24 Aralık 2023 Pazar

Raul Meireles mi, Halis Özkahya mı Haklı Çıkacak?

 (Bu yazı 25 Aralık 2012'de milliyet.com.tr ve Milliyet Blog'da yayımlandı.)

Kimi kesimlerde, kendilerinden olanları “kayırma”, “kollama”, giderek “hastalık” düzeyine varıyor. Karşı  çıkılması gereken, kuşkusuz, olumsuzluklar söz konusu olduğu zamanki tutumlardır.

“Kayırma”, “kollama” dendi mi, 1978 yılından kalma, o zamanki başbakana ait şu cümle akıllara düşer:

“Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz!”

Futbolda da hakemler,  “kollanan”, “kayrılan”lar  oluyor, ne yazık ki.

(Hakemlerin sahadaki tutumları, buna bağlı olarak maçla ilgili yaptıkları sağlıklı/ sağlıksız değerlendirmeler ayrı, onların “özel yaşamları” ayrıdır. İkincisinden yola çıkarak, birincisini gölgede bırakan söylemler, doğru değildir.)

Ne yazık ki, “görevini savsaklayan”lar,  kısacası “bilinçli olarak”yanlış yapanlar,  “kollama”, “kayırma”, “yüceltme”yle aslında,“kurumsal kimlik”lere zarar veriyorlar.

*****

Kimdir hakem/ler?

“Yeşil saha”ların tek egemeni.

Kimileri, bu egemenliğin yükünü taşıyamadığı için kendilerini çok “farklı” olarak görürler.  Çaresiz öğretmenin “not”u silah olarak kullanması gibi, görevinin ne olduğunu unutanlar da,  “kart”lara sarılırlar. Olanlara bakınca da, arkalarında olanlardan güç alırlar

Toplumun her kesiminde var olan “çürük elmalar”ın,  “kurumsal kimlik”e zarar verdiği, çoğu kez göz ardı ediliyor. Oysa “çürük elma” denenler, görevlerini gerçek anlamıyla yapanları da kuşku altında bırakıyorlar. Ne yazık ki, haklıların sesinin az çıktığı, çıktığı zaman da susturulduğunu görüyoruz.

Hak aramalar suç sayılırsa, kime, neye güveneceksiniz?

*****

Görev içinde “keyfilik” olabilir mi?

PFDK’nin Meireles’e, Halis Özkahya’nın raporunda yazdığı “tükürdü”ye dayanarak 8 maç ceza vermesi, tartışma yarattı. Tartışmanın içine, “Hakemlerin dediği geçerlidir, gerisi teferruat” gibi bir yaklaşım da girdi.

Futbol kamuoyunu asıl ilgilendiren, Meireles’in ceza alması değil, verilen cezayla ilgili eylemin olup olmadığıdır. Çünkü hakem Halis Özkahya, raporuna Meireles’in “yüzüne tükürdüğünü”, "anlamadığım bir dilde konuştuğunu" yazıyor. Ama Meireles, buna itiraz ediyor, tükürmediğini,  hep İngilizce konuştuğunu söylüyor.

Gel gör ki PFDK, “Hakemin dediği doğrudur.” anlayışıyla cezayı kesiyor.

Bu durumda Meireles, PFDK’ye göre yalan söylüyor.

“Doğru”yu, “yalan”ı araştırmak, “son nokta”yı koymak Tahkim Kurulu’na kalıyor.

Beklenen, “doğru olan”ın bir önce saptanması!..

Bu nasıl olmalı?

Görüntüler izlenerek...

Dudak okumayla...

Konuşmalara tanık olanlar dinlenerek...

Yüzleştirme yapılarak..
.

*****

Tahkim Kurulu, geçen cumartesi "duruşma"da Meireles’i dinledi, görüntüleri izledi, ama karara varamadı. Anlaşılan o ki, Tahkim Kurulu, sunulananları yeterli bulmadı, maçla ilgili her türlü görüntüyü yayıncı kuruluştan istedi.

Toplantı bugüne kaldı; bakalım karar bugün çıkacak mı?

Meireles, gerçekten “tükürdü”, kendi dilinden bir şeyler söylediyse, cezasını çekecektir. Üstelik, “yalancı” durumuna düşecektir. Ama Meireles, itirazlarını İngilizce konuşarak yaptı, tükürmediyse, Halis Özkahya ile PFDK  sorgulanacaktır.

“Hakem yetişmiyor”, “Yetişen adamı harcamak o kadar kolay değil” gibisinden “laf”ları artık çöpe atmak gerekecektir. Hiçbir tartışmaya yer vermeyecek karar, ucu kime, nasıl dokunursa  dokunsun, alkış alacaktır. Çünkü önemli olan kişiler, onların eylem ve söylemlerinden ötürü alacakları ceza değil, temsil ettikleri “kurumsal kimlik”tir.

Halis Özkahya mı haklı, Meireles mi?

Beklenen ne?

Kararın hiçbir kuşkuya, tartışmaya yer bırakmayacak biçimde olması...  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder