3 Nisan 2018 Salı

Saldırı, Ölüme Yol Açmıyorsa, Saldırıdan Sayılmayacak mı?

(Bu yazı 30.04.2015’te hem milliyet.com.tr'de hem Milliyet Blog’da yayımlandı.)

Ülke, 7 Haziran’da seçime gidiyor.

Vaatler, vaatler...

İçlerinde “Passolig”i kaldırma bile var.

Süper Lig, 6 hafta sonra bitiyor.

Partiler, birbirinden “oy”; takımlar ise, “puan” kapma peşinde...

Kimileri istiyor ki, puan/lar “iç” ve “dış” etkenlerle bana yamansın!. Asıl rakibimin yolu şu ya da bu nedenle kesilsin, gönül verilene yol verilsin.
Ama koşullar, bir yerde zorlayınca, gönülden verilmek istenenler, verilemiyor! O zaman, başlıyor “hüzün”, bunun etkisiyle, yolunu kendi gücüyle açana “saldırı”...

Kulüplerin, teknik adamların, yöneticilerin, .... üstü kapalı, sızlanışlı sözlerinden, anlayan, anlayacağını anlıyor.

*****

Ülke, 7 Haziran’da seçime gidiyor; partiler oy peşinde...

Hafiften hafife saldırılar:

Parti otobüslerine taş, yumurta atmalar...
Parti binalarına taşlı silahlı saldırılar...
Adayların önünü kesmeler, yuhalamalar...
Adaylara saldırılar...

"4. Yıldız" peşinde olan Fenerbahçe’ye yapılan saldırılara gelince...
4 Nisan’da Rize’den Trabzon Havaalanı’na giden Fenerbahçe takım otobüsünü Trabzon girişinde kurşunlama, daha “faili meçhul”...

Ankara Fenerbahçeliler Derneği’ne taşlı, sopalı saldırı...
Ve en son, salı günü Bursa Atatürk Stadı’na giderken takım otobüsünün saldırıya uğraması...

(Belli ki amaç, seçime/ şampiyonluğa giderken, taraftarı sokağa çekmek, tribünleri savaş alanına döndürmek! Nasıl olsa, maçlarda saldırmak, kişiyi “zarar”a sokmuyor, büyük bir olasılıkla, çevresinde “kahraman” yapıyor. 6222 sayılı, fiyakalı olsun diye “Şike Yasası” denen bir yasamız var olmasına var da... Bir işe yaramadığını herkes görüyor.)

*****
Takım otobüsüne kurşun, şube binasına taş, sırada ne var?

Bursa’da “yetkili makamlar”ın açıklamasına göre, kafileye sadece protesto gösterisi var. Otobüse “yönelik herhangi bir taşlı saldırı söz konusu olmamış”, “otobüste yapılan incelemede herhangi bir zarar ziyan olmadığı tespit edilmiş”...

Yani?

“Bazı basın yayın organlarında” yer alan “taşlı saldırı” haberi gerçeği yansıtmıyor.
(Yolun iki yanına dizilmiş, hareketli kalabalık... Atılan sloganlar, meşaleler... Öfkeli adamlar... Onlar, sanki maraton ya da bisiklet yarışını izlemek için orada toplanmışlar. Ya da  Fenerbahçe’ye sevgi gösterisinden bulunmak için ... Otobüsü görür görmez, başlamışlar tezahürata, meşale yakmaya, atmaya...

“Yapmayın, etmeyin!” türü uyarılar,  kış kışlamalar...)


Ne yapılmalı?

Yasalar uygulansın deriz, ama, yine de...

Biz bilmeyiz, devlet, büyüklerimiz bilir!.

(Devlet dedik de, Tanzimat romancısı Ahmet Mithat Efendi misali, aklımıza geldi:
Devlet, Fenerbahçe Kulübü’yle yaptığı anlaşmaya uymamış. Dünkü haberler o yönde. Fenerbahçe, Kenan Evren Lisesi’nin bulunduğu yer için devlete, 60 milyon lira harcayarak 3 okul, bir spor salonu yapmış, vermiş. Ama devlet, anlaşmaya uymamış, dendiğine göre, dün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, “O arsayı size vermeyiz” demiş.

Ava giden avlanır misali...)

*****

Başlıktaki soruya dönelim, ona bağlı olarak diyelim ki:

Kurşun atıldı, hedefe varmadı; amaca ulaşılmadı.

Taş atıldı, atılana değmedi; değse bile cana değil, mala zarar verildi.

Şimdi buna “saldırı” denmeyecek mi?

Saldırı olması için ille de “can”a mı zarar gelmesi gerekiyor?

Son söz:

“Yasa, düzen, güvenlik, devletlerin niteliklerini ölçecek üç temel unsurdur.” (Montesqieu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder