18 Şubat 2018 Pazar

Aykut Kocaman, Liderlik Yolunda Isınma Turlarını Sürdürüyor

Maç üzerine yazmaya başlamak…
Maç bitimi, Aykut Kocaman’ı dinlemeye başlayınca, “yazmaya başlamak” bir başka yöne kaymaya başladı.

Aykut Kocaman’ınki zorunlu olan, ama sıradan olmayan bir toplantı/ açıklama; tam bir ders niteliğinde… Öğretmen gözüyle bakınca, öyle “çakma” öğretmen gibi değil, gerçek öğretmen gibi…

Bir yanıyla eleştiri, bir yanıyla özeleştiri.

Sonuç, eleştirilen kesim, yani hakemler için de en doğrusunu bulmaya yönelik… 

Yarışın, “adil” biçimde sürüp gitmesi; bir hakkın birinden öbürüne aktarılmaması…
Hakemler üzerinden “rant”, “makam” sağlanması, elde edilen “koltuk”ların, belli kesimlere “çıkar” sağlamak için kullanılmaması…. 

Yetersiz, yeteneksiz “baş”ların, bulundukları yerleri daha da bozmasına, yozlaştırmasına, bir başka deyişle “kirletmesi”ne göz yumulmaması…

“Baştaki”; temiz, yeterli, yetenekli değilse, alttakini “Anlarsın ya…” mesajı ile kullanıyor, anlamayanın (!) defterini dürüyorsa, sorun, “başta"dır.

Sonra, “Temiz Lig” demekle olmuyor.

Hele, olanı tersine çeviren, çıkarlarına uygun düzenin sürmesini isteyenlerin, “Ben temiz, sen kirli” oyunuyla hiç olmuyor.

*****

Hakemin işi ne?

Bayrak kaldırırken, düdük çalarken bakmak değil, görmek…

Görmek unutulur, bakmak belirleyici olursa, bu, skorun açık olduğu durumlarda önemsiz olabilir. Ama skor, hakkı yenen açısından, geride ya da eşitlik durumundaysa, o yenen hakkın ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağı, başkasına hak edilmeyeni vereceğini gösterir.

Düşünün, görmeyen ama bakan hakem, sahadan eli boş dönmesi gerekene, bazen üç, bazen de bir puan armağan edebilir.

Sürekli canı yanmış olmaktan tepki gösteren, önlem alınması, süreğen yanlışlardan vazgeçilmesi için öneride bulunan kişiye yanıt, şu beylik sözle hemen gelir:

“Hakem de insandır.”

İnsan, ama nasıl insan; hepsi “sütten çıkmış ak kaşık” mı?

Kuşkusuz değil; Aykut Kocaman’ın dediği gibi, içlerinde ne ararsan var:

"Hakemler içinde ne kadar yeteneksiz, yetersiz, meslek namusu ve ahlakından yoksun insan varsa, antrenörler arasında da var.”

İstenen ne?

En güzelini dün Aykut Kocaman söyledi:

“İnsanların hatalarından pek zevk alabilen bir insan değilim. Ne hakkımın yenmesini, ne de bazı grupların haksız yere kazanç elde etmesini istiyorum. Bir gram dahi haksız bir şey istemiyorum, Allah yazdıysa bozsun."

*****

Fenerbahçe için, anlaşılan o ki, Başakşehir karşısındaki oyunu ölçüt alınacak…

Geçen hafta dışarıda Başakşehir karşısındaki o etkili, sonuca gidici, göze hoş gelen ve akıl dolu oyuna bakınca, evinde ağırladığı Alanyaspor karşısındaki oyun, özeleştiriye açık.

Dün, Aykut Kocaman, bir engeli daha aşmanın verdiği rahatlık ve aynı zamanda “suni” olmayan bir yaklaşımla futbolcularını ve taraftarları uyardı.


(“İlk yarıdaki oyun bizi taşımaz. Umarım nazarlık olarak kalır.”

Ya Başakşehir karşısında oyun?

Anlaşılan, o oyun, gelecek haftalara taşınmak isteniyor; çünkü örnek bir oyundu.

Aykut Kocama’nın deyişiyle, “bütünlüklü oyun, ne yaptığını bilen, çok kuvvetli bir zincirin saha içinde yer aldığı bir oyun”du. Bu oyun,  gelecekte öyle sürerse, Fenerbahçe’yi “bırakın Türkiye Şampiyonluğunu, Avrupa Şampiyonluğuna kadar taşır.” )

Aykut Kocaman’ın dediklerinin üstüne, olumlu ya da olumsuz bir bakışla hemen atlamamak, düşünmek gerekir. Çünkü “az” düşünen, düşünmeyi bir yerde kesen, yanlış ya da eksik sonuçlara varır.

Aykut Kocaman, maçı özetle nasıl değerlendirdi?

“… bugün ilkyarı 1-3 olma ihtimali çok daha yüksekti. (…) İlk kez futbol şansı, yanımızdaydı. Bunu bu sene ilk kez kullanıyorum. Böyle kopuk olursak, ertesi hafta 2 tane atarız ama 3 tane yemişiz. İlkyarıdaki oyun tam anlamıyla buraya gidebilirdi. İkinci yarı, ilkyarıya göre toparlandık. Üçüncü gol rakibin oyuna asılma hırsını bitirdi. Maçla ilgili yorumum bunlar." 
( “…. bugün ilkyarı 1-3 olma ihtimali çok daha yüksekti.”
Bu, ne demek?
Fenerbahçe: 1 - Alanyaspor: 3
Oysa Fenerbahçe, ilkyarıyı 2-o önde bitirdi.
Aykut Kocaman, Alanyaspor’un olmayan 3 golünden söz ederken kendi gollerinden birini niye saymıyor?
Hakemlerin yanlı/ kasıtlı kararlarından dertlenen Aykut Kocaman ile gazeteciler arasındaki konuşma:
Aykut Kocaman: "Fernandao'nun golü net mi ofsayt?"

Gazeteciler: "Net ofsayt."

Aykut Kocaman: "Büyük bir yanlışlık, hakem adına büyük şanssızlık o zaman. Ne kimsenin hakkını yenmesini istiyorum, ne benim hakkımın yenmesini istiyorum. Çizgiden dönen top da keşke olmasaydı.”

Son cümledeki ne ola ki?

İkinci yarıda Fenerbahçe  2-0 öndeyken, Fernandao’nun kaleye gönderdiği top, kale içinden çıkarıldı. Bunu Ümit Öztürk’ün görme olanağı yoktu, yan hakeme uydu; oyunu devam ettirdi.

Sonuçta Fernandao’nun sayılan ve sayılmayan gollerinde “hata”, yan hakemlerin.

Ya maça, Fernandao’nun sayılan ya da sayılmaya golü damga vursaydı?

İyi ki vurmadı.)

*****

Sona Doğru…

Fenerbahçe, iki maçı eşitlikle bitirmesine karşın, oyun anlayışı yönünden, öyle kolay kolay pes edeceğe benzemiyor.

Anlaşılan, koşula bağlayalım, böyle giderse, taraftar, maçlardan büyük zevk alacak.

Zaman, Aykut Kocaman’ı haklı çıkarıyor.

Kimi ağzı bozukların adam değil dedikleri, “acul” taraftarların da bu lafların yeliyle dalga geçtikleri Fernandao, Aatıf, Hasan Ali Kaldırım; “futbol uleması” kesimin ikisi bir arada oynamaz dedikleri Mehmet Topal ile Souza’nın ne yaptıkları ortada…

“Yemeden atmam!” diyeceğimiz görüntü, son iki maçta “Atarım, yemem”e dönüştü. 

Yitirilen topu kapma uğraşı, topun rakip sahada kalması için baskı, bu baskının nasıl sonuç getireceğinin görülmesi… taraftarı mutlu ediyor olmalı.

İnişler çıkışlar, beklenmedik durumlar olacaktır kuşkusuz. Önemli olan, “iniş”i erken atlatmak…

“Tepe”ye varma, “dip”ten kurtulma yarışı kızışıyor.

Son söz:


Zaman, Aykut Kocaman’ı haklı çıkarıyor; Fenerbahçe, liderlik yolunda ısınma turlarına daha yeni başlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder