4 Aralık 2018 Salı

Ali Koç, “Çevre Temizliği”ne Başlamalı!

Fenerbahçe, “tepe”ye oynarken de kimileri böyle değil miydi?

Ne denirse densin, “takım sevgisi” lafta kalıyor.
Görüntü, oldukça net, 4K kalitesinde!.

“Takım” üzerinden başka “sevgi”leri üstün, geçerli kılmak moda…

Bütün çaba ne?

Saha dışında, resmi bir yanı olmayanları “sahneye çıkartmak”, kendi dediklerini sorumlululara “zorla” kabul ettirmek…

“Zorla” derken, içteki desteği göz ardı etmemek gerekir.

Suçlama mı bu, bir tür saplantı mı, değilse ne?

Görüntü, gelişmeler, söylemler; eylemlerin bir başka masum görünüşlü eylemle desteklenmesi/ sunulması, bakanın değil, görenin gördüğüdür.

(VAR’a kadar, Cüneyt Çakır’lar, “Büyük”lerden özellikle Fenerbahçe’ye “köstek” olurken, yıldızı bol takıma nasıl “destek “olduklarını, geri kalmış ülkelerde omuza takılan “yıldız”lar misali o “yıldız”ların takıldığını gösterir.

“Yıldız”ı az Fenerbahçe, dış “köstek”ler yetmezmiş gibi, içten kimilerince kemirildikçe kemirildi.  Sportif başarı eksikliği, o tür anlayışta olanlara göre şampiyonluk azlığının sorumluluğu, bir “suç” olarak birilerine kesildi. Oysa o “az” oluşta payları olanlar, aslında “takım sevgisi”ni başka sevgilere kurban edenlerdi.)

*****

Fenerbahçe yerini, 15. sırayı sevdi!

Geçen sezon/larda böyle olacaktı da…

Dün yenilgilerin verdiği zevkten dört köşe ama iyi günlerde arazi olan, “nokta atışları”yla gündemi işgal edenler, bugün suspus…

Başarısızlığa kılıf bulma ustaları, “suçlu”yu bulurlar hemen!

Kim mi?

Artık olmayanlar!

“Battık, bu bataktan çıkmak zor”, bir “nakarat” olarak dillerde…

Oysa “batık takım”a, 2018-2019 Sezonu için, UEFA Kulüp Lisans ve Finansal Fair Play Lisans Sertifikası veriliyor.

*****

Kimileri, Fenerbahçe’de eski/ yeni yönetimi savunanların tümünü, tarikatlardaki “kul”lar gibi sanıyorlar. 

Oysa yeri geldiğinde “kafa” ile “yürek” arasındaki gelip gitmelerde, mantık ile duygusallığı ayırt eden, ona göre “mantık”ta karar kılanlar, eleştirel bakışın dışında bir yola sapmazlar. Sevinci de hüznü de, kantarın topuzunu kaçırmadan ölçülü paylaşmayı bilirler. 

Sevgiyse sevgi…

En üstün olan “takım sevgisi”dir.

Bu “sevgi”, başka sevgilere kurban edilemez. Bu sevginin içinde, görev/ iş/ uğraş gereği bulunanları yüreklendirmek, adına taraftar denen kesimden olanlara düşer. 

Her yerde olumsuz, çıkarcı kişilerin olması doğal olmasına doğaldır da, bunları söz sahibi yapacak söz ve eylemlerde bulunmanın adı ne ola ki?

İçten dışa yansıyan hava şuysa, tehlike yakındadır:

Beni destekleyen, alkışlayan, benden yana olan herkes iyidir; hoşgörüyü hak eder!

*****

Sona Doğru…

İster “sona”, ister “ileri”, ister “geri”ye doğru olsun…

Fenerbahçe yerini, 15. sırayı sevdi!

Herkes halinden, gidişattan memun ki memnun!.

Kasımpaşa akın yapıyor, yeri geliyor, şarkılar eşliğinde...

(Bizde taraftar, bir de gruplar içinde yer alıyorsa, kendini göstermek için bir türlü susmayı bilmiyor. Maçın gidişine göre "ses" çıkaracağına, kendi havasında... Lafa gelince, beklenen sonuçlar alınıyorsa, rakibi boğuyor! Oysa rakipler memnun!.)

Durumda bir değişiklik yok, takvim yaprakları değişmiş; eskiler yok, yeniler var.

Sevinen yine seviniyor, üzülen yine üzülüyor.

Görüntü çok net, 4K kalitesinde!

Son söz:

Ali Koç, daha fazla üzülmemek/ üzmemek için, kadro dışı bırakılan futbolcuları bağışlamalı,  “çevre temizliği”ne başlamalı, yani kendi getirdikleri ve onların getirdiklerinden kimilerini kadro dışı bırakmalıdır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder