11 Eylül 2019 Çarşamba

Ali Koç’a Bir Uyarı, Bir Tehdit ve Kumpas İtirafı

Yaygın, aynı zamanda “gaflet ve delalet” içindeki kimi Fenerbahçelileri de etkileyen FETÖ söylemi neydi?

“Aziz Yıldırım şike yaptı, ispatı da ‘Ne yaptıysam Fenerbahçe için yaptım’ sözüdür.”

Yani?

Aziz Yıldırım itiraf etti!

“Şike Kumpası” davasından tutuklu FETÖ polisi, Teknik Takip ve İzleme Büro Amiri Ahmet Kalender, bu söylemden yola çıkarak,  mahkemede Ali Koç’u aklınca uyarıyor:

“Ali Koçʼa sesleniyorum, biz Fenerbahçeʼyi yargılamadık, şikecileri yargıladık. Eğer kendisini onlardan ayırmazsa, (onlara) mesafe koymazsa, onun da sonu farklı olmayacaktır.”
Tehdit, uyarı içeren bu sözler, aynı zamanda “kumpas”ın kesin kanıtıdır.
Nasıl mı?
“… biz Fenerbahçeʼyi yargılamadık, şikecileri yargıladık.”
Yargılama polisin işi değil, mahkemenindir.
“… şikecileri yargıladık” demek, bir “suç” uydurulduğunu gösterir.
Fenerbahçe ile “yargılananları” ayrı göstermek, dedik ya, FETÖ söylemidir.
Kafalara yerleştirilmek istenen, Fenerbahçe, futbol takımı olarak şike yapmadı, Aziz Yıldırım ve arkadaşları şike yaptı.
Neye varılmak isteniyor?
Fenerbahçe, Aziz Yıldırım yüzünden Avrupa Kupaları’na katılamadı, dolayısıyla büyük bir maddi kaynaktan oldu.
Fenerbahçe adı lekelendi!
Bu ve benzeri “laf”lar, FETÖ söylemi, kimi ünlü Fenerbahçelilerin ağzından da çıkıyor/du.
*****
Ali Koç’a yönelik, hem uyarı hem tehdit içeren mesaj neydi?
“Şikeciler”le, yani Aziz Yıldırım ve arkadaşlarıyla “arana mesafe koy” yoksa…

"Arana mesafe koy", aynı zamanda bir ayrıştırma, ayrı tutmadır. Ayrıca sanık, dendiğine göre, 3 Temmuz'a destek veren herkes yargı önünde hesap verecek, demiş.
Bu ne demek?
Aziz Yıldırım ve 3 Temmuz’a destek verenler bir yana, Ali Koç ve 3 Temmuz’a destek vermeyenler bir yana…
İki parçalı, iki parçanın bir araya gelemeyeceği bir Fenerbahçe…
Kafalardaki “plan” bu olmalı!
Bu polisin ağzından çıkanlara bakarak, kuşkusuz, tepki göstermek gerekecektir.
Zaten gösteren gösteriyor.
Ancak, bu ayrıştırma/ bölmeye hizmet izlenimi verecek "söz"lerden kaçınmak gerekiyor.
Fenerbahçe, başkanı ve taraftarıyla bir bütündür.
******
Geçen haftayı savunmayla geçiren sanık polis Ahmet Kalender’e “çapraz sorgu”da Fenerbahçe Spor Kulübü avukatı Naim Karakaya, sorular yöneltiyor.
Sosyal medyadan yansıyan bir iki cümle, birden haber oluyor.
Medya denen kesimin işi kolay, zahmetsiz, masrafsız. Haber, geliyor, klavye başında oturanları buluyor.
Ortada sorgulama tutanağı da olmayınca, söylenecekler, eleştiriler eksik kalıyor.
Medyada konuyla ilgili bilgi bulmak zor.
Bulduğumuz en kapsamlı bilgi, “çapraz sorgu”da, sanık ile avukat arasında geçtiği söylenenler bir haberde…
(”Futbolda şike kumpası”, Sabah, 09.09.2019)

Dilerseniz, “çapraz sorgu”da geçtiği söylenen soru-yanıtı, olduğu gibi birlikte yorumsuz verelim:

Avukat Naim Karakaya: 
"Savunmanızda 'Ali Koç'a sesleniyorum, biz şikecileri yargıladık, eğer onlarla arasına mesafe koymazsa onun da sonu farklı olmaz' dediniz. Bu sözü söyleme gücünü nereden alıyorsunuz? Ali Koç'un başına gelecek olan nedir?"

Sanık Ahmet Kalender: 
"Sözlerimde çarpıtma var. Ali Koç saygın biridir. 'Arkadaşlarımın döktüğü gözyaşlarının altından Fenerbahçe dahi kimse kalkamaz, aksi taktirde onlarla aynı şeyi paylaşacaktır' dedim. Ben arkadaşlarıma yapılan haksızlığı dile getirdim. Manevi bir şeyden bahsediyorum. Arkadaşlarımın gözyaşlarından bahsediyorum. Arkadaşlarıma yapılanlara haksızlık olduğunu söylüyorum. Ali Koç'a karşı bir ithamım yoktur. Örgütle cemaatle ilgili bir şey demiyorum.”

Avukat NK: 
"Aziz Yıldırım'ın başına gelen nedir ki? Ali Koç'un da başına gelecek?'' 

Sanık AK:
"Ben manevi olaydan bahsediyorum. Haksızlık olduğundan bahsediyorum, bu tarafta olur, öteki tarafta olur bilmem. Ben bunu ifademde ortaya koydum. Benim arkadaşlarıma iftira atılmış, cezaevine atılmışlardır. Benim paylaştığım husus bu. Benim kendi inancım bu."

Avukat NK:
 "İfadelerinizde cemaat diyorsunuz. Fetullahçı yapı bir cemaattir, terör örgütü değildir diye mi düşünüyorsunuz?" 

Sanık AK:
"Bunun kararını mahkeme verir. Bunun içinde suça karışanlar da varsa cezalandırılır. Topyekun olarak bu yapıya terör örgütü demek haksızlıktır. Mahkeme kararları esastır ama bu benim düşünceme göre topyekun örgüt değildir. Suçluyla suçsuz ayırt edilsin. Benim kanaatim bu." 

Avukat NK:
"Fetullah Gülen size göre kimdir? Hoca efendi mi örgüt elebaşısı mı?" 

Sanık AK:
”Bu konuda mahkeme kararlarına bağlı kalınması düşüncesindeyim. Ben şu anda kendisini terör örgütü lideri olarak görmüyorum." 

Avukat NK:
"Kendinizi cemaat üyesi kabul ediyor musunuz?" 

Sanık AK:
“Etmiyorum, ben bu yapının üyesi değilim." 

Avukat NK:
"Şike soruşturmasını polis, Aziz Yıldırım'ı başkanlıktan almak için mi, Ergenekon avukatlarını finanse ettiği için mi aldı? dediniz. Bunu neden söylediniz?”

Sanık AK:
"Ben demiyorum iddia makamının tezleri bunlar. İddia makamının iddiaları bunlar. Onları söyledim ben. 'İddia makamı daha bir şeye karar vermemiş ki ben nasıl savunmamı yaparım'

*****
Sona Doğru…
FETÖ polisinin Ali Koç’la ve “tape”ler konusunda söylediği bir cümle, maçları izleyip tapeler ile eşleştirme yaptıklarını söylemesi, kendisini ele veriyor.
Sağır sultanın bile duyduğu “kumpas”, ilk ağızdan bir kez daha dile getiriliyor.
“Şike” denen eylem, böyle bir şey; kendi “kumpas”ları…
Yani?
Sanık, dolayısıyla polislerin kendilerini savcı ve yargıç yerine koydukları… 
Zaten biz biliyorduk, demeye gerek yok, ama yineleyelim:
Düzmece “polis fezlekesi”, savcının elinde “iddianame”, yargıcın elinde “hüküm” oldu, bu da en üst mahkemede “onan”dı.
Sonra?
Sonrası malum, devran döndü, rüzgârlar yön değiştirdi, düzmece belgeleri, iddianameyi hazırlayanlar, yargılayanlar, onaylayanlardan kimileri bugün kaçak, kimileri yargılanıyor, kimileri hükümlü…
Süreç daha bitmedi.
Yargı ağır işleyince, ağır işlemesini yanılma olmaması dileğine bağlayalım, iş uzuyor.
Son sözü söyleyemeye, bu gidişle daha zaman var, biz, bizimkine gelelim.
Son söz:
Bir daha aynı yolun açılmaması için, o olumsuz yolları açanlar, o yolların açılmasına katkıda bulunanlar, gerekli cezaları görürse, öyle dönemler bitmese de azalır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder