15 Aralık 2020 Salı

Fenerbahçe’de Kargaşa Yaratmak İçin Yenilgileri Fırsat Görmek!

TARAFTARA ÇAĞRI: HAZIR OL!


“Fenerbahçe taraftarına önerisi olan var mı?”


Bu, Hasan Hüseyin Alimoğlu imzalı,  cunhuriyet.com.tr'de yer alan yazının başlığı…


Bizim de “çorbada tuzumuz olsun” türünden…


İçeriğine bakınca, bu yazı için ne diyeceğiz?


Haber mi, köşe yazısı mı?


Bütüne bakıldığında anlatım olarak “yavan”…  İçerik de öyle…


Yazıya, olanları yansıtıyor gözükse de,  “karalama” ya da “çiziştirme” diyelim, olsun bitsin!


“Karalama"da ne var?


Birilerine, Fenerbahçe taraftarına tam da “öneri zamanı” deme, taraftarı harekete geçirtme…


“Son yıllarda kulübün aldığı kritik kararların altında, Fenerbahçe taraftarının imzası vardır.”  demek, taraftar, “öneriler” doğrultusunda karar alınmasını/ verilmesini sağlayacaktır/ sağlasın demektir!


*****


TARAFTARIN GÜCÜNÜN KAYNAĞI, SAĞI SOLU!


“Karalama”, taraftarın gücünü şöyle sıralıyor:


2018 seçimlerinde Ali Koç’u başkan yapan da taraftardır, Aykut Kocaman ile yolları ayıran da taraftardır, Ersun Yanal’ı getiren de taraftardır.”


Taraftar, Ali Koç’u başkan yaptı.


Doğru mu?


Kesinlemenin dayanağı da, 30 Haziran 2018’de, Yalova’nın Safran köyünde, Genç Fenerbahçeliler Yalova sorumlusu Hasan Doğan’ın düğününde nikah şahidi olan Başkan Ali Koç’un dediklerinde:


“Hasan Doğan'la Fenerbahçe dolayısıyla yollarımız kesişti. Biz, Hasan Doğan'lar sayesinde seçildik. Hasan, bana bir mail atıp arkadaşlarıyla yardım etmek istediğini söyledi. Sağ olsun Hasan Doğan'ın hem seçim öncesi hem de seçim günü bize muhteşem desteği oldu.”


(Damat, Fenerbahçe’de bir köşe kapar, FBTV’de program sunar.)


Taraftar, Aykut Kocaman’ı gönderir; Ersun Yanal'ı getirir.


Kulüplerde birçok taraftar grubu var; bunlardan biri yönetimlerin “gözdesi” olur. O bakımdan taraftarın sesine kulak vermek, bütünü kapsamaz, o “gözde”yi kapsar.


Zaten Fenerbahçe’de taraftarı da bir “bütünlük” göstermiyor. 3 Temmuz'la “bölünme” iyice açığa çıktı. 


(Bir kesim, içeride ve dışarıdaki maçlarda “rakip” oldu, hakemlere güç kattı! Ne acı ki 2017-2018 sezonunda bir şampiyonluk seçime kurban edildi.)


Ali Koç’a oy verenlerden kimilerinin amacı, haydi taraftarlar diyelim, dün neydi, bugün ne?


Yanıtı Başkan Ali Koç’un sözlerinde:


“… seçimlerde bana oy verenler, ‘Nasıl olsa Aziz Yıldırım’ı deviremeyiz, Ali Koç’u deviririz.” deyip bana destek olmuş; ‘Hele şu ilk altı hafta geçsin de biraz da başarısız olsunlar tribünleri etkileriz.” deyip plan yapanlara mesajım var. Ayağınızı denk alın. Kim olduğunuzu biliyoruz. Kimlerle aşık attığınızı biliyoruz. Neye uğrayacağını şaşıracaksınız.” (Temmuz ayı Olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, 27.07.2019)

*****


TARAFTARI SONUÇSUZ BAŞARILARLA AVUTMAK!


"Karalama"daki şunlara ne buyurulur?


“Şu ana kadar gelinen süreçte taraftar oyundan doğal olarak memnun değil. Kimsenin taraftara puan durumunu gösterme hakkı da yok. Fenerbahçe taraftarı içeride 3 maç kaybederek, derbi kazanamayarak puan durumuna bakmaz. Fenerbahçe’nin genlerinde iç saha ve derbi vardır.”


Fenerbahçe taraftarını belli kalıplara hapsetme düşüncesinin ürünü cümleler… 


Şu anki puan ya da Lig sonunda yukarılarda, hele de şampiyon olmak hiç önemli değil! Çünkü taraftar, “içeride 3 maç kaybedilmesine”, “derbi kaybedilmesine” bakar/mış!


Öyleyse, “Fenerbahçe’nin genlerinde iç saha ve derbi var” olduğuna göre, taraftarı harekete geçirmek gerekir!


3 Temmuz’dan beri sürdürülen, övgü dizilen taraftar grubunun çabalarının zaman içinde meyvelerini vermesine bakarak, şimdiden yol kesmenin daha önce de nasıl kesildiğine, ad verilmese de kimlerin öncülük ettiğinden giderek bir çağrı yapılıyor:


“Peki tüm bunlardan sonra Fenerbahçe taraftarına bir önerisi olan var mı?” 


Soru “şirket”ten, yanıt da, düne dönük olarak “şirket”ten olsun:


“Aziz Yıldırım varken “20 yıldır başınızdan bir başkanı gönderemediniz” diyenler, 

Aykut Kocaman varken “Savunma futbolundan(?) kurtulamadınız” diyenler, 

çözümü Ersun Hoca’nın gelmesinde arayanlar, 

bu sefer Fenerbahçe taraftarına ne gibi bir öneri verecekler? 

Başkan mı gitsin, hoca mı istifa etsin, kadro mu baştan aşağı yenilensin?”


Taraftar aracılığıyla Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ı gönderen, çözümü Ersun Yanal’da görenlerden şimdi de içinde başkanın da olacağı "öneriler" bekleniyor.


20 yıllık Aziz Yıldırım’ı götüren, Ali Koç’u getiren güç (!) bu; getirdiğini de götürür!


(“..gitsin”, “…istifa etsin”, “… yenilsen”ler içinde, gönlü başka takımlarda olanlar, “Fenerbahçe şike yapmamıştır” demeye yanaşmalar yok; normal bir şirkette olsa, şirketi kamuoyu önünde itibarsızlaştırdığı için kapı önüne konacak olduğu halde o görevi sürdürenle ilgili bir tepki kırıntısı yok.)


*****


TARAFTARI YÜCELTMEK HASTALIĞI!


“Büyükler”den biri yenilir, ses seda çıkmaz; Fenerbahçe yenilir, dünyalar başına yıkılır!


Kimilerine gün doğar!


Her yenilgiyi Fenerbahçe’de "kargaşa" yaratmak için fırsat görmek, gelir gündeme oturur.


Futbolculardan başlanır; “o gitsin”, “şu gelsin” muhabbeti zirve yapar.


Şimdi pompalanan, kimilerini göndermek, kimilerini getirmek!


“Evet ama yetmez” diyenler bu kez, teknik direktörü hedefe koyarlar.


Taraftar bu, başkan devirir, başkan götürür!


Oysa Aziz Yıldırım, seçimle geldi, seçimle gitti.


Kim ne derse desin, götüren de getiren de taraftar değildir, üyelerdir. 


*****


Sona Doğru…


Haftalar bir bir eriyor ama önümüzde daha 28 hafta var.


Kim öle, kim kala!


Taraftar istiyor diye, hele de üyeyse, her gelen istek/ öneri baş tacı yapılmaz, yerine getirilmez. Yok, eğer, kafalardaki “hayata geçirilmek” isteniyor da bu, taraftar istediye bağlanıyorsa, orası başka…


(Olur olmadık yerde belli bir taraftar kesimini yücelten, şımartan, yerine göre rakip gördüklerine karşı kullananlar, o taraftarın bir gün “bumerang” misali gelip kendilerini vuracağını nedense hiç düşünmezler. Fenerbahçe Cumhuriyeti tektir, belli bir taraftar kesimin "paralel yapı” oluşturmasına izin veremez!)


Magazin kültürünün önde gelenleriyle işler yürümez; yürütüldüğü zaman magazinin içine düşülür. 


Sosyal medaya denen kesimden yükselen seslere kulak tıkamak olmasa da, ciddiyetten uzak olanlara “İt ürür kervan yürür” diye bakmak gerekir. 


Yanıtlar, tepkiler,  caydırıcı olmalı; görüyoruz hiç olmuyor.


Sözgelimi Beşiktaş Başkanı’ndan kapalı kapılar ardından aranan/ beklenen özrün gelmeyişi…  3 maç sonra bile, Beşiktaş’ın, Alanyaspor maçıyla ilgili yaptığı açıklamada “Fenerbahçe maçında aleyhimize verilen hakem kararları sıcaklığını korurken, ” ifadesine yer verilmesi…


Televizyonda “penceresi”, gazetede “köşesi” olan Fenerbahçe görünümlü kimilerinin sözünün dinlediği, onlardan görüş alındığı, onların istedikleri oyuncuların takıma doldurulduğu, istemediklerinin gönderildiği “algı” değil de “gerçek” olarak kafalarda yer alırsa….


Yine Fenerbahçe taraftarı/ muhabiri adını kullanarak “haber” yazanların yazdıklarında “oradaymış” havası taşırsa…


Zamamında destek olanlardan kimileri, “iyi gün dostu değil kara gün dostu” olunması gerektiğini unutarak  “kargaşa yaratma”da rol alırsa…


“Güvenilen dağlara kar yağıyorsa”…


O zaman sorunu başka yerlerde aramaya gerek yoktur.


Öyleyse?


Yönetim, açıkçası Başkan Ali Koç, “saz”ı eline almalı; önce takıma moral vermeli… Şimdilik Erol Bulut ve kimi futbolcular üzerinden yürütülen “operasyon”u etkisiz kılmalı.


O zaman?


“Kırmızı kart” gösterme zamanı!


Son söz:


Fenerbahçe’nin geleceği, özlenen günleri yaşatmak için, denenmiş akıl verenlerin aklına uyulmamalı; olur olmadık yerde taraftarı yüceltme, şımartmanın bir gün “bumerang” olacağı akılda tutulmalı.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder