23 Nisan 2018 Pazartesi

5 Zımba Dikiş Atılmış Kafa

Şenol Güneş, nasıl bir oyuncu?

Uzun yıllar süren bir oyunculuğu var. Kalede beklerken gerçekten oyuncuydu. Milli Takımı bir yana koyalım, teknik direktörlüğünde  de bunu sürdürdü!

Özellikle Beşiktaş’a geldikten sonra, İstanbul’un havasından suyundan olacak, daha renkli bir “oyuncu” oldu!

Hoş, Trabzonspor, Bursaspor dönemlerinde de her Fenerbahçe maçında “rol kesmek”te başroldeydi!

Her olumsuz davranışı/ hareketini çarpıttı, kendince bir anlam verdi onlara.  

Medyadaki sevenleri, öğretmenliğini ön plana çıkartarak övgü düzmede kusur etmediler. Ama bunu yaparken “Efendi Beşiktaş”nın “efendi”sine ne ölçüde uygun davrandığını göz ardı ettiler.

Hakemlere küfretmesi, verilen cezaya bakılırsa “övgü”den sayıldı!

*****

Şenol Güneş, usta bir oyuncu mu?

Şükrü Saracoğlu'nda Fenerbahçe-Beşiktaş Ziraat Türkiye Kupası maçında yedek kaleci Tolga’ya başrolü kaptırmadı. Ama kendisini “oyuncu” olarak öyle kaptırdı ki, sapasağlam girdiği soyunma odasından “komalık” halde çıktı!

Şenol Güneş’in soyunma odasına giderkenki görüntüsü ile sedyedeki “komalık” görüntüsü; tam on numara, beş yıldız!

Ne mi demeli?

Haydi, “isim babası” biz olalım:

5 Zımba Dikiş Atılmış Kafa

TFF Yönetim Kurulu’nun 25 Nisan’da vereceği karara göre, Şenol Güneş, ya gerçekten “oyuncu” olacak ya da “dublör” olarak kalacak!

*****

1. Bölüm’ün Sonu:

Perde yavaş yavaş kapanmaya başlar.
Yedek kulübesinden tribünlere, seyircilerle kavga etmek için yönelen Tolga Zengin’i engellemeye çalışan Şenol Güneş, o kargaşada yere düşer. Yerden kaldırılınca başına konan buz torbasını elinin tersiyle iter. Elini başına götürür, başını yoklar. Yedek kulübesine oturur.  Doktorlar başında bekler… Başına konan torbayı, yine atar. 
Hakem Mete Kalkavan, saha dışına taşmış Beşiktaşlı oyuncuları sahaya davet eder. O arada Şenol Güneş bir öfkeyle yerinden kalkar, elini kolunu hakeme doğru sallayarak ve bir şeyler söyleyerek, soyunma odasına yönelir. Hakem Mete Kalkavan, “Dur, hemşerim’ Nereye gidersin böyle izinsiz?” dercesini Şenol Güneş’in arkasından koşturur.  Bir yardımcısı, “Hocam” diye seslenir, gitme diye uyarır. Kimseyi dinlemez. Çıkış tünelinden tam içeri gireceği zaman, tribünden göğsüne gelen plastik su bardağıyla panikler/ sendeler, kendini yere bırakır.
Perde tümden kapanır.

2. Bölüm:

Perde arkasından garip sesler gelir; ormandan gelen sesler gibi.

Sahne arkası bir görüntünün fotoğrafı, başka alanlarda yayımlanır. 5 dikiş atılmış bir kafa… Sonra bir başka hareketli görüntü. Körükten, çıkış tünelinden içeri girerken, göğsüne gelen plastik su bardağıyla yere kapaklanan Şenol Güneş, sedyeye yatırılıyor. Takım elbiseli… Sedyeye yatırıldıktan sonra, ceketi çıkarılır.  Şenol Güneş kendinden geçmiş, kafasına beyaz bir file geçirilmiş. Sonra bir ambulansa bindirilir. 

Televizyonlardan hastaneye götüren ambulansın Fenerbahçeliler tarafından tekmelendiği haberi yayılır. Haber var, ambulans var, saldırı görüntüleri yok.
Fenerbahçeli futbolcular ve ekip sahada hakemi bekler…
Hakem Mete Kalkavan’ın maçı oynatmayacağı haberi gelir.
Perde açılmaz; ikinci bölüm başlamaz!

*****

İkinci bölüm niye başlamadı?

Anlaşılan “senaryo” sürekli değiştiriliyor.

Hangisi tutarsa…

Ama sunulanlardan hiçbiri tutmadı!

İlk anda tutan, ama Cumhurbaşkanı’nın “Kumpas var” demesinden sonra, tutmayacağı anlaşılan görüntü akıllardan hiç çıkmıyor:

Çıkış tünelinden, körükten soyunma odasının koridorlarına sağlam giren Şenol Güneş,  ikinci perde hazırlığında karşımıza kendinden geçmiş bir halde sedyeye uzanmış…

Perde arasında, ikinci perdedeki rolüne uygun bir görüntüyle sadece kameralara göründü.

Görüntüye dayalı haberlere göre, kafası yarılmış ve kafaya 5 zımba dikiş atılmış, hastaneye gidiliyor.

Ama yakındakine değil en uzaktakine, Avrupa Yakası’ndakine…

Kafaya 5 zımba dikiş atılmış; ama kanama, kan izi yok!

Nuh Nebi’den kalma bir teknik kullanılmış sanki!

*****

Sona Doğru…

Şenol Güneş’e boşuna Filozof (!) demiyorlar.

Hürriyet’e “Bu olay milat olmalı” demiş.

Niye?

“Bir daha sahalarda bırakın taşı, kâğıt bile atılsa evsahibi takımın sahayı terk etmesi gerekiyor. Benim sahamda atılıyorsa, kime atılırsa atılsın, benim terk etmem lazım. O haklı bu haksız gibi geçmişte de şu olmuştu gibi sözleri de bir yana bırakalım. Cahillikle bir yere varamayız.”

Ya, başkalarını “cahil”, kendini “akıllı” görenlerle?

Ya hakem Mete Kalkavan’la nereye varılacak/tı?

Mete Kalkavan’ın “rol”ü neydi?

Asıl görevi kulübeye döndürmekmiş gibi Şenol Güneş’in ardından çıkış tünelinden içeri girmesi… Şenol Güneş’i yerine, kulübeye dönmesini sağlamak için ısrar etmesi… Sahayı unutup odasına çekilmesi… Beşiktaş cephesinden ulaştırılan, “Şenol Güneş’in kafasına 5 dikiş atıldı” haberinin üzerine maçı “tatil” ettiğini açıklaması…

Akla gelen soru şu:

Mete Kalkavan, kendi özgür iradesiyle ve hiç kimsenin etkisi altında kalmadan mı bu kararı aldı? 

Almadıysa, aldıranların kanatları altındadır!

Mete Kalkavan, ilk kez oluyormuş gibi, bir iki “yabancı madde”nin atılması üzerine takındığı tavırla, zaten, maçı yarıda bırakacağı “sinyal”ini vermişti!

Yani?

Bu fırsat kaçmaz/dı!

Öyleyse…

Son söz:

TFF,  “kumpas"ı boşa çıkaracak kararları verme fırsatını yakaladı!.


 http://www.twitter.com/turgutcelik

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder