24 Ocak 2024 Çarşamba

UĞUR MUMCU: Öldürüldük Ey Halkım, Unutma Bizi!

Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 Pazar günü arabasına konan bir bombanın patlamasıyla katledildi.

Uğur Mumcu niye öldürüldü?

Uğur Mumcu, düşüncelerinden, inançlarından ödün vermediği, gazetecilik sorumluluğuyla “bir şey”lerin üzerine üzerine gittiği, “biri”lerini ürküttüğü; soyguncuların, katillerin ve arkalarındaki güçlerin, işbirlikçilerin ardına düştüğü; laik Türkiye Cumhuriyeti’ni bölüp parçalamak isteyen güçlerle mücadele ettiği, gerçekleri halkımız bilsin istediği için... öldürüldü.
Uğur Mumcu, korkmadan, “gerçek”lerin ardında koştu; “gerçek”lere ulaşmak için, “öldürüleceğini bilmesine” karşın mücadele ettti. 

Ağabeyi Ceyhun Mumcu’nun deyişiyle, “Mumcu, bir omzunda Azrail ile dolaşıyordu.

Uğur Mumcu, kendisine en çok gereksinim duyulan bir dönemde katledildi.

Uğur Mumcu, terör kurbandır.

Uğur Mumcu, bir basın şehididir.

Uğur Mumcu“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak” sözüyle, düşünce derinliğini ortaya koyan/ sezdiren bir aydın/ gerçek bir gazetecidir.

*****

Uğur Mumcu, 27 Ocak 1993 Çarşamba günü Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Cumhuriyet gazetesinin bulunduğu İnkılap Sokak’tan/Kızılay’dan, İlhan Selçuk’un konuşmasından sonra başlayan, Maltepe Camii’ne, oradan da Sıhhiye, Dikimevi üzerinden mezarlığa ulaşan, yağmur altında, yüzbinlerin takıldığı, o cenaze törenini/ yürüyüşü unutmak mümkün mü?

O törene/ yürüyüşe katılan, sonrası, yıllarca 24 Ocak’larda Gaziosmanpaşa, Karlı Sokak’ta, evinin önünde düzenlenen törene, elinde karanfillerle giden bir yurttaş olarak, o günü unutmak mümkün mü?

O günkü bir başka gündü...

Kol kolla girmiş, birbirini tanımayan, her yaştan, ülkemin dört bir yanından gelmiş insanın, “Arkadaşlar aramıza yabancıları almayalım” uyarıları altında, yağmura inat, “Ankara’nın taşına bak...” türküsünün eşliğinde kilometrelerce yürümenin anlamını herkes kavrayamaz. Hele, Uğur Mumcu’nun deyişiyle, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan”lar hiç anlayamaz.

Ağabeyi Ceyhun Mumcu’nun deyişiyle, "Uğur Mumcu'nun yazılarından herhangi birini bugün gazetelere koyun, göreceksiniz ki bugün yazılmış gibi tazedir.”

Öyleyse, Uğur Mumcu’yu andığımız bugün, Mumcu’nun “dün”den “bugün”ü nasıl görmüş olduğunu anlamak için “söz”ü ona bırakmak gerekir.

*****

“12 Eylül öncesi ve sonrasında ABD teorisyenleri, İslamcı akımların komünizme karşı en etkili ideoloji olduğunu ileri sürmüş ve İslamcı akımların ele geçireceği devletlerin komünizme karşı ‘yeşil kuşak’ oluşturacağını yazıp çizmişlerdi. 
(Cumhuriyet, 25 Mart 1989, Odak...)

“Nedense hep ‘İran’a benzeyeceğiz’ diye korkuluyor da, ‘Suudi Arabistan'a döneceğiz’ diye hiç düşünülmüyor. Bu gidiş Tahran'a değil, Riyad'adır, Ciddeye'dir. Bilet, ‘yeşil kuşak teorisyenleri’ tarafından bu ‘istikamete’ kesilmiştir.”(Cumhuriyet, 5 Mayıs 1989, Teravih...)

“Dinsel gericiliğin sakalını sıvazlayarak bugünkü lükslerini sürdüren Davidoff purolu, Rolex saatli sözde liberaller. Yıllar önce inanç bayrakları gibi kitleleri coşturup dolandırdıktan sonra bugün, şu arabesk liberalizme yardakçılık yapmayı hüner sayan dönek Marksistler. Gericinin garibanına karşı arslan kesilip, aynı gericiliğin iç ve dış sermaye çevreleriyle sarmaş dolaş olanına karşı süt dökmüş kedilere dönen sahte Atatürkçüler. Devlet uçağı ile yapılan hac seferleri, Ramazan aylarında, kadın göğsü ve bacak fotoğrafları yanında Kuran ekleri vererek din sömürüsü yarışına giren gazete patronları... Bugünkü gerici gösterilerde bu çevrelerin, birbirleriyle hiç bağdaşmazmış gibi görünen bu insanların sorumlulukları vardır. Tohum ve toprak... Dün ekilenler bugün biçiliyor. ... Sayın paşalar, 12 Eylül’de ne ektiler ki, bugün ne biçmek istiyorlar?” (Cumhuriyet, 12 Mart 1989, Tohum ve Toprak...) 

“Son yıllarda Türkiye'de yeni bir siyasal paranoya ortaya çıktı. ‘Piyasa fetişizmi’ ve ‘Kemalizm düşmanlığı’... Bu, entellektüel görünüşlü bir yeni McCartizm'dir. ... Özal ve ANAP'a karşı çıktınız mı tamam: Sivil toplum düşmanısınız... Kemalist darbe hazırlıyorsunuz... Cuntacısınız... İttihatçısınız... “ Cumhuriyet, 2 Kasım 1991, Yeni McCarticilik...) 

“Asıl büyük yanlış, Kürtler'in kültürel kimlikleri ile PKK terörünün birbirine karıştırılmasıdır.” (Milliyet, 21 Mart 1992, Yanlışlar...) 

“ ‘Kemalizm sendromu’ adı verebileceğimiz entel hastalığı, gerici tarikat yuvaları, Babıali yokuşu, ... İkitelli semti, İstanbul barları ve siyasete meraklı holding çevrelerinde hızla yayılıyor. Bu ‘entel ve mental’ hastalık, genellikle düşünce tembelliğinden kaynaklanıyor.” (Cumhuriyet, 10 Ağustos, Tembel Savaşçılar...) 

“Türkiye'de ‘irtica örgütleri’nin 12 Eylül döneminde güç kazandıkları, bu dönemin doğal uzantısı olan ANAP iktidarında da iyice geliştikleri yadsınmaz gerçeklerdir. 12 Eylül döneminin başbakanı Sayın Ulusu "Süleymancılık tarikatının mallarına el konulması için yasa hazırlığı yaptıklarını, ancak ... insan hakları baskısı yapılıyor imajı vermemek için ... yasayı çıkarmadıklarını" söylüyor. ... Atatürk'ün vasiyeti hiçe sayılarak Dil ve Tarih Kurumlarına el konurken akla gelmeyen sakınca, demek "Süleymancılık tarikatı"nın mallarına el konmasını engelliyor. İşkenceler için yapılan insan hakları yayınlarına kapanan kulaklar, Süleymancılık tarikatının malvarlığı için açılıveriyor. (Cumhuriyet, 10 Aralık 1986, Bereket Vakfı...) 

“ABD ve İngiltere'nin bölgede bir Kürt devleti kurma planları hiç değişmemiştir. Kapitalist Batı'nın amacı, Ortadoğu petrolleri üzerindeki denetimleridir. Petrol, dün olduğu gibi bugün de Ortadoğu siyasetinin nedenidir.” (Cumhuriyet, 19 Ağutos 1990, Kürt Desteği...) 

“Türkiye'de Suudi destekli İslamcılık niçin bu kadar yaygınlaştırıldı? Bölgedeki Kürtler, Batı devletlerince dünden bugüne niçin desteklendi? Son yıllarda "İslamcı-Kürtçü" akım niçin desteklendi?” (Cumhuriyet, 19 Ağustos 1990, Kürt Desteği...) 

Son Söz:

“... Geçmiş cinayetleri kolaylıkla unutan toplum, bundan sonra dökülecek kanların da sorumluluğuna ortak oluyor demektir." (Cumhuriyet, 27 Haziran 1975, Kanıksamak.. )

* Bu yazı 24 Ocak 2010'da Milliyet Blog'da yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder