18 Aralık 2018 Salı

Ersun Yanal’ın İlk Sınavı: Önce Sevinç, Sonra Hüzün!

Erzurumspor zayıf bir takım mı?

Soruyu yanıtlamak için, şu an elimizde tek “ölçüt” var:

Puan sıralamasına bakılırsa, Fenerbahçe gibi, “puan yoksulu”… Aynı puanda… Ama averajı daha iyi.

Erzurumspor’a zayıf takım dediğinizde, en sondaki takım Rizespor’un tek galibiyeti olduğunu, bunu da Fenerbahçe’den 3-0’lık gibi skorla aldığını unutmayalım. 

Demek ki, Fenerbahçe, tek galibiyeti olana 3-0 yenilmiş, maç öncesi, üstünde olan takım Erzurumspor’la 2-2 berabere kalmış.

Diyeceğimiz şu:

Bir takım yenilince güçsüz, yenince güçlü olamaz!

O anlık durumu genelleştirmek, hiçbir zaman gerçeği yansıtmaz; olsa olsa, “laf ebeliği” olur.

*****

İlkyarısı sevinçli, coşkuluydu; eski, özlenen günleri anımsatıyordu. 

17. ve 28. dakikalarda gelen goller, başka gollerin de gelecek umudunu tribünlere yaydı. Çünkü sahada, önceki maçlara oranla farklı bir Fenerbahçe vardı. Gol sonrası sevinç/ler, çoktandır yaşanmıyordu.

Fenerbahçe bu, kendine geldi, dedirtecek bir başlamaydı. Doğal olarak bu, Ersun Yanal’a bağlanıyordu.

İki golün gelmesi, devamı da var havasının tribünlere yansıması…

Gollerden sonra, kulübenin, o eski günlerdeki havasına bürünmesi…

İlkyarıda gülen yüzler…

İkinci yarıda asılan surat/lar…

Ne değişti?

Maça bakılırsa, ikinci yarıda oyundan düşen bir Fenerbahçe…

Soruya beklenen yanıt, kuşkusuz aslında bu değil.

İkinci yarısı sıkıntılı ve uzatma dakikalarında derin hüzün!

Ne olduysa, o 15 dakikalık dinlenme sonrası oldu. İkinci yarının başında görüldü ki, ilkyarının tutuk Erzurumspor’u gitmiş, farklı bir Erzurumspor gelmişti. Sanırsınız ki, yedek kulübesi de sahada!.

48. dakikada Erzurumspor’dan gelen gol ve sonrası…

Fenerbahçe’nin 2-1’lik skoru koruma amacıyla “zamandan çalma” çabaları…

Yorgunluk, Fenerbahçeli kimi futbolcularda o kadar belirgindi ki…

Ya tribünler?

Fenerbahçe’de taraftar için, sahadaki onbirin temsil ettiği Fenerbahçe unutuluyor, öne saha dışındaki adlar çıkarılıyor. 

Onlar için yapılan tezahüratların, sahadakileri coşturmada katkısı/ etkisi ne?

Hiç!

Üstelik sahadakiler, o bağırıp çağıranların kendilerini düşünmediğini görüyorlar. 

*****

Sona Doğru…

Ersun Yanal, maç öncesi, “Yeni bir öykü yazmaya başlıyoruz.” dedi.

(“Yeni bir öykü”, yakın geçmişteki öykülerden biri olmayacak/tı. Ama çok eski öykülerin devamı olacaktı. Kuşkusuz, başarı getirecek öykü…“Yeni bir öykü”yle yola çıkmak, bir güveni, geleceğin güzel olacağı umudunu taşır.)

“Öykü”nin ilk sayfası güzeldi, umut vericiydi, coşkuluydu. Ama ikinci sayfada suratlar asılmaya başladı, sayfanın son satırında her şey battı!

Oysa asıl “öykü” yazacaklar, sahadakilerdi.

Saha dışındakiler, başka şeylerle ilgilenince, Ersun Yanal’ın yaptığı değişiklikler de işe yaramayınca, başlardaki o sevinç, son dakikada hüzne dönüştü.

Ne mi demeli?

Son söz:

Fenerbahçe’nin 16 maçta elde edeceği dördüncü galibiyet, son dakikada, kafesteki kuş misali uçtu gitti.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder