Top ardında koşanın işi, sanıldığı gibi, öyle kolay değildir.
Futbolcu, sahada kafasını ve ayaklarını konuşturur. Onların hakkında konuşanlar ise çenesini… Hele çene düşükse, ağız bozuk ve kahve ağzına yatkınsa, denmedik laf bırakılmaz.
Söylenenlerin “söz” ya da “yazı”yla olması fark etmez!
O bakımdan bakmayın, “hariçten gazel okuma”lara…
Tribünlerde, ekranlarda, köşelerde bol keseden atıp tutma, akıl vermelere…
Kendilerini uzman görenlere…
Futbolu futbolcudan, teknik direktörlüğü teknik direktörden daha iyi bildiğini sananlara...
Futbolculuktan, hakemlikten, teknik direktörlükten gelme, yorum/ yazar kimlikleriyle konuşan, akıl veren, yol gösterenlerin her şeyi, üstelik de doğru bildiklerini sanmak gafletine düşenlere…
Futbolcu bu, bazen verimli olacak, bazen de, deyiş yerindeyse “şaşkın ördek”e dönecek…
(Futbolcuyu tüm duygulardan, iç ve dış etkilerden soyutlanmış gibi görmek, robot saymaktır. En güçlü kişilerde bile, kimi durumlarda beklenmedik “moral çöküşü” gözlemlenir.)
*****
Futbolcu dediğimize göre, konuyu Fenerbahçeli futbolcularla sınırlandıralım ve soralım:
Kafası karışık fenerbahçeli futbolcu nasıl oynasın?
Fenerbahçeli futbolcuların kafasının, daha çok, Kadıköy’deki maçlarda karıştığı bir gerçek.
Niyesini söylemeye hiç gerek yok!
Tribünleri bir yana koyalım, medyada yer alan moral bozucu haberler, futbolcunun kafasını karıştırmasın da ne yapsın?
Sözgelimi, başkan adayı Ali Koç’a mal edilen, başkan seçilmesi durumunda “bütün futbolcuları göndereceği” haberi…
Haber, günler sonra, Aziz Yıldırım’ın bu habere dayanarak. “Hadi bakalım oynasınlar bu futbolcular…” dedikten bir gün sonra Ali Koç’tan rahatlatıcı açıklamayla yalanlandı:
“Benim böyle bir ifadem olmadı.”
Geç de olsa, kafa karıştıran haber, kafa karışıklığını giderdi.
*****
Fenerbahçeli futbolcuların kafasının karışık olmadığı zaman nasıl oynadıklarını Kayseri’de gördük.
Kayserispor da, son maçlarda Fenerbahçe’den puan koparmakla varlığını sürdüren, “varsıldan alıp yoksula veren” misali aldıklarını “ihtiyaç sahipleri”ne dağıtan görüntüde…
Futbolcular hırslı, taraftarı anlaşılmaz kinli!.
Sanırsınız ki maç, Kayseri’de değil, "futbolla yatıp kalktığı" söylenen bir başka kentte oynanıyor.
Fenerbahçe’yi gözüne kestiren Kayserispor cephesi, küme düşme hattından uzaklaşma çabasında olan takımlara üçer puan verdikten sonra, Avrupa’ya gitmeyi aklına getirdi.
İşte Kayserispor Başkanı Erol Bedir’den bir çift büyük laf:
"Fenerbahçe'yi geçme ihtimalimiz, Fenerbahçe'nin şampiyonluk ihtimalinden daha fazla.”
İzmir’den gelen, kafa karışıklığını ortadan kaldıran açıklamadan sonra, futbolcuların Kayseri’de nasıl oynadıklarını gördük.
5-0’lık skor, bunu sağlayan mücadele gücü, rahat kafayla oynamak, “keşke”lerin sıraya girmesini sağlamıştır kuşkusuz:
Kadıköy’de kimi taraftarların, futbolcuları oyundan düşüren söz ve eylemleri…
Genelleştirirsek, içten ve dıştan gelen “köstek”ler…
Özellikle hakemlerin “kasıtlı” tutumları…
“Keşke” olmasaydı.
Olan oldu, geçti gitti.
Ve “keşke” olsaydı:
Hakemler, adil olsaydı; puan cetvelindeki sıralama farklı olacaktı.
*****
Sona Doğru…
Fenerbahçeli futbolcu, kafası rahat olduğu zaman oynuyor.
Maçın bütününe bakıldığında Fenerbahçe, Kayserispor’a soluk aldırmadı.
(Kayserispor’un kendi taraftarından aldığı güç yetmedi. Maç, Kadıköy’de olsaydı, coşma/ oynama gücünü kendilerinde bulur muydu Kayserisporlu futbolcular?)
Fenerbahçe’den, özellikle aldıkları üç puanlarla sorunlarını unutan, ömrünü uzatan teknik direktörler ve başkanlar çok.
Beklenen olmayınca, kendi sonlarını hazırlıyorlar!
Düşme kaygısı yaşayan takımlara puan verdiği zaman sessiz kalan, bunu olağan karşılayan Kayserispor Teknik Direktörü Marius Sumudica’nın Fenerbahçe yenilgisinden sonra “istifa sinyali” vermesi de oldukça garip!…
Fenerbahçe, kâğıt üzerinde zorlu maçları geride bıraktı sayılır. Ancak, kolay sanılan maçların çoğu kez zor geçtiğini de unutmamak gerekir.
Fenerbahçe, bundan sonra ne yapabilir?
Aykut Kocaman söz istiyor!
Son söz:
"Bize sadece kalan maçları kazanmak ilaç olacak."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder