3 Nisan 2018 Salı

Fenerbahçe’ye Zamanlaması Manidar Psikolojik Kuşatma!.

(Bu yazı 24.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Geleceğini başkasının acısı üzerine kuranlardan ne beklenir?

3 Temmuz’lar bitmesin, yenileri başka adlarla sürüp gitsin isteniyor.

“Pencere”si ve “köşe”si  olanlardan kimilerinde, ne acı ki, mantık aynı:

Biri “batsın”, öbürü “abad” olsun!

Oysa ortada bir yarış var.
Birine, en küçük olumsuzlukta “gözünün üstünde kaşın var” demek, ötekine “kara gözüne, kara kaşına kurban olayım” diye sarılmak!

(Futbol dışındaki “kumpas”lar çöktü.
Kumpas kuranların hali perişan!
Kimi içeride, kimi sürgünde, kimi meslekten atıldı.
“Sıra sende...” denecekler de vardır kuşkusuz.)

*****

Süper Lig'de son 7 haftaya girildi; şampiyonluk yarışı soluk soluğa...

Ya Süper Lig’den yolcu olacaklar?

Onlara ne “ekran”larda ne “köşe”lerde yer var!.

Varsa yoksa şampiyonluk yarışı...

(Yarışan “üçlü”den hangisinin, yarışı önde bitireceğini söylemek, “kâhinlik” değildir, “niyet”ten öteye gitmez. O bakımdan gönülden geçenleri, koşullara bağlayarak “şok yorum” diye sunmak, magazin havası taşır.)

Geçen sezon, son 7 haftaya girilirken bambaşka bir hava vardı. Fenerbahçe, çok rahattı. Çünkü arkadan gelen, aynı puana sahip olan Galatasaray ile Beşiktaş, 13 puan gerideydiler.

Oysa bu sezon, Fenerbahçe; Beşiktaş ile Galatasaray’dan sadece 1 puan önde.
Soluk soluğa giden yarış, son iki haftada Fenerbahçe’nin puan yitireceği varsayımı üzerine hesap kitap yapanları şaşırttı.

Zorlu Rizespor deplasmanı çok rahat geçilince, önü Trabzon yolunda kesilen Fenerbahçeli futbolcular bir katliamdan şans eseri kurtuldular.

Sanki sahadaki başarının intikamı alınmak istenmişti!

Fenerbahçe’ye karşı iyi bilenmiş bir Şenol Güneş; etkili oynayan, seyir zevki veren Bursaspor, Kadıköy'de geçildi. Geçilmekle kalınmadı, liderlik ele geçirildi.

Yine rahatsız olanlar vardı.

(Serbest atış başladı. İsmail Kartal’ın iyi teknik adam olmadığından dem vuruldu, Şenol Güneş, parlayan “güneş” olarak sunuldu. Güneş, yine bildik üslupla konuştu. Haklarının yenildiğinden söz etti.)

Öyleyse?

Fenerbahçe'ye yüklenmek, Fenerbahçe’yi psikolojik baskı almak gerekiyordu.

******

Alex, “belgesel çekmek” İstanbul’a için getirildi.

Ancak, “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?”yü akla getirecek zamansız, getirenlere göre zamanlı geliş!

Alex, acaba, gerçekten belgesel çekmek içim mi, yoksa "filim çevirmek" için mi getirildi?
Alex, hoş geldi, sefa geldi.

Alex’in gidişi hoş değildi, zamansız/ manidar gelişi de hoş değil!.
Ve gittikten sonra söyledikleri de...

Anlaşılan o ki, Alex’i kullanarak, Alex sevgisini “kâr”a dönüştürmek, Fenerbahçe’ye zarar vererek, Aziz Yıldırım’dan kurtulacaklarını sananlar, iş başında.

Alex’in zamansız gelişi, çıkışı “psikolojik kuşatma”nın bir parçasıdır.

(Kurumsal kimilik, her şeyin üstündedir. Kişileri, futbolcu olsun başkan olsun, bu kimliğin üstünde düşünmek, aymazlıktır. Hele para karşılığında iş yapanın, kendisini dev aynasında görmesi, kurumsal kimliği çiğner tavırlar takınması bağışlanır bir durum değildir.)

*****

4 Nisan’ın üzerinden günler geçti.
Zaten saldırı sonrası “taş” mı “silah” mı muhabbeti, katliam girişiminin hafife alındığını gösteriyordu.
Soruşturma ne alemde?

Son söz:

Lig’in bitimine 7 hafta kala,“tepe”deki hafif bir dalgalanma bile, görülüyor ki, “iç”ten ve “dış”tan kimilerini pek rahatsız etmiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder