerine bir açıklama yaptı:

“Türkiye Futbol Federasyonu, yetkilileri ve çalışanları ile ilgili son günlerde Ahmet Ercanlar tarafından bazı medya organlarında asılsız iddialar gündeme getirilmiştir.

Türkiye Futbol Federasyonu ve yetkilileri; TFF'nin ve mensuplarının saygınlığını rencide edici, tümüyle maksatlı ve mesnetsiz iddialar ile ilgili söz konusu kişi hakkında hukuki işlemleri başlatmış olup, konunun sonuna kadar takipçisi olacaktır.”

“Tümüyle maksatlı ve mesnetsiz, asılsız iddialar” neler ola ki?

21 Ekim 2019 Pazartesi

İki Ali Bey: Biri Hoşgörülü, Öbürü Gözdağı Verici!

Fenerbahçe bu, yense de, berabere kalsa da, hakkı teslim edilmiyor. 

Hakkı yenildiği zaman, “yenen hak”tan hiç söz eden olmuyor.  Söz edenlerden kimilerinin suratlarından “memnuniyet” aktığı da gözden kaçmıyor. 

Öyle bir hava estiriliyor ki, Fenerbahçe yenilince hak etti, yenince hak etmedi oluyor. Böylesi garip bir bakış, önce ekranlardan, çoğu kez de devre arasında başlıyor, maç bittikten sonra kartopu misali büyüyüp gidiyor. İlk atışı yapanlar hiç değişmiyor, bazen bunlara “ufak” sayılacak, eskiden hakem ya da futbolcu bildiğimiz “yorumcu” denenler, adını duyurmak ve yerini sağlama almak isteyen kulüp başkanları katılıyor.

Geçmiş yıllarda, daha düne kadar, takımının puan yitirmesi için tribüne geldiği yaptığı eylemlerden anlaşılan, ısınma sırasında bile kendi futbolcusunu ıslıklayanlar, hakemlere cesaret veriyordu. Rakip takım teknik direktörü, futbolcusu, başkan ya da yöneticisi de bundan cesaret alıyordu. Ekran “gülleri”, “bülbülleri” diyeceğimiz kimileri de, Fenerbahçe’yle ilgili olumsuz sözler söyledikten sonra, “Ben demiyorum, kendi taraftarı söylüyor” diye kendini temize çıkarıyordu.

12 Ekim 2019 Cumartesi

Şenol Güneş’in “Kravat”ı Üzerine Birkaç Söz

Şenol Güneş, ne zaman Saracoğlu’na gelse, kendince bir gündem yaratıyor.
Öyle bir gündem ki, içi dışa yansıtan, o an hangi görevde olduğunu, neye ya da kime hizmet ettiğini unutan, Fenerbahçe dendi mi geçmişten gelen, başarısızlıkların verdiği, hoşgörünün zerresi olmayan, kendi kendine doyum sağlama aracı olan,  görüntüye yansıyan bir “tavır”…
Görüntüye yansıyan, sözgelimi, görev yaptığı takımın değil de, yetiştiği takımın renklerini taşıyan  kravat takması. 
Kravat,  “en erkeksi giysi parçası sayılan”, Türkçe deyişle bir “donatımlık", Fransızca deyişle “aksesuar”dır.
(Kravatın dilimizde iki karşılığı var:
Boyunbağı, medeniyet yuları.
İlki tümden Türkçe sözcüklerden oluşuyor; ikincisi melez, ama anlam yüklü. Bu, “medeni" gözüken ama “medeniyet"ten nasibini almamış olanlara yakışır sadece.
İlk kravat takan padişahın, 1839-1861 yılları arasında yaşayan Sultan Abdülmecid olduğunu anımsatalım.)

2 Ekim 2019 Çarşamba

Fenerbahçe’de TFF’nin Bilgi Sakladığı Kuşkusu!

Ne olacak Fenerbahçe’nin bu hali?
Çağrışımsal anlam gelir başköşeye oturur; soru, hemen futbol takımını çağrıştırır.
Oysa farklı bir durumdan, güncele bakıp, sessizliği yeğleyen Fenerbahçe Yönetimi’nden söz edecektik.
Sessizlik dediğimiz neydi?
TFF Yönetim Kurulu’nun, Alanyaspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili “kural hatası” var başvurusunu reddetmesi kararına yönelik anında tepki verilmemesiydi.
Ancak, Fenerbahçe Yönetimi’den anlamlı bir açıklama geldi.

1 Ekim 2019 Salı

TFF Yönetim Kurulu, Kendine “Zayıf” Verdi!

Neler oluyor?

Karar vericiler cephesinden sızdırılan, kamuoyu oluşturma ve “nabız yoklama”ya yönelik girişimler…

Önce, MHK Başkanı Zekeriya Alp’in, daha ortada resmi girişim/ başvuru yokken, kesin, olumsuz “görüş beyan etme”si…

Muhatap Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'tan, “varsa, konuşma bantını izlemeden, söylenene inanmayacığını” söylemesi… 

Sonrasında Zekeriya Alp’in görüşünü yinelemesine karşın, buna Fenerbahçe cephesinden sadece taraftarın bir kesiminden tepki gelmesi…

Sessizlik niye?

Tanık Lutfi Arıboğan, Tercüman İlhan Helvacı’yı Unutmuş!

(Bu yazı, 03 Ekim 2015’te milliyet.com.tr ve Milliyet Blog’da yayımlandı. İlkinde yok.)

“Hatırlamıyorum!.”
Özellikle mahkemelerde tanık ya da sanıktan duyulan bir tür geçiştirme yanıtı. Bir bakıma, bunu bana sormayın; ayrıca üstelemeyin, beklentisi.
Bilinir ki, “Hatırlamıyorum!.” diyen, böyle demekle işin içinden sıyrılacağını sanır. Oysa duruş, mimik ve jestler, ses tonu, bakışlar, sözcüklerin tınısı, birer ipucudur.
Adına “şike”denen davanın, 18 Eylül’deki duruşmasında tanık olarak dinlenen Lutfi Arıboğan da “Hatırlamıyorum”a sığındı.
Oysa Ülkü Tamer'in, anılar kitabına verdiği adla, “Yaşamak Hatırlamaktır”.

İçki Masasında Fenerbahçe’nin Helvasını Yapmak!

(Bu yazı, 02 Şubat 2012’de Milliyet Blog’da yayımlandı.)
Ölenin arkasından helva yapılır. Başsağlığına gelenlere helva ikram edilir. Yememek olmaz, ayıptır; kaşığın ucuyla ağzına şöyle bir parça atmalısın.
Fenerbahçe’nin “helvası” nerede yapılmış?
İçki masasında!
Cüneyt Özdemir'in CNNTürk'teki 5N1K programına konuk olarak katılan TFF Hukuk Kurulu Başkanı İlhan Helvacı bir şeyler söyledi.
UEFA Başmüfettişi Pierre Cornu’nun TFF ile görüştüğü günü/ geceyi anlattı:
"Gece yarısı olmuş‚ yemekler yenmiş, herkes artık rehavete kapılmış, masanın etrafında 5 kişi konuşmaya çalışıyor.”

30 Eylül 2019 Pazartesi

TFF, “Bana Göre”li Kararın Karşısına “Oyun Kuralları”nı Koymalı!

Sözlük, “özerk” için diyor ki:

“Bir üst organa bağlı olmakla birlikte, ayrı bir yasaya göre kendi kendini yönetme yetkisi olan, kendi kendini özgürce yöneten (kuruluş, yönetimsel bölge vb.)”

TFF, yasaya göre “özerk" bir kurum.

Soru şu:

TFF, gerçekten “kendi kendini yönetme yetkisi olan, kendi kendini özgürce yöneten” mi?

Bu soruya doğrudan “Evet” diyen ile “yasaya göre öyle” diyeni aynı kefeye koyamayız. Çünkü ikincisi, “yasaya göre öyle” demekle, aslında “Evet!” diyemiyordur.

22 Eylül 2019 Pazar

Ankaragücü Tamam, Sıradaki Gelsin!

Oyunlar, saha dışında sürüyor.

MHK, daha ilk haftadan başlamak üzere, umut vermiyor. Hakemlerin, bir baskı altında olduğunu bir sonraki hafta için görevlendirmelere bakarak söylemek, yeter de artar.

MHK Başkanı Zekeriya Alp’in konumu/ yeriyle bağdaşmayan konuşması, olumsuzluklara gebe, çatışmalara yol açacak nitelikte.

Özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında her türlü olumsuzluğun olacağı kuşkusu çoktan başladı.

Saha dışındaki sorumsuzca edilen laflar, taraf olmaması gerekenlerin bir tarafın sözcülüğüne soyunması birer ipucu…

18 Eylül 2019 Çarşamba

“Bana Göre” Diyen MHK Başkanı Orada Olamaz!

Denenmiş, eskimiş, geçmişi kendi alanında “boş”ların altına, altından kalkmayacağı sorumluluğu verirseniz böyle olur işte!

“Böyle” dediğimize göre, “böyle”nin nedenleri/ gerekçesi yukarıda açıklanmış, örneklerle, tanık göstermelerle kanıtlanmış demek/tir.

Ama, görüldüğü gibi, yazının yukarısı yok; yukarıda olması gereken başlık var. 

Başlığa bakan kendince bir şeyler bulur.

Öyleyse, sağa sola sapmadan, şiirin görünmeden, birilerine “hizmet” etmeden, bildiğimiz doğrultuda gidelim; MHK Başkanı Zekeriya Alp’in, oturduğu koltuğunun hakkını niye vermediğine ve atadığı hakemlerin niye kuralları kafalarına göre uyguladıklarına bakmakta yarar var.

17 Eylül 2019 Salı

Fenerbahçe’nin İyi Oynamadığını Söylemek, “Hata”ları Affettirmez!

Alanyaspor yenilgisi kuşkusuz dünyanın sonu değil.

Geride daha 30 maç var.

Sonbahar geldi; havalar, her yönden bozacak. Bugün sıcaktan terleyenler, yarın üşüyecekler. Sakatlıklar, cezalar… futbol yaşamının bir parçası.

VAR, “hak yenmesini önleyecek” dense de, VAR başındaki ile sahada “düdük” aynı kafada olunca, takımına göre karar vermeler sürüp gidecek. Arada bir “hak yerini bulursa”, gelsin VAR’a övgü!

11 Eylül 2019 Çarşamba

Ali Koç’a Bir Uyarı, Bir Tehdit ve Kumpas İtirafı

Yaygın, aynı zamanda “gaflet ve delalet” içindeki kimi Fenerbahçelileri de etkileyen FETÖ söylemi neydi?

“Aziz Yıldırım şike yaptı, ispatı da ‘Ne yaptıysam Fenerbahçe için yaptım’ sözüdür.”

Yani?

Aziz Yıldırım itiraf etti!

“Şike Kumpası” davasından tutuklu FETÖ polisi, Teknik Takip ve İzleme Büro Amiri Ahmet Kalender, bu söylemden yola çıkarak,  mahkemede Ali Koç’u aklınca uyarıyor:

“Ali Koçʼa sesleniyorum, biz Fenerbahçeʼyi yargılamadık, şikecileri yargıladık. Eğer kendisini onlardan ayırmazsa, (onlara) mesafe koymazsa, onun da sonu farklı olmayacaktır.”

7 Eylül 2019 Cumartesi

Medya’nın Görmediği, “Şike yok, kumpas var”; Gördüğü 19.05

03 Eylül’de “Ergenekon Gerekçeli Kararı” yayınlanmış, mahkeme, 3 Temmuz Kumpası ile ilgili değerlendirme yapmış.

3 Temmuz sürecinde, sabah akşam, Fenerbahçe "şike" yaptı diye ortalığı velveleye veren, başta Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe’yi doğrayan medyanın cesur (!) kalem ve ağızları, “Ergenekon Gerekçeli Kararı”ndaki değerlendirmeyi görmezden geliyor.

O değerlendirmenin özeti neydi?

“Şike” yok, “örgüt” yok, “delil “ yok; kısacası “suç” yok…

Ya ne var?

“Kumpas” … 

“FETÖ Kumpası”…

6 Eylül 2019 Cuma

"Futbol imamı” ve saz ekibi, assolist mi yoksa?

(Bu yazı, 29 Temmuz 2016'da yazıldı. Milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı. İlkinde yok)

Dün saldırdığına, suçladığına bugün hak vermek!.

Yanıldığını söylerken rahatladığını düşünmek!.

Yani?

Günah çıkarma!.

Günah çıkarma başladıysa, “kıvırman”lar, kendilerini “temize çıkarmak” peşindedir.

(Asıl, “devekuşu” misali başını kuma gömenleri, kendilerini aklamak için dün olanları çarpıtanları dikkatle izlemek gerekir.)

5 Eylül 2019 Perşembe

“Şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım” Üzerine Bir Deneme

Bir cümleyi önceki ve sonraki cümlelerden koparır tek başına ele alırsanız, cümle, bambaşka yönlere çekilir.

Amacından saptırılan cümle, övgü ya da yergi ile dallanır budaklanır.

Bu konuda Nurullah Ataç, çok yerinde/ güzel bir saptama yapar:

“Ben öyle kısa sözlerden, bir bölümden seçilip alınmış birkaç satırlık yazılardan pek hoşlanmam. yazarın, ne demek istediğini iyice kavramam da ondan. İyice kavramak, yazarın o yargıya varmadan önce neler dediğini bilmekle olur. Özdeyişler, çoğu, gerekçesiz yargılardır.”

Aziz Yıldırım’ın ağzından çıkan  “Ben şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım” cümlesi de, tek başına ele alanlarca istismar edildi durdu. 

3 Eylül 2019 Salı

Şike Kumpası Üzerine: Kim Neyi, Niye Bekliyor?

“Sözde Şike” davası, Yargıtay’da onama (beklentiler öyle) bekliyor.

Dünden bugüne bakınca, “aklanma kararı” üzerinden 4 yıl geride kaldı.

Liseyi bitirenler, üniversiteyi de bitirdi bitirecek.

İş uzayınca, doğal olarak da kaygılar artıyor. Başka somut gelişmeler de var kuşkusuz. Yargıtay’da bekleme uzayınca, bu, Silivri’yi de etkiliyor.

29 Ağustos 2019 Perşembe

Bir Ünal Aysal Klasiği: Metris, Kabe Değil!

(Bu yazı 09 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Ünal Aysal kim?

Galatasaray’ın “çiçeği burnunda” başkanı!

Daha başkanlığın tadına varamadan, TFF’nin “fırsatçılık”la damgaladığı başkan!

Spor dünyasında, çıkışlarıyla, “acemi” sıfatı alan başkan!

Galatasaray’ın, beklendiği gibi “maddi yönden” düze çıkarıp çıkarmayacağı önünde soru işaretleri olan başkan!
Aysal’a yakıştırılan “acemi”, “fırsatçı” sıfatlarından “acemi”ye hoşgörüyle bakılabilir. Ama öteki, bir “olumluluk” anlatmaz. İlki, zamanla geçer, ama ikincisi farklıdır, geçmez.

Fenerbahçe’de “Onur” Var, “On Ur” Değil!


(Bu yazı 27 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Vay garip ülkem, Türkiye!
Süper Lig’i değil, futbolu yönetmeye soyunmuş süper (!) futbol adamları (!) olan Türkiye!

“Şaşkın ördek” misali “yönetici” değil, “idare edici”, “emir kulu” olanların var olduğu...

Ve garip adamlar, “talimat”la iş yapanlar!

Ve bir yetkili düşününün bir sonraki sözü, bir öncekiyle çelişiyor. Buna yalanlama, yalan söyleme de diyenler, yanlış bir ifade kullanmamış olurlar. Böylesi bir kişi, sokaktaki, tribündeki, kalabalık içindeki biriyse, güler geçersiniz, aldırmazsınız.

TFF’nin Gizli Ajandası!


(Bu yazı 27 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Kimse, TFF Başkanı Fenerbahçeli, bilmem kaç üye Fenerbahçeli diye zırvalamasın!
Yapılanlarda, o kişinin hangi takımı tuttuğuna değil, yapanların hakka hukuka uyup uymadıklarına bakılır. TFF’nin, Fenerbahçe’yle ilgili yaptıkları, “gizli ajandası” olduğunu gösteriyor.
Nasıl mı?
“Şike” iddiasında adı geçenlerden sadece Fenerbahçe’yi “günah keçici” misali almak, ona işlem yapmak...

CNN Türk’ün Karalama Kampanyasına Katkısı

(Bu yazı 25 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Televizyonlarda, gazetelerde “yalakalık”, "tetikçilik", günün koşullarına uygun olarak sürüp gidiyor. 
Medyanın yiğit (!) mensupları, şirin görünmek için ellerinden geleni yapıyorlar, yapacaklardır. Gidiş, bunu gösteriyor. Bu gidişe uymayanların zaten ekranlarda yeri yok/tur. Üstelik bahanesi de çoktur. “İktidar istemiyor” bahanesine sığınarak, toplumda öyle bir kanı yerleştiriyorlar.
Medyanın yiğit (!) mensupları, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım konusunda da “renk”lerini, “yafta” sayılacak “sıfat”larıyla belli ediyorlar.

TFF-UEFA Ortak Yapımı Sunar: Yargısız İnfaz!


(Bu yazı 25 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Geçenlerde, “Trabzonspor, Bekleyen Derviş mi?” başlıklı yazı yazmıştım.

Bugün birkaç saat içindeki gelişmeler, TFF’nin baskıyla aldığı kararlar, o yazının başlığını değiştirmek, bu başlık altında yayımlamak gereğini doğurdu. Çünkü ortada, deyiş yerindeyse, bir “tezgâh” var. Çünkü çelişkili kararlar, kimi takımların korunması, bunun Fenerbahçe’yi saf dışı bırakmaya yönelik olduğunu gösterdi.

Trabzonspor, “şike” iddialarıyla başlayan süreçte büyük bir beklenti içine sokuldu. “Milli mutabakat” sağlayanlar, şampiyonluğu Trabzonspor’a verdiler; beklediler ki, TFF de bunu resmileştirsin.

Ben Temiz, Sen Kirli (Manzum Futbol Oyunu)


(Bu yazı 24 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

I.
“Şike”den arınmışım, söylerim, “ben temizim” türküsü
Üstümde dursun, kalkmasın, başkasının “ak” örtüsü

Sen “arınmış”sın “sen temizsin” öyle mi
Örtüyü çekeyim de gör, öyle mi böyle mi

II.
Gel, “Ben temizim, sen kirlisin oyunu” oynayalım
Geçmişi, benim farklı rengimin torbasına koyalım

Bir rengimiz aynı, öbür rengimiz farklı, unutma sakın
Geçmişteki “dayı”lar, Hızır gibi yetişenler, acaba ne yakın

UEFA, TFF’yi kullandı, Fenerbahçe’yi cezalandırdı!


(Bu yazı 24 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Bırakın, “güç”ü elinde tutanları, sıradan adamlar bile, başını ekranlardan uzatır, çevreye “korku” salarlar. Çünkü bizde korkutmak, amaca ulaşmada engel sayılanları ortadan kaldırmaya, susturmaya birebirdir.
“Düşene bir tekme de benden” anlayışı kimi insanların iliklerine işlediği için, korkmayanların azınlıkta kalması, bir başka deyişle, çıkan seslerin bir yerlerde kesintiye uğratılması, başkasının gücüne güvenenleri meydanlara salar.

Korku yayılır ortalığa!

TFF’nin "Şike" Kararı, Gazetelerin İlk Sayfalarına Nasıl Yansıdı?

(Bu yazı 16 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

Türkiye gündemi, 3 Temmuz’dan beri, yargının el koyduğu “şike” iddialarıyla çalkalanıyor. Özellikle “malum medya” sayfalarında; kimi televizyonlar, “spor yazarı”, spor yorumcusu” diye ekranlarına çıkardıkları kişilerle, ilk günden beri “yargısız infaz” peşindeler. Bugüne kadar olan gelişmeler gösterdi ki, “yargısız infaz”cılar, yani futbol adına söz söyleyen/ ahkâm kesenler, haktan hukuktan nasibini almamışlar.

Yoksa öyle uluorta konuşurlar mı?

Ama konuşurlar.

TFF’nin “Şike” Kararı: Savunma Almadan Karar Veremeyiz!

(Bu yazı 15 Ağustos 2011’de Milliyet  Blog’da yayımlandı.)

TFF, 3 Temmuz’da başta Aziz Yıldırım’ın gözaltına alınması, ardından tutuklanmasıyla başlayan “şike iddiası” konusunda kararı verdi.
Kararı TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar açıkladı:

Aydınlar’ın söylediklerinden “can alıcı” bölüm:

“Sözkonusu evrakların tamamı TFF’ye teslim edilmemiştir. Belgelerin tesliminden sonra soruşturma oldukça genişlemiştir. Adil bir süreç yürütebilmek için bu belgelerin de tarafımıza ulaşması gerekmektedir. Bu belgeler tarafımıza ulaşmadan ve savunma hakkı tanınmadan karar verilmesinin adil olmayacağını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.

25 Ağustos 2019 Pazar

Bu Galibiyet Kime mi Yazar?

Skor 1-1…

Uzatma bölümü başlıyor; tam 4 dakika… Daha ilk dakikasında değişikilik tabelası kalkıyor.

Oyuncu değiştirmek hangi anlama geliyor?

Sakatlık falan olmadığına göre, yanıt tek:

Değişiklik yapan skora razı…

Giren oyuncu, öteden beri taraftarın bir bölümü tarafından ıslıklanan, istenmeyen, ek bir sözleşmeyle önceki hakkından yüzde kırk indirim yapan biri…

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Fenerbahçe, “Liderlik Koltuğu”na Oturdu


İlk haftanın son maçı…

Cumadan beri dökülen “3 Büyükler”den ikisine Fenerbahçe uymadı!

Oysa o Fenerbahçe ki…

O haftanın son maçını oynamasına karşı, çoğu kez, puan yitiren rakiplerine nazire yaparcasına ne puanlar yitirdi, umutlar söndürdü.

Bu kez farklı…

Yine herkesin olduğu gibi, Gazişehir Gaziantep’in çalıştırıcısı  Sumudica’nın gözü de Fenerbahçe’den puan/lar koparmaktaydı.