9 Ekim 2018 Salı

Gelmeyen “Özür” Volkan Demirel’i Nereye Götürür?

Kulüplerde “kadro dışı bırakma”lar olağan işlerdendir.
Nedeni ne olursa olsun, bu, takımlarda uyum sağlamaya yönelik bir  yetki kullanımı olarak düşünülür. Ama “kadro dışı bırakma”ya neden olanın ne olduğu, hangi gerekçeye dayandığı açıklanmadığı zaman, “mağdur” yaratılmış olur. 
Kimi “kadro dışı bırakma”, kimsenin ilgisini çekmez, kimse de sorgulamaz, arada kaynar gider. Sonra bir de bakmışsın, “af” gelmiş. Bunun niyesi dışarı yansımayabilir; kapalı kapılar ardında, iş, bir el öpmeyle, bir “özür”le kapatılabilir. 
Ya da yollar, “dostça” ayrılır!
Fenerbahçe’de süresiz “kadro dışı bırakma” ses getirdi.
“Değişim”le yol alan yeni yönetimin böyle bir karar almasını “değişim”in bir parçası olarak  düşünenler olabilir. “Bu da nereden çıkıyor?” dendiği zaman, Başkan Ali Koç'un, Fenerbahçe dergisinin Kasım 2018 sayısındaki başyazısında geçen şu cümleler, gerekçe gösterilebilir:
“… değişime direnç gösteren ve eski düzenin devamını isteyen bir zihniyet, mevcudiyetini halen korumakta ve bir şekilde başarıya inanmamaktadır. Kabul edemeyeceğimiz bu sorunu ivedilikle gidermek için muhtelif tedbirleri önümüzdeki günlerde alacağız.”
Bu başyazıdan sonra gelen “kadro dışı bırakma” ve teknik kadrodan kimilerinin görevine son verme, yukarıdaki cümleye bağlanabilir.
*****
“Kadro dışı bırakma”lar, olağan işlerden, kimi ses getirir, kimi getirmez, dedik.
Volkan Demirel’inki ses getirenlerden.
Volkan Demirel niye kadro dışı bırakıldı?
Resmi bir açıklama olmadığı için, daha çok, Ali Bey’in programlarına konuk ettiği muhabirlerden parça parça, ama değişik neden ve gerekçeler sunuluyor. Bunlar doğru da olabilir. Ama alınan kararı doğru ya da yanlış bulmak, Volkan Demirel için haklı/ haksız diyebilmek için o yazılıp çizilenler yetmez!
Ancak Ali Bey’in, Başakşehir maçı öncesi FBTV’de yaptığı açıklama, konu üzerinde  yorum yapmak için ipuçları veriyor. Ali Bey’in, “Yeni gelmiş bir teknik direktör, bir sportif direktör, Volkan Demirel gibi birini kadro dışı bırakma konusunda beni ikna edemezler.” demesi, kararda onların etkisinin olmadığını gösteriyor.
Ali Bey’in ağzından duyulan “Bu karar, yönetim kurulu kararıdır.” cümlesi, Ali Bey’e o kararın alınmasını sağlayan “olay”ın, buna bağlı gerekçenin ne olduğunu uygun bir dille açıklama görevi veriyor.
Ali Bey’in, “… konuların nereye gideceği kaptanımızın tutumuna bağlıdır.” dedikten sonra gelen “Hata yaptığını düşünüyorsa, geri adım atmasına, özür dilemesine bağlıdır.” cümlesi, Volkan Demirel için, “özür” dilenecek bir durumun olmadığını gösterir.
“Hata yaptığını düşünüyorsa” demek, Volkan Demirel’in “hata yapmadığını”, onun için de “özür dilemek” istemeyeceği anlamına gelir.
Ali Bey’in çarşamba günü FBTV’de yapacağı açıklamadan sonra daha sağlıklı bir değerlendirme yapılır. 
Kararı almaya götüren “olay”ı ve karar gerekçesi olursa…
“Volkan Demirel'in kendine yakışır biçimde kariyerini devam ettirmesi, hem de zamanı geldiğinde kariyerini hak ettiği şekilde sonuçlandırmasıdır.” demek, Volkan Demirel’den bir “özür” beklendiğini kesinlikle gösterir.
Diyelim ki Volkan Demirel, “özür” dilemedi, ne olacak?
Sorunun yanıtı Ali Bey’in şu cümlesini tersten okumada gizli:
“En büyük umudum, en büyük arzum, çok sevdiğim Volkan Demirel'in kendine yakışır biçimde kariyerini devam ettirmesi, hem de zamanı geldiğinde kariyerini hak ettiği şekilde sonuçlandırmasıdır.”
Yani?
Volkan Demirel, “özür” dilemese, “kariyerini devam ettiremeyeceği” gibi “kariyerini hak ettiği şekilde sonuçlandırması” da zaten kendiliğinden yok olacaktır.
*****
Gelmeyen “özür”, Volkan Demirel’i nereye götürür?
Anımsayalım, “özür dilememek”, Volkan Demirel’e Milli Takım kapısını kapattı.
Medyada, “özür bekleyen”lerin sözcüleri Volkan Demirel’den sürekli “Özür dile, affedil, dön” çağrıları yaptı. Ama o, haklı olduğu için, denenlere kulak asmadı, ne kadar kişilikli olduğunu gösterdi.
Sen, sırtında milli forma olan futbolcuna maç öncesi ısınma sırasında küçük çocuğu da dahil, ana avrat küfredenler insanlıktan nasibini almamışların sırıtını sıvazlarcasına, Volkan Demirel’den “özür” bekle…
Niye?
Takımı yalnız bırakmış!
Hani sırta geçirilen forma, hele de milli forma kutsaldı!
Futbolcuya gelince kutsal olan, o formayla küfürü yediği zaman kutsallığı birden yitip gidiyor!
Aklı başında sanılan, futbol dünyasının ekmeğini şöyle ya da böyle yiyen kimileri de işi “vatan hainliği”ne bağlamazlar mı?
TFF, Türkiye Futbol Direktörü, bu konuda Volkan Demirel’i dışladıkları gibi, medyadaki yandaşlarıyla Volkan Demirel’e “özür” baskısı yaptılar.
Volkan Demirel yalnız adamdı artık!
*****
Sona Doğru…
Haklı olmasına karşın, Volkan Demirel’e zorla “özür” diletilemediği için Milli Takım kapısının kapatılması benzeri bir durum, kopartanları yaralar.
Evet, Ali Bey’in ne diyeceğini bilmeden bunları söylemek , konuşmak zorunda kalırsa Volkan’ın da söyleyecekleri vardır, bir kaygının anlatımıdır. 
Ama Volkan’dan “özür” gelmediği zaman, sonunun ne olacağını, olumlu cümleleri olumsuz  tarafından okuduğumuzda anlıyoruz.
Volkan’a, “özür” beklentisini elin tersiyle ittiği için Milli Takım kapısının kapatılması ile Fenerbahçe’deki kuşkusuz farklı olacaktır.
Orada yalnız olan burada yalnız değildir.
Çarşamba günü Ali Bey, belki başka açıklamalar da olur, yapacağı açıklama bütün kaygıları ortadan kaldıracağı gibi, alınan kararın doğru ya da eksik/ yanlış olduğunu gösterebilir.
Şu anda, söylediklerimiz, resmi açıklama olmadığı için, durumlara dayalı olanları duymazlık/ görmezlikten gelerek, sadece Ali Bey’in “… konuların nereye gideceği kaptanımızın tutumuna bağlıdır.”,  “Hata yaptığını düşünüyorsa, geri adım atmasına, özür dilemesine bağlıdır.” demesine bağlı…
Kim ne derse desin, 2002’den beri Fenerbahçe’de olan Volkan Demirel, 3 Temmuz’a direnen kahramanlardan biridir.
Son söz:

Oynamadığı maçta, tribüne gönderenin günahı büyük, yenilgi için istek üzerine “özür” dileyen ve Mehmet Topal’la birlikte küfür yiyen Volkan Demirel’in, varsa bir kusuru, onun için “özür” dilemekten kaçacağını düşünmek akla yatmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder