7 Eylül 2019 Cumartesi

Medya’nın Görmediği, “Şike yok, kumpas var”; Gördüğü 19.05

03 Eylül’de “Ergenekon Gerekçeli Kararı” yayınlanmış, mahkeme, 3 Temmuz Kumpası ile ilgili değerlendirme yapmış.

3 Temmuz sürecinde, sabah akşam, Fenerbahçe "şike" yaptı diye ortalığı velveleye veren, başta Aziz Yıldırım üzerinden Fenerbahçe’yi doğrayan medyanın cesur (!) kalem ve ağızları, “Ergenekon Gerekçeli Kararı”ndaki değerlendirmeyi görmezden geliyor.

O değerlendirmenin özeti neydi?

“Şike” yok, “örgüt” yok, “delil “ yok; kısacası “suç” yok…

Ya ne var?

“Kumpas” … 

“FETÖ Kumpası”…

Ülke geleceğine yön veren, birçok insanın mağdur olmasına, yaşamının kararmasına yol açan “kumpas”lardan ilki “Ergenekon”du. “Aklanma”yla sonuçlanan bu davanın gerekçeli kararında “sözde şike”ye yer verilmesi, öteki “kumpas”ları “var” sayan, ama sıra Fenerbahçe’ye gelince “kumpas yok, şike var” diyen iki yüzlülerin suratına bir şamar gibi indi.

“Kumpas”ların sözcülüğünü yapmak için çıkarılan TARAF denen o “paçavra”nın konumuzla ilgili başlığını anımsayalım:

“Ergenekon Fenerbahçe’de”

Gerçekler, resmi ağızlardan bir bir ortaya çıkarken, ne yazık ki kimi “kumpas” mağdurları bile, futbol takımı ruhuyla hareket ettikleri için konulara/ sorunlara “şaşı” bakıyorlar. Böyle olunca da “FETÖ söylemleri”  “çöp” olmuşken “dönüşüm”le kullanıma giriyor.

Gönül verilen takımın “FETÖ bağlantıları”, bu yolla kazanılanları, bunu sağlayan, öne çıkan kişileri başka nasıl geri plana atılacak?

Açıktan ya da dolaylı yoldan Fenerbahçe’ye yüklenmeler, Fenerbahçe lehine olan, “kumpas”la ilgili gelişmeler de görmezden gelinecek…

İşte, “şike” yok, “örgüt” yok, “delil “ yok; kısacası “suç” yok konusunda büyük bir suskunluk var.

Aslında kendilerini ele veriyorlar. Çünkü suskunluk, görmezlik; bazen de saldırganlık/ suçlama/ olanları tersyüz etmek… bir kanıt.

*****

Şike Kumpası”nı görmezden gelen ve susanların nasıl bir örgütlenme içinde olduklarını, futbolla ilgili “olaylar”a, “gelişmeler”e bakınca daha iyi anlamak mümkün.

Susan ve görmezden gelenlerde “taktik” çok. Zorda kaldıklarında “kıvırmak” huylarında olduğu için, hemen Fenerbahçe ile Aziz Yıldırım’ı ayırır, “olmayan suçu” Aziz Yıldırım’a yüklerler. Çünkü bilirler ki, içlerinde “duayen” denen, aslında “ayrıkotu” olanlar, bu “ayırma”dan hoşnut olurlar. 

Oysa Galatasaray’da taraftar, bunun yanında “etkili zat”lar, medya denen kesimin “muhterem”leri, her türlü olumsuzluğun içinde olmasına karşın, Fatih Terim’i el üstünde tutarlar.

Medyada “iliştirilmiş yöneticiler”, Fatih Terim’in, dolayısıyla Galatasaray’ın hoşuna gitmeyen söz ve yazıyla eleştirenleri, hemen bulundukları yerden uzaklaştırırlar.

*****

Medya, görmesi gerenleri görmez, suskunluğa bürünür, ama 19.05’te açıklanan ve Fatih Terim’in 4 maç ceza aldığı kararı hemen görür, bunu “örgütlü” bir biçimde birden gündeme taşırsa, bu, akla 3 Temmuz sürecini getirir.

3 Temmuz’da “Şike Kumpası” üzerinden Fenerbahçe’ye, lider olarak Aziz Yıldırım’a saldıran “kanallar”, “ekran”dan fırlayacakmış gibi “öfkeli”, “ağzı salyalı” “zat”ların çoğu bugün aynı yerde/ kafada.

Bakıyoruz, “Ergenekon Gerekçeli Kararı”ndaki değerlendirmeyi görmeyenler, Fatih Terim’in 4 maç ceza almasıyla ortalığı yangın yerine çeviriyorlar!

Neymiş?

Ceza nasıl olur da 19.05’te açıklanırmış.

(TFF’den açıklama:
“… söz konusu Kurul kararları Medya İletişim Departmanı'na saat 18.58'de mail olarak iletilmiş, 18.59'da internet sitemiz www.tff.org'da yayınlanmıştır. Duyurunun web sitesinde yayınlandığı bilgisinin sosyal medya ekibine bildirilmesi sonrasında, web sitemizde yayınlanan haberin linki işlemlerin ardından sosyal medya hesabımıza da yüklenerek kamuoyu ile paylaşılmıştır.”)

Cezanın kamuoyuna açıklanmasından epeyce önce, medyaya Başkan Mustafa Cengiz’in canlı yayında açıklama yapacağının duyurulması, TFF’nin açıkladığı saatten önce kimilerinin Fatih Terim'in 4 maç cezası almasını kınayan paylaşımlar yapması, bir “örgütlü eylem” değil de nedir?

Yaratılan, sadece Fatih Terim’e ceza verilmiş gibi bir hava ve cezaların açıklanma saatindeki kasıt!

Mustafa Cengiz’in canlı yayında vurguladığı ne?

“19.05, yüreğimizi yaraladı."

(19.05, Galatasaray’ın kuruluş yılını çağrıştırdığı için bunun bir “kötü mesaj” olduğu varsayılıyor. 

1905 için çok duyarlı kesim, Fatih Terim'in sırf TFF’den tazminat hakkı yok olmasın diye, asgari ücretle çalışacakmış gibi, 19o5 TL aylık maaşla çalışacağı açıklandığı zaman ne yaptı?

1905,  kuruluş yılını çağrıştırdı diye gururlandı?

Yani?

Yürekler yağ bağladı.)

*****

Sona Doğru

“Ergenekon Gerekçeli Kararı”ndaki değerlendirmeyi görmeyenlerin kafalarını 19.05’e takmaları, toplu savunma ve buna bağlı olarak TFF’ye yönelik saldırı bizi/ sizi şu sonuca götürmez mi?

Twitter’da paylaşımın o saate yapılacağı biliniyordu, buna ek olarak, içeride birileri açıklamayı özellikle o saate göre ayarladığı.

Ve şu soruyu da sormak  gerekecek:

19.05, bir başkaldırı mı, tehdit mi, yoksa telaş mı?

Yanıtı, gelecekteki gelişmelere, yaşanacaklara bağlı şu soru, “soru çengeli”nde sallansın dursun.

Görülüyor ki, spor medyası, o bildiğiniz havalarda… 

Medya, kendini nasıl da ele veriyor.

Ele aldığımız konulara bakarak medyanın halini özetleyelim:

Medya’nın görmediği, “şike yok, kumpas var”; gördüğü 19.05 

Son söz:

Dünde yapılanların dünde kaldığını, unutulduğunu sananlar, başka ya da ilgisiz gibi gözüken konularda eylem ve söylemleriyle kendilerini ele verirler.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder