30 Nisan 2018 Pazartesi

Şenol Güneş’e İnananları Utandıracak İki Görüntü

Karşılaştırmayı sever misiniz?

19 Nisan 2o18, Türk futbol tarihinde “altın harfler”le yazılacaktır!

Öyle bir yazılma ki övgüyü değil, geri tepen bir eylemi, “tiyatro”yu yazacaktır tarih. “Tiyatro” diyoruz ama buna “müsamere” demek daha uygun düşer. Çünkü sergilenen,  ilkokul düzeyinde.

Neden mi söz ediyoruz?

29 Nisan 2018 Pazar

Fenerbahçe, Cüneyt Çakır’ı yendi!

Kimi ağızlarda kalıplaşmış bir “laf” var/dı:

Hakemi de yeneceksin!

Oysa hakem rakip değil, adil olması/ davranması gereken görevli.

Bu “laf”, Fenerbahçe’nin hakkı yendiğini dile getirdiği zaman piyasaya sürülürdü.

Cüneyt Çakır, Fenerbahçe’nin yine penaltılarını yuttu! 

25 Nisan 2018 Çarşamba

Hortlayan ÖYM'ler Dönemi Yalanları ve TFF’nin Kararları

TFF, “ödül” mü verdi, yoksa “ceza” mı?
Sorumuz, geçen perşembe günü Kadıköy’de Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan ve “tatil edilen” Ziraat Türkiye Kupası maçıyla ilgili…

Bir şeye nereden, hangi açıdan, nasıl bakarsan ona göre görürsün.

Yargılar, yargılamalar, kararlar… hep ona göredir.

Başlıktaki soru da öyle…

24 Nisan 2018 Salı

Aykut Kocaman Bildiğini Okuyor, Ama Doğru Okuyor

Günler uzarken Süper Lig’de haftalar bir bir kısalıyor!

Kaldı 4 hafta…
30. Hafta’nın yitireni yok; kazananları var. Kazananlar içinde sadece Galatasaray’ın aldığı 3 puanda “hakem eli” vardı. 

Niye ki?

2-0 geriden gelen ve skoru 2-2 yapan Alanyaspor’un penaltısı, ofsayt gerekçesiyle verilmedi; öyle olunca da Muslera “kırmızı” görmekten kurtuldu. Galatasaray, 3-2 kazandı.

23 Nisan 2018 Pazartesi

5 Zımba Dikiş Atılmış Kafa

Şenol Güneş, nasıl bir oyuncu?

Uzun yıllar süren bir oyunculuğu var. Kalede beklerken gerçekten oyuncuydu. Milli Takımı bir yana koyalım, teknik direktörlüğünde  de bunu sürdürdü!

Özellikle Beşiktaş’a geldikten sonra, İstanbul’un havasından suyundan olacak, daha renkli bir “oyuncu” oldu!

Hoş, Trabzonspor, Bursaspor dönemlerinde de her Fenerbahçe maçında “rol kesmek”te başroldeydi!

21 Nisan 2018 Cumartesi

19 Nisan Kumpası’ndan da Fenerbahçe mi Zararlı Çıkar?

3 Temmuz…
12 Mayıs…
4 Nisan…

Bunlar Fenerbahçe’yi yakın geçmişinde zarara uğratan “kumpas”lar. Geçmişte başkaları yok mu, diyenlerin karşısında şimdi bir de 19 Nisan duruyor. 

Fenerbahçe’nin “mağdur” edildiği gün/ler yokmuş gibi, bu da mı “mağduriyet”e yol açan bir gün olacak? 

17 Nisan 2018 Salı

Aziz Yıldırım’ın, Yıldırım Demirören’e Teşekkürünü Nasıl Okumalıyız?

Gününde, sıcağı sıcağına yazılmayan konulara el atmak, bazen farz olur.

El atmak istediğimiz, “bir teşekkür hikâyesi” ve buna bağlı olan tepkiler…

Mete Kalkavan’ın Ziraat Türkiye Kupası’nın ikinci maçında görevlendirilmesi üzerine, Aziz Yıldırım’a tepki olarak bu “teşekkür”ün anımsatılması…

Niye Mete Kalkavan?

“Milli Temsilci” Kaptan Emre


(Bu yazı, 07.12.2007’de Gazeteport’ta  yayımlandı.

Galatasaray-Başakşehir maçı geride kaldı. Emre Belözoğlu, yaptığı açıklamaya göre, kendisine faul yapanın kart görmemesi , ama kendisi faul yapınca kart görmesi üzerine, basına yönelik yaptığı "Bunu da yazın!” işareti akıllarda kaldı. 
Emre bu, her hareketi tepki alır; magazin dünyasının bir parçası olsaydı, üstüne gidilir miydi, bilmiyoruz!
Emre’nin bir de, Türkiye-Macaristan maçında, yine basın tribününe yönelik bir “kol hareketi” vardı.
Emre, o “kol hareketi”yle ilgili olarak, “… yaptığım hareket hiçbir şekilde Türk basınına ve basın tribününe yönelik bir hareket değildir. Bu hareket genel olarak o tribündeki bir kişiye yapılan hareketti ve o kişi kendini biliyor.” demişti.

Emre, “bir kişi” dediğine, soyadındaki “kol”dan giderek “kol"lu yanıt vermişti.)

16 Nisan 2018 Pazartesi

Sen, Kendi Maçlarını Kazan Önce!

Günler uzarken Süper Lig’de haftalar bir bir kısalıyor!

Kaldı 5 hafta…

Dört takım, önce şampiyonluk, bu olmazsa, ikinci ve üçüncü sırada yer almak için didinip duracak. 

Dördüncü mü?

Kaderine razı olacak!

15 Nisan 2018 Pazar

Sivas’ta “Saz” ve “Söz”…

Uzatmalar, geride olan için son bir umuttur.

Ya önde olan, skora razı olan için?

Kaygı dolu dakikalar…

90 dakikada yapılamayanların uzatmalarda yapılacağı inancı, maçın havasını birden değiştirir; sahadakileri, tribündekileri değişik bir havaya sokar!

Maçın en coşkulu, kaygı verici bölümü de 4 dakikalık uzatmanın son 3 dakikası oldu. Çünkü Sivasspor, 90+1’de Robinho ile farkı bire indirdi. 

14 Nisan 2018 Cumartesi

Beşiktaş, “Kış Uykusu”ndaki Akhisarspor’la Oynadı!.

Yarını düşünerek ona göre “yol haritası” belirlemek…

On ikiden vurmak ya da duvara toslamak…

İpler başkasının elindeyse, o başkasının da kendine göre ya da başkasına göre hesapları varsa, “vurmak” ya da “toslamak” kaçınılmazdır.

Beşiktaş’ın, Akhisarspor maçına ve sonrakilere kaygısız çıkmak için, Göztepe maçında sarı kart cezası limitini dolduran futbolcularından yoksun çıkması, olağan karşılanabilir/di kuşkusuz!

13 Nisan 2018 Cuma

Fenerbahçe’yi Doğrayana Ödül, İşini Doğru Yapana Ceza…

Burası Türkiye…

Nuri Bilge Ceylan’ın deyişiyle:

"Benim yalnız ve güzel ülkem.”

Nuri Bilge Ceylan, 2008 yılında Cannes Film Festivali'nde “Üç Maymun” filmiyle “En İyi Yönetmen” ödülünü aldığı törende, ödülü bu deyişle “yalnız ve güzel ülkem”e armağan etmişti.

“Yalnız ve güzel ülkem”de, konumuz futbol olduğu için futboldan gidelim, eline gücü geçirenlerin, istediklerini “yalnız” bırakmayı kafalarına koydukları açıkça belli oluyor.

12 Nisan 2018 Perşembe

Bu Hafta, Bir Başka Hafta Olursa…

Şenlik haftaları başlıyor!

Bu haftayı da sayarsak, 6 hafta sonra, Süper Lig bitiyor. Altta kalanlardan düşen düşecek, üstekilerden biri de şampiyonluğa ulaşacak. Öteki üçü de Avrupa için şansına düşenle avunacak!

Futbolla yatıp kalkanlar, bunlara ek olarak onların yanında yatanlar, Galatasaray’ın Ankara’da Gençlerbirliği’ne yenilmesiyle, bu hafta, belki de hop oturup hop kalkacaklar!

9 Nisan 2018 Pazartesi

Hakem, 35 Metreden 5 Santimi Nasıl Görür?

“Kapanan rakiplere karşı zorlanıyoruz.”

Osmanlıspor Teknik Direktörü İrfan Buz, Ankara’da 0-0- biten Konyaspor maçından sonra, İstanbul yolu yaklaşınca böyle demişti.

Başka?

“Bize karşı açık oynayan rakipler ise bize alan veriyor.”

27 haftada 28 puan toplayan takımın teknik direktörü söylüyor bunları. Bundan çıkan anlam şu:

8 Nisan 2018 Pazar

Muharrem Usta, Neyi İtiraf Ediyor?


Koltukta otururken başka, koltuktan düşünce başka…

İlkinde, “kurumsal kimlik” temsil edildiği için, gerçeklerin dile getirilmesini ve gereğinin yapılmasını “kusur” saymak…

İkincisinde, sorumluluktan kurtulunduğu için, ilkinde gereği yapılmayanları şimdi söyleyince, “Suç bende değil”e sığınılarak, “hedef” göstermek…

Bu iki tavrın “bize özgü” olması, sonuçta, sorumluluğunu yerine getirmeyene, “açık sözlü” diye hoşgörüyle bakılmasının sağlanması…

7 Nisan 2018 Cumartesi

Fikret Orman, Demba Ba’yı “Çap”tan mı Düşürür, Yoksa Coşturur mu?

Bir yol verimliyse, ona öykünen çoktur.

Fatih Terim’in Galatasaray’da izlediği, rakip takımdan kimi futbolcuları “çap”tan düşürme yolunun verimli olduğu yadsınamaz. Ama Fatih Terim’in maçta verimsiz kılmaya amaçladığı futbolcuyu “oynamaz” duruma sokma görevini medyadaki “yakın ağızlar” üstlenir.

Maçtan en az bir hafta önce “hedefteki futbolcu”yla ilgili haberler başlar:

3 Nisan 2018 Salı

Bir Vardı, Bir Yoktu; Bir 4 Nisan Vardı

Takvim yaprakları 4 Nisan 2015 Cumartesini gösteriyordu. 

Gün bitmek üzereydi: çoğu insanın geç kalkacağı yeni bir gün başlayacaktı.

Rize’den kalkan otobüs Trabzon Havaalanı’na doğru yol alıyor/du… İçindekiler, neşeli mi neşeli, coşkulu mu coşkulu… 

İstanbul’a uçulacak/tı…

Geleceğe daha bir umutla bakanların aklına, kimilerinin aklına koyduğu “pusu” nereden gelecekti?

Fenerbahçeli Futbolcuları Toptan Öldürme Planı!

(Bu yazı 05.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Maç bitti!

Sonra?

Bizim yazı da bitti!

Daha sonra?

Biten yazıdan vazgeçmek ne kötü!

Niye?

Ekranlara düşen bir haber, olay yerinden gelen görüntüler, bilgiler:

Fenerbahçe otobüsüne silahlı saldırı!

Nerede?

Trabzon’da...

Fenerbahçe Otobüsüne Silahlı Saldırıyı Film Çekimi Gibi Görmek!.

(Bu yazı 07.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Bir olay sonrası, sıcağı sıcağına, özellikle “resmi ağız”lardan açıklamalara alıştık.

Kamuoyunu aydınlatmak, sorumluluk gereğidir. Açıklamalar, bu açıdan yerinde sayılır. Ama bazen, ekranlarda görünmek hevesi, geride kalmamak kaygısı, dikkatleri başka tarafa çekme, bunun çok abartıldığını gösteriyor.

Olayı sıcağı sıcağı değerlendirmek iyi de, elde somut bilgiler yoksa, temkinli konuşmak, çarpıtmaya yönelmemek gerekir.  Ancak kimi durumlarda, olay sonrasında söylenenlerin ne denli yanlış, eksik, sırf konuşmak için konuşmanın bir sonucu olduğuna tanık oluyoruz.

Fenerbahçe’yi Yalnız Bıraktığını Sanma Küçüklüğü...

(Bu yazı 10.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı; ilkinde yok.)

Futboldaki saflaşma, tüm hızıyla sürüyor.

“Futbol, futbol olmaktan çıktı!” deyip işin içinden çıkmak kolay. Bir başka kolay da, olaylara nereden bakılırsa, yazılacak, söyleneceklerin ona göre olması.

Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırıyla ilgili olarak, kimilerinin kendi ya da temsil ettikleri kurum adına takındığı tavır da kendine göre...

Kuşkusuz, herkesin “aynı telden çalması” mümkün değil!.

Fenerbahçe, Sahaya Koşullu Çıkıyor; Top, TFF’de…

(Bu yazı 17.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Fenerbahçe kararını verdi; sahaya çıktı.

Dün Mersin İdmanyurdu ile Ziraat Türkiye Kupası “çeyrek final”inin ikinci maçını oynandı. Sahaya çıkma, haftaya Bursaspor maçıyla sürecek.

Sahaya çıkılacak, ama koşullu...

Fenerbahçe’ye Zamanlaması Manidar Psikolojik Kuşatma!.

(Bu yazı 24.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Geleceğini başkasının acısı üzerine kuranlardan ne beklenir?

3 Temmuz’lar bitmesin, yenileri başka adlarla sürüp gitsin isteniyor.

“Pencere”si ve “köşe”si  olanlardan kimilerinde, ne acı ki, mantık aynı:

Biri “batsın”, öbürü “abad” olsun!

Oysa ortada bir yarış var.

Saldırı, Ölüme Yol Açmıyorsa, Saldırıdan Sayılmayacak mı?

(Bu yazı 30.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Ülke, 7 Haziran’da seçime gidiyor.

Vaatler, vaatler...

İçlerinde “Passolig”i kaldırma bile var.

Süper Lig, 6 hafta sonra bitiyor.

Partiler, birbirinden “oy”; takımlar ise, “puan” kapma peşinde...

Kimileri istiyor ki, puan/lar “iç” ve “dış” etkenlerle bana yamansın!. Asıl rakibimin yolu şu ya da bu nedenle kesilsin, gönül verilene yol verilsin.

Fenerbahçe Otobüsüne Saldırı: ‘Katliam'dan ‘Yaralama’ya…

(Bu yazı 30.06.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

4 Nisan saldırısı...

Rizespor maçı sonrası, Trabzon’da, Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüse yönelik katliam girişimi, bundan “şans” eseri kurtulma...

Otobüs, uçuruma yuvarlansaydı, 41 canın sonu ne olurdu, bunu düşünmek bile, insanı ürpertir, insan olanının için sızlatır.

Öyle de...

4 Nisan ‘Katliam Girişimi': Her Ay Anımsanan Gün…

(Bu yazı 03.09.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Anma, kutlama günleri ve haftalar vardır.

Hepsi yıldan yıladır; yılda bir kez...

4 Nisan’a gelince...

Fenerbahçe otobüsüne yönelik “katliam girişimi”, her ayın 4‘ünde gündeme taşınıyor. Bu, “faili meçhul” kaldığı sürece de, sürüp gidecek. Böylece, yılda bir kez olan, “anma”, “kutlama”lar dışında, ayda bir, unutulmayan bir “günümüz” oldu.

Yıldönümü değil, aydönümü...

Atletico Nacional, 4 Nisan’ı Hafife Alanlara İnsanlık Dersi Verdi

(Bu yazı 30.11.2016’da hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Karşılaştırmayı sever misiniz?

Birinde hüzne boğan bir durum, öbüründe acıklı son var.

Birinde, olaya yaklaşım olarak, acımasızlık, insanlıktan yoksunluk tavan yapıyor; öbüründe insanlık dersi veriliyor.

Birinde otobüs var, öbüründe uçak...

Birinde can almaya yönelik bilinçli eylem, suikast girişimi; öbüründe doğal bir felaket...

4 Nisan’ın Failleri Nerede mi?


(Bu yazı 04.05.2016’da hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Fenerbahçe Spor Kulübü, 4 Nisan saldırısının yıldönümünde sordu:

1) Takım otobüsümüze kurşun sıkan ya da sıkanlar kimler?
2) 365 gün geçmesine rağmen neden failler hala bulunamadı?
3) Faillerin arkasında kimler var?
4) Geçen 365 günün ardından, yapılan tüm başvurulara rağmen, faili ve kurgusu meçhul kalan bu olayla ilgili neden kamuoyunu tatmin edici bir cevap alınamıyor?

Sorular, yanıtlayacaklar aldırmayınca, havada kalıyor.

O zaman?

4 Nisan’ı Unutmak Mümkün mü?


(Bu yazı 04.04.2017’de hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

1) Takım otobüsümüze kurşun sıkan ya da sıkanlar kimler?
2) 365 gün geçmesine rağmen neden failler hâlâ bulunamadı?
3) Faillerin arkasında kimler var?
4) Geçen 365 günün ardından, yapılan tüm başvurulara rağmen, faili ve kurgusu meçhul kalan bu olayla ilgili neden kamuoyunu tatmin edici bir cevap alınamıyor?

Bunlar, Fenerbahçe’nin geçen yıl, 4 Nisan saldırısının yıldönümünde sorduğu sorular.  

Sorular, bugün hâlâ yanıt bekliyor.

Fenerbahçeli Futbolcuların Kafası Rahat Olunca…

Top ardında koşanın işi, sanıldığı gibi, öyle kolay değildir. 
Futbolcu, sahada kafasını ve ayaklarını konuşturur. Onların hakkında konuşanlar ise çenesini… Hele çene düşükse, ağız bozuk ve kahve ağzına yatkınsa, denmedik laf bırakılmaz.

Söylenenlerin “söz” ya da “yazı”yla olması fark etmez!

O bakımdan bakmayın, “hariçten gazel okuma”lara…

Tribünlerde, ekranlarda, köşelerde bol keseden atıp tutma, akıl vermelere…