25 Nisan 2018 Çarşamba

Hortlayan ÖYM'ler Dönemi Yalanları ve TFF’nin Kararları

TFF, “ödül” mü verdi, yoksa “ceza” mı?
Sorumuz, geçen perşembe günü Kadıköy’de Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan ve “tatil edilen” Ziraat Türkiye Kupası maçıyla ilgili…

Bir şeye nereden, hangi açıdan, nasıl bakarsan ona göre görürsün.

Yargılar, yargılamalar, kararlar… hep ona göredir.

Başlıktaki soru da öyle…

Fenerbahçe açısından “ödül”, Beşiktaş açısından “ceza”…
Beşiktaş açısından “ödül”, Fenerbahçe açısından “ceza”…

Kafa karıştırmaya birebir…

*****

Perşembe günkü bir “oyun”du?

Ama nasıl bir “oyun”du?

Biz, “5 Zımba Dikiş Atılan Kafa” demeyi uygun bulduk. 

İlk andan TFF toplanana kadarki hava neydi?

Genel görünüm yani…

ÖYM’ler dönemi diriltilmeye çalışıldı, o dönemin yalanları “piyasa”yı kapladı!

Yalan haberler…

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'ın, Şenol Güneş’in başına koltuk atıldığını söylemesi...

Ama hiçbir televizyonda bunun görüntüsü yoktu; bugüne kadar da olmadı.

Televizyonlardan, Şenol Güneş’i hastaneye götüren ambulansa Fenerbahçeli taraftarının saldırdığı haberi yayıldı.

Sadece ambulansa bindirme görüntüsü ve ambulansın gitmesi vardı. Var denen saldırı görüntüsü bugüne kadar da olmadı.

ÖYM’ler döneminde yalancı “gizli tanıklar” vardı. Bugünlerde ise, konuyla ilgili olarak, yalancı “açık tanıklar” çıktı. “Spor hukukçusu” namlı kişiler, aklama paklama yapıyordu. Bu kez da farklı kişiler zuhur etti:

“Bizzat baktım. Yarık ve kanı gördüm.”
“Orada bir kesi var. Bu fotoğraflarda belli oluyor.”

Haber uydurmak…

“Erdoğan'ın ‘kumpas’ dediği olaydan örgüt çıkmadı”

(“Fenerbahçe ile Beşiktaş arasında oynanan maçta çıkan olayların arkasında herhangi bir organizasyon ve planlı eylem bulamayan Organize Suçlarla Mücadele ekiplerinin, soruşturmadan çekildiği iddiası…”

Ortalıkta dolaşan bu haber yalandı.

“İstanbul Emniyet Müdürlüğü Spor Şube Müdürü Mehmet Karaca 'Fenerbahçe - Beşiktaş derbisiyle ilgili soruşturma bittiği yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Soruşturma devam etmektedir.”)

Ekranlardan yönlendirmeler…


(UEFA, bu maçı soruşturuyormuş... Fenerbahçe'ye karşı "UEFA sopası" gösteriliyor; TFF'den Fenerbahçe aleyhine bir karar, "hükmen yenilgi" beklentisi dile getiriliyor.Yoksa, UEFA canımıza okur göndermesi... )

Ekranlar, kimilerine göre “o, eski, özlenen günleri” aratmıyordu.

Belgeler, söylenenleri doğrulamıyordu, ama…

Bir rapor vardı ortada. Sonra bu rapor elden ele, gözden göze dolaştı. Tepki ilginçti: Bu raporu sızdıranlar mahkemeye verilecekti.

Bu ne demekti?

Rapor doğru, sızdırma yanlış!

O zaman, içerik söylenenleri yansıtmıyorsa, içeriğe uygun rapor açıklansın ya!… Olsa, anında insanın gözüne gözüne sokulurdu.

*****

Oysa dönem değişmişti. 

ÖYM’ler dönemini anımsatan yalanlar…

Ekranlardan yönlendirmeler.

Gel de "o günleri" anımsama!

Oysa ÖYM'ler yok!

Özel ve yetkili polis, savcı, yargıç resmen yok/tu; ama aynı “kafa”lar  vardı.

Değişmeyen, asla da değişmeyecek “kafa”lar…

Demek ki, dönemler değişir, değişen dönemlerin yöntemleri kimi “kafa”larda değişmez. 

(Yan yollardan giderek çıkar ardında koşanlar, “ah o eski, at oynattığımız güzel günler” özlemiyle yananlar,  bir zamanlar “borusu ötenler”; yaptıkları ve özlemleriyle baş başa kaldılar, iki eli dolu beklerken bir elleri boş kaldı!)

*****

TFF sonunda karar verdi:  

Maç, kaldığı yerden bu kez seyircisiz oynatılacaktı.

Neye göre?

“Futbol Müsabaka Talimatı'nın 20. Maddesi'nin 1. Fıkrası uyarınca…”

Madde ne diyor?

“….  zorlayıcı sebepler dolayısıyla müsabakanın yarıda kalması halinde ise yarıda kalan müsabakanın başka bir günde yarım kaldığı andaki şartlarla tamamlanmasına, yeniden oynanmasına veya müsabakanın yarıda kaldığı andaki sonucu ile tescil edilmesine karar verir.”

“Zorlayıcı sebepler” ne?

Bu, olsa olsa Mete Kalkavan’ın, kafasında maçı tatil etmeye karar vermiş olması ve maç tatil olsun diye zorlaması…

(Aziz Yıldırım, niyetini sezdiği için Mete Kalkavan’a Hasan Çetinkaya aracılığıyla , soyunma odasında ,”maçı tatil etme noktasına getirdiği" uyarısı yaptırıyor.
Yanıt ilginç ve kararlılığı gösteriyor:
“Birinin kafasına bir şey gelirse maçı tatil ederim.”
Aziz Yıldırım, stat müdürüyle, korner atışlarının yapıldığı bölgelerde, polisin kalkanlarla önlem alınması için emniyete haber gönderiyor:
Yanıt:
"Hakem talimat verirse yaparız.”)

Havada bırakılan soru şu:

Bu kararda,  yani “zorlayıcı sebeplere” dayandırılan bu kararda, hakem Mete Kalkavan nasıl kusursuz olur?

Mete Kalkavan’ın bundan böyle yeri tribün, her stada gidemez, ya da ekran başıdır.

*****

Sona Doğru…

Kimse memnun değil, memnun gözüken ama memnun değilmiş gibi tepki gösterenler hariç!

Deneceklerin haddi hesabı yok!

Olay çıkaranlar kazandı!

Kafasında bir şeyler oldu diye kafasına göre, başını alıp soyunma odasına giden, yani görev alanını terk edenler kazandı!

Yol açıldı, ama…

O yola, birileri hakemin de desteğiyle heveslenir ve hevesini giderirse, TFF ne yapacak?

Kuşkusuz, ilkini  “bir kezliğine” olmuş kabul eder, onu reddeden  olur biter!

Yazılacaklar çok; bu, daha bitmez; 

Yazıyı bitirmek bizim elimizde…

Son söz:

Yarın öbür gün, işlerin iyi gitmediğini gören birileri, bir yolunu bulup soyunma odasının yolunu tutarsa, hakem gözetimi dışında “farklı bir görüntü” yaratırsa, TFF, bu kararı mı emsal olarak alacak mı ya da gideni mi suçlu bulacak?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder