MHK’nin, Lig başladığından beri, hakemlere verilen mesajı:
Fenerbahçe kazanırsa, siz kaybedersiniz.
Bunun en çarpıcı, belirgin örneğini de Fenerbahçe’nin ilk ve 10. hafta maçından sonra gördük:
İlk maçta Fenerbahçe’nin haklı 3 penaltısını veren, sonrasında 3 hafta maç verilmeyen; 10. haftada ise 3 penaltısını vermeyen, ama hemen bu hafta maç verilen Arda Kardeşler…
“Cezalandırma” ve “ödüllendirme”ye bundan daha somut örnek olamaz.
Bu örnek, MHK’nin nasıl başına buyruk olduğunun tartışılmaz kanıtıdır!
Dünkü yazımızdan, Fenerbahçe’nin kazandığı 5 maçın hakemine bir sonraki hafta maç verilmeyerek nasıl bir “cezalandırma” yapıldığından giderek, dünkü maçla ilgil ilgi şunları yazmıştık:
“Sahadaki “düdük”, Ali Palabıyık; VAR başındaki, Serkan Tokat…
Fenerbahçe kazanırsa, sonraki hafta/lar için maç alamayan hakemlerden olur mu bu iki hakemimiz?”
Ve Ali Palabıyık ile Serkan Tokat’ın nasıl bir “ikilem” içinde olduğunu kendimizce yorumlamıştık:
“Kuşkusuz, bu soruyu bizden önce, Ali Palabıyık ile Serkan Tokat, kendilerine soracaklardır. Bu soru kafasında olan, yanıtını önceki örneklerde bulan hakemlerin nasıl maç yönetecekleri ortada.
Kafalar rahat olmayacaktır. Akla hep, Fenerbahçe maçlarını yöneten arkadaşları gelecektir. Onlar gibi olmak ya da olmamak, bir ikilem oluşturacak.”
Ve bir “öneri”ye bağlamıştık dediklerimizi:
“Hakemler, onun bunun oyuncağı değildir, olmamalıdır; olanlar varsa, onlar da bir an önce dışlanmalıdır. Kuşkusuz, “oyuncak” yapanlar içeride ise onlarla birlikte…”
*****
Fenerbahçe, ikisi penaltıdan olmak üzere attığı 3 golle 3-2 kazandı.
“Bugünden sonra ne olur?” sorusunun yanıtını 12. Hafta maçlarının görevlendirmelerinde göreceğiz.
Bekleyelim bakalım!
Ama asıl, heyecanla ya da kaygıyla bekleyecek olanlar, kuşkusuz, Ali Palabıyık ile Serkan Tokat olacaktır.
Fenerbahçe’nin 5. ve 43. dakikada kazandığı penaltılar, önceki maçlarda verilmeyenleri düşünerek verilen diyelim, olmasaydı, Fenerbahçe “gol fakiri” olacaktı.
11 maçta 5 penaltı kazanan bir Fenerbahçe…
Bütün penaltılarını sadece 2 maçta kazanan Fenerbahçe…
Lig’in ilk maçında 3, 11. maçında 2 penaltı…
Oysa şu ana kadarki maçlara bakıldığında, bir o kadar daha penaltı olmalıydı.
Sonuçta penaltıları verilmeyen Fenerbahçe…
O kadar penaltı verilseydi, “penaltı varsılı” diye tarihe geçecekti Fenerbahçe…
“Verilenler”, “verilmeyenler”e bakıldığında söylenecek olan şu:
Sahadaki hakem ile VAR’dakinin kafası karışık; bu karışıklığı yaratan da MHK.
Fenerbahçe’nin kazandığı maçlardan sonra, sonraki hafta maç verilmeyen hakemlere yönelik ve giderek “geleneksel hal” alan “Fenerbahçe kazanırsa siz kaybedersiniz” uygulaması, bakalım bu maçtan sonra, geçerliliğini yitirecek mi?
*****
Ersun Yanal, tercihleriyle maçı okuyamadığını gösteriyor.
Her konuşmasında taraftara övgüde kusur etmiyor. Son maçlarda bir de, Fatih Terim’den mi esinlendi ne?
“Sorumlu benim…”
Ama Fatih Terim’den farklı; onun gibi “ağzı bozuk” değil. Umutsuz hiç değil… Ama yakınmacı…
(Serdar Aziz ile Hasan Ali Kaldırım’ın takıma katılmasıyla savunmada bir düzelme göz çarpıyordu. Ersun Yanal, bocalamayı kanat oyuncuların eksikliğine/ sakatlığına bağlamayı sürdürdü. Dediği oyuncular gelince, bu kez, savunmadaki eksikliklerden söz etmeye başladı.)
*****
Sona Doğru…
Fenerbahçe, iyi oynamamasına karşın kazandı.
Ersun Yanal, olumlu eleştiri ve uyarılara kendisi için değil, Fenerbahçe için kulak vermeli.
Şimdi gözler MHK’de…
Bugüne kadar hakemlere verilen mesajı unutmayalım:
Fenerbahçe kazanırsa, siz kaybedersiniz.
Hakemler, dünkü maçta olduğu gibi olmalı.
VAR, gözden kaçanları, art niyet taşıyan kararları düzeltmek amacına uygun kullanılmalı. VAR, VAR’a gitmek, bir “tehdit” olmaktan çıkarılmalı. Hakemleri dolaylı yoldan ya da açıktan “tehdit” edenler hizaya sokulmalı.
“Temiz Lig”, kirletenlerden, kirlilikten yararlanandan temizlenmekle sağlanır ancak. Öyle lafla değil.
Başka?
Son söz:
Fenerbahçe kazandı; MHK’nin hakemlerle ilgili kararı bekleniyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder