17 Nisan 2018 Salı

Aziz Yıldırım’ın, Yıldırım Demirören’e Teşekkürünü Nasıl Okumalıyız?

Gününde, sıcağı sıcağına yazılmayan konulara el atmak, bazen farz olur.

El atmak istediğimiz, “bir teşekkür hikâyesi” ve buna bağlı olan tepkiler…

Mete Kalkavan’ın Ziraat Türkiye Kupası’nın ikinci maçında görevlendirilmesi üzerine, Aziz Yıldırım’a tepki olarak bu “teşekkür”ün anımsatılması…

Niye Mete Kalkavan?

Aykut Kocaman, Şükrü Saracoğlu’nda oynanan Gençlerbirliği maçının ardından Mete Kalkavan’a  “Kendini dürüst zannediyorsun, adil zannediyorsun, dürüst de değilsin, adil de değilsin!” diye PFDK’ye verilmiş ve ceza almıştı.

Mete Kalkavan’ın, o maçtaki “kasıtlı” ve “bilinçli” görülen kararlarına karşın, Fenerbahçe-Beşiktaş  maçında görevlendirilmesi, doğal olarak tepkiyle karşılandı.

Aziz Yıldırım’a tepki niye?

Seni dinleyen yok, MHK bildiğini okuyor, ama sen TFF Başkanı’na futbola katkısından ötürü teşekkür ediyorsun.

(Her tepki gösterenin, baktığı açıya göre, bir gerekçesi vardır. Kişi, kimi konularda, özellikle tanıdığı/ asıl niyetini bildiklerinin tepkilerini hoşgörüyle karşılayabiliyor.

Mete Kalkavan’ın Fenerbahçe-Beşiktaş maçına verilmesi, MHK’nin söz dinlemediğine yoruluyor. Mete Kalkavan’ın bu maçtaki tutumu, “adil” davranıp davranmayacağı, uyarı içeren teşekkürün etkisinin olup olmadığını gösterecektir.)

*****

İlk gün de tepki çeken “bir teşekkür hikayesi” geliyor, bir “ödül”e dayanıyor:

Ödül, 64. yılına ulaşan Gillette - Milliyet Yılın Sporcusu Ödülleri… Bu ödül, 2017 yılı için birçok dalda verildi; internet ortamında yapılan oylamada 4 milyona yakın oy kullanıldı.

Yılın Spor Adımı, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım oldu.

(Fenerbahçe’nin başka ödülleri de vardı:
Yılın Takımı: Avrupa Şampiyonu Fenerbahçe Doğuş Basketbol Takımı.
Yılın Antrenörü: Fenerbahçe Doğuş Basketbol Takımımı Başantrenörü Zeljko Obradovic.
Yılın Sporcusu: 200 metrede Dünya Şampiyonu olan milli atlet Ramil Guliyev.)

Fenerbahçe cephesinde kimileri Aziz Yıldırım’ın ödül almasından hoşlanmadı.

Ne garip!

Yetmedi, oyların değiştirilerek, Aziz Yıldırım’a seçimde “avantaj” sağlandığı söylenmeye başlandı.

Adaylardan Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, bu ödülü alsaydı; o hoşlanmayanlar ne düşünürdü, Fikret Bey’i mi alkışlardı, bilemeyiz! 

*****

“Aziz Yıldırım nasıl olur da TFF Başkanı Yıldırım Demirören’e teşekkür eder” tepkisine dönersek…

Ödülü Yıldırım Demirören’in elinden alan Aziz Yıldırım, konumuzla ilgili bölümde şunları söylüyor:

“Sayın Demirören ailesine de bir teşekkür borcumuz var; çünkü Türk sporuna katkıları bulunmaktadır. Sayın Federasyon Başkanımıza da teşekkür ediyorum. Barış ve kardeşliğin sağlanması için de hakemler ve diğer etkenlerin en az seviyeye indirilmesini kendilerinden beklediğimizi belirtiyorum. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.” 

Görülüyor ki burada iki "teşekkür” var.

Aziz Yıldırım, ilkinde, ”Demirören ailesine de bir teşekkür borcumuz var.” derken bunu şu gerekçeye bağlıyor:

Türk sporuna katkıları bulunmak..

Neden?

Çünkü bu ödül, 64 yıldır, Gillette - Milliyet işbirliğiyle yürütülüyor. 

Milliyet, Demirören ailesinin gazetesi olduğuna göre, onlara teşekkür edilmesi doğal…

İkinci teşekkür, Aziz Yıldırım’ın “Federasyon Başkanımız” dediği Yıldırım Demirören’e…

 Niye?

Teşekkür, “nezaket” gereği, ödülü onun elinden almış olmasına bağlanabilir. 

Ancak, teşekkür sonrası gelen “Barış ve kardeşliğin sağlanması için de hakemler ve diğer etkenlerin en az seviyeye indirilmesini kendilerinden beklediğimizi belirtiyorum.”  cümlesinin içeriği üzerinde durmak gerekir. Çünkü “Barış ve kardeşliğin sağlanması için” ifadesi, burada anahtar sözcük. Bu ifade, ödülü “takdim” etmeden önce, Yıldırım Demirören’in "Spor; dostluk, kardeşliktir diyoruz. Bizlere çok görev düşüyor” demesine bağlı.


Aziz Yıldırım  “barış ve kardeşliğin sağlanması için de…“ neler yapılması gerektiğini söylerken şunları demiş olmuyor mu? 

”Spor; dostluk, kardeşliktir” dedikten sonra, bunu gerçekleşmesini “Bizlere çok görev düşüyor”a bağladığına göre, görevini yerine getir; hakemlerin ve TFF kurullarının adil olmasını sağla!.

(Aziz Yıldırım’ın teşekkürüne olumsuz açıdan bakanlar; o konuşmada 3 Temmuz, FETÖ, 4 Nisan ile ilgili dediklerine bakabilirlerdi:

“Bundan 3 yıl önce Rize'de lider olmuş Fenerbahçe takımının otobüsü kurşunlanmıştır. Sayın İçişleri Bakanı, sayın Cumhurbaşkanı'na buradan bu olayın faillerinin açıklanmasını istiyorum.”

Faillerin bulunmasını değil de açıklanmasını istemek. Oldukça anlamlı bir istek/ deyiş değil mi?)

*****

Sona Doğru…

“Teşekkür”e, bir başka “teşekkür”le devam etmeye ne dersiniz? 

Beşiktaş’ın şampiyonluğu sonrası Aziz Yıldırım “Şenol Güneş’i tebrik etti” diye bir haber vardı. Haber, kimilerince garipsendi, nasıl olur da Şenol Güneş tebrik edilir, dendi. Aziz Yıldırım bunu şöyle açıkladı:

“Şenol Güneş, Obradovic ve oyuncularımızı tebrik etmek için bize mektup gönderdi. Ben de buradan Şenol Güneş'in Beşiktaş ile kazandığı şampiyonluğu kutluyorum. Mektubuna karşılık teşekkür mektubu yazdım.”

Yani uygar davranışa aynı biçimde karşılık vermek.

(İnsani duygular, belli ortam/ durumlarda “ters bakışları” geri plana iter. Sözgelimi Ülker Arena’da oynanan Fenerbahçe Doğuş - Trabzonspor basketbol maçında sakatlanan Trabzonsporlu oyuncuya önce Fenerbahçeli sağlıkçılar koştu. Oyuncu, tedavi sonra ayağa kalkınca, tribünlerden alkış sesleri yükseldi.
Bu, Trabzon’da maçtaki saldırılara bakınca, uygar/ insani bir yaklaşım.)

Son söz:

Mete Kalkavan’ın bu maçtaki tutumu, “adil” davranıp davranmayacağı, uyarı içeren teşekkürün etkisinin olup olmadığını gösterecektir.

 http://www.twitter.com/turgutcelik


1 yorum: