30 Eylül 2019 Pazartesi

TFF, “Bana Göre”li Kararın Karşısına “Oyun Kuralları”nı Koymalı!

Sözlük, “özerk” için diyor ki:

“Bir üst organa bağlı olmakla birlikte, ayrı bir yasaya göre kendi kendini yönetme yetkisi olan, kendi kendini özgürce yöneten (kuruluş, yönetimsel bölge vb.)”

TFF, yasaya göre “özerk" bir kurum.

Soru şu:

TFF, gerçekten “kendi kendini yönetme yetkisi olan, kendi kendini özgürce yöneten” mi?

Bu soruya doğrudan “Evet” diyen ile “yasaya göre öyle” diyeni aynı kefeye koyamayız. Çünkü ikincisi, “yasaya göre öyle” demekle, aslında “Evet!” diyemiyordur.

Biz ne diyoruz?

Lafta özerk!

Nasıl yani?

Gücü ele geçirenlerde kafasına/ keyfine göre yönetme var da ondan

Kısacası, TFF, kendince bir “özerk/lik” kurmuş!

(Unutmadan ekleyelim: 
“Özerk/lik”, Haluk Ulusoy döneminde, “tek adam” olarak görüldü. Haluk Ulusoy, sözgelimi, ortada bir karar yokken, Galatasaray’ın maçlarını ağzından çıkan tek sözle erteledi. 
3 Temmuz sürecini unuttuk sanılmasın. 
TFF içinde çöreklenmiş olan, sonra  “su, yolunu bulur” misali, yönetim değişikliğinden sonra topluca “kendi evleri”nde görev alanları da unuttuk sanılmasın…)

*****

TFF’de sorumluluk taşıyan kimilerinin, keyfiliği “kurum”a bulaştırdıklarını söylemek, bir suçlama değil, “durum tespiti”dir.

Sıcak örneklere ne dersiniz?

Fenerbahçe, dışarıda oynadığı ve 3-1 yitirdiği Alanyaspor maçıyla ilgili olarak, “kural hatası” var diye, daha TFF’ye başvurmadan, MHK Başkanı Zekeriya Alp, bir gazeteciye  “Bana göre“ diyerek “kural hatası” olmadığı yönünde bir açıklama yapıyor.

Söylenenlerin bir “gazeteci uydurması” olduğunu sananlar, Zekeriya Alp’in ikinci açıklamasıyla rahatlıyorlar!

Zekeriya Alp, konumunu unutuyor, aslında görev kusuru işliyor. 

Başka bir ülkede olsa, bizim ülke ve benzerlerinde olur bu, Zekeriya Alp gibiler o an “o koltuk”u bırakır, gider evindeki bir “koltuk”a istediği gibi yayılır!

Soru şu:

MHK Başkanı böyle olan bir kurumdan söz etmek, “özerk olma”yı yetki bende istediğimi yaparım da söylerim de, ben özgürüm demeye getirmek, “özerk” sözcüğüne hakaret değil midir?

*****

Dün bir gazetede “özel haber” vardı:

“Fenerbahçeʼnin iki maçında da tekrar yok”

Bu, ikinci maç da nereden çıktı, demeyin sakın!

Hani, Fenerbahçe’nin Kadıköy’de 2-1 kazandığı Ankaragücü maçı var ya, işte o maç, ikincisi…

Ankaragücü’nün “auta çıkan topa korner verildi” iddiası için itirazı var ya!..

Korner atışında gelen golle Fenerbahçe, 1-1 eşitliği sağlamıştı.

(İtiraza gerekçe olan pozisyonlar, maçın tekrarı açısından bakıldığında, Ankaragücü’nün itirazı, Fenerbahçe’yi itirazdan vazgeçirmeye yönelik, bir başka deyişle “tehdit” için, yapılması istenen itirazdan başka bir şey değildir.)

“Özel haber”e göre karar bugün (yani dün açıklanacaktı) ya da yarın ( yani bugün) açıklanacak.

Şimdi yine soralım:

TFF, özerk mi?

“Kendin pişir, kendi ye” yöntemiyle yanıtımız soru olsun:

“Özerk” olan bir kuruluşta, olmayanı da katalım işin içine , kararların  ya da karar denen bilgilerin önceden sağa sola uçurulması, orada ciddiyetsizliğin diz boyu olduğunu göstermez mi?

*****

Daha itiraz olmadan, “biz reddeceğiz” demekle görevini kötüye kullanan MHK Başkanı Zekeriya Alp, hâlâ o “koltuk”ta rahat oturuyor.

Daha sonra, başkalarının ağzından da Zekeriya Alp’i dinledik. Mantık değişmemiş, sağlam mı sağlam!

"Kural hatası yok!”

TFF yönetiminden, başta Başkan Nihat Özdemir’den o “özel haber”le ilgili şöyle ya da böyle bir açıklama şu ana kadar yok!

Sorular, devam eden Dünya Atletizm Şampiyonası'ndan esinlemiş olacak, yarış için "işaret" bekliyor:

Kim, kimi yönetiyor; kim, kime çıkar sağlıyor; kim, kimin yolunu kesmek istiyor; kim, kimin ayağını kaydırmak istiyor?

“Kim”li sorular çok, ne acı ki, bu işlerden zarar görecek olanlar da, derin bir sessizliğe bürünmüş.

Sanki herkes, kendi yararına olacak işi/ girişimi bir başkasından bekliyor.

(TFF’de olmayı belli bir kesime hizmet diye anlayan kimi sorumlu/ görevli/ çalışan, dışarıya bilgi sızdırma, kendi söyleyemediğini başkaları aracılığıyla söyletme yolunu seçmekle aslında çalıştığı kuruma “kötülük” ediyor.)

*****

Alanyaspor - Fenerbahçe maçının “tekrar edilmesi”, bir istekten öte, bir “kural hatası” gereğidir. 

Bu, ortada bir “kural hatası” olduğu, okuduğunu bir okuyuşta anlayanlar için, gerçek. Bunu anlamayan, anlamak istemeyenler olacaktır. Zaten bunların sözcülüğünü resmen MHK Başkanı Zekeriya Alp üstlendi.

TFF Yönetim Kurulu, bakalım ne diyecek?

Onlar da, şu ana kadar sessiz kaldıkları için, MHK Başkanı Zekeriya Alp’in yolunu mu izliyor yoksa?

Gazetede yazılanla ilgili bir açıklama olmadığına göre, yarın yapılacağı söylenen toplantıdan nasıl bir karar çıkacağı merak konusu.

Karar, o “özel haber”de olduğu gibi olursa, TFF’de keyfilik olduğuna inanmayanlar da artık inanmalı!

*****

İFAF’ın “Oyun Kuralları”nda her şey açık.

“… taç atışı doğru kullanılmazsa, rakip takım tarafından tekrar kullanılır.” (İFAF Oyun Kuralları 2018-2019, s.123)

Ya “Kale Vuruşu” başlıklı kural ne diyor?

“Rakip oyuncular, top oyuna girinceye kadar ceza alanı dışında durmalıdır.

Eğer top ceza alanı dışına çıkmazsa veya ceza alanından çıkmadan önce başka bir oyuncuya değerse, kale vuruşu tekrarlanır.” (s. 127)


Bu kuralları, TFF’de söz sahibi olanlar, değiştiremez. 

Kurallara uyulur.

Konumuz, Alanyaspor-Fenerbahçe maçıyla ilgili itiraza konu olan “pozisyon”lar olduğu için, yerinde olanın, maçın tekrarı ya da kural ihlalinin olduğu dakikadan başlamasıdır.

Hak arama hakkını kimse, kimsenin elinden alamaz. Hak araması gereken de, bir kurumu/ kuruluşu temsil ediyorsa, bu haktan vazgeçemez. 

Vaz mı geçecek, sadece kendisini/ kendi işini ilgilendiren durumlarda vazgeçsin.

*****

Sona Doğru…

MHK Başkanı Zekeriya Alp, başkanı olduğu kurulun görüşünü “Bana göre” diyerek, daha itiraz başvurusu yapılmadan açıklamıştı.

Şimdi, TFF Yönetim Kurulu, “Bana göre”ye göre karar veren kurulun kararını nasıl uyacak?

Başka danışacağı yer yok mu?

(Bir ara bir gazeteye yansımıştı. TFF, denene göre, İFAF’tan görüş istedi; gelen görüş, “kural hatası” yönünde. Görüş isteme, gelen görüş doğru mu değil mi, bunu bilemeyiz!

Yalnız, bildiğimiz, olan ve olanla ilgili kuralın anlattığı, açık bir “kural hatası” olduğudur.)

Kurallara, yasalara, tüzüklere, yönetmeliklere… uymak ya da uymamak…

Bunlara uyulması, toplum düzenini ayakta tutan, yönetenlere güven sağlayan vazgeçilmez birer “dayanak”tır.

Ya uyulmazsa?

“Orman yasası” geçerlidir demek yeter mi, bilmem!

Son söz:

TFF Yönetimi, önüne gelecek olası, “bana göre”li kararın karşısına “oyun kuralları”nı koymalı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder