18 Aralık 2020 Cuma

Antep’ten, “Baklava” Niyetine 3 Puan İstemek!

Fenerbahçe bu, futbolunda bir kıpırdanma olur olmaz, olumsuz bir “güç”, kargaşa yaratır! 


“İt ürür, kervan yürür” demek varken, böyle olumsuz etkilenmelere nasıl açık olunur?


Sıradan sayılan Ziraat Türkiye Kupası maçlarında sahaya sürülecek futbolculara dikkat etmek varken, nasıl olur da “kritik maça” çıkılıyor havasına girilir. 


Sahada işini ciddiye almak başka, başına bir kaza gelebilecek futbolcuyu hemen sahaya sürmek başka. 

Kim düşünebilirdi, Kupa maçında kaleci Altay Bayındır’ın kalesini bırakıp orta alanda top karşılayacağını, hızını alamayıp gol atacakmış gibi rakip alana gireceğini?


Ve kırmızı kart göreceğini…


Hakemin ne vermesi gerektiği üzerinde yoğunlaşmak yerine, maçın başında sayılacak pozisyonda, Altay’ın orada ne işi var üzerine durmak varken…


Düşünelim:


Harun Tekin sakat, zoraki iyileştirildi Antep’te onbire alındı diyelim ya da kalenin, Süper Lig’de ilk kez forma giyme unvanını kazanacak olan Oytun Özdoğan'a teslim edildiğini… 


Oytun, hatalar yapacağı gibi, bakarsınız, parlar, maçın kahramanı olabilir. Harun ise, sakatlıktan tam kurtulamamanın sıkıntısını yaşatırsa, fatura, sahaya sürene, buna göz yumana kesilir.


Belki de hiçbir şey olmaz; kaleyi kim korursa korusan, harikalar yaratır!


Aslında o kadar çok düşünülecek var ki?


Bir yandan hakemler kıyarken, bir yandan da önlem olarak "as"ları oynatmamak varken, oynatarak kendi içinde kıymak niye? Oynat hiç oynamayanları, göstersinler kendilerini… Nasıl olsa 5 değişiklik hakkı var, “as”ları kulübede “çevik kuvvet” olarak tut!


Zaten sahada da "doğracak"lar var!


(O kadar kollama/ doğrama sürüp giderken, bunlara önlem almak varken, TFF adına yapılan açıklama ve MHK Başkanı Serdar Tatlı'ın hakemler ve VAR konusunda dedikleri, tam da "böyle gelmiş böyle gider"in anlatımı. Görüntü, hakemlere “kalkan” olmak, doğru iş yapanlar bile bu gidişle "çürük"lerle yarıştılacak sanki!

Serdar Tatlı, VAR'la ilgili ne de "tatlı" konuyor, VAR'ı adı var işlevi yok yapıyor:

"VAR sahadaki hakemin kararını etkileyemez.Nihai karar hakemindir.VAR sadece yardımcı olmak için vardır." 

Yani? 

"Düdük" kimdeyse, istendiği gibi ötecek! 

VAR hikâye!)


*****


Fenerbahçe bu, her zaman başına bir iş gelir!


Bazen dıştan, bazen içten…


Haksız denecek uygulamalar, kural diye dayatılanlar, ne hikmetse, ilk kez Fenerbahçe’yi gelir bulur.


Bir de kendinden kaynaklanan “seri”ler…


Bir zamanlar içeride kazanmak; dışarıda zorlanmak, yitirmek…


Bu sezona ise, bir “dolu” bir “boş” gitmek; dışarıda "dolu", içeride olmadığı kadar "boş"...


İçeridekinin gerekçesi, Çiçeği burnunda Fenerbahçe Sportif Direktörü Emre Belözoğlu’nun, taraftarı yücelterek, “Fenerbahçe, bu 3 iç saha maçını taraftarlı oynamış olsaydı, kazanırdı.” demesinde.


Oysa bu gerekçe, öteki takımların da taraftarsız oynadıkları düşünüldüğünde, geri teper! Çünkü dışarıdan “dolu” gelmenin gerekçesi de rakibin taraftarının olmaması/dır.


Fenerbahçe’yi, doğrusu futbolcuları, içine sokulduğu “psikolojik bunalım”dan kim kurtaracak?


Her şey, futbolcuların kendi elinde; onun yolu da, Antep’te 3 puanla dönülmesine bağlı!  


Aksi durumda, gönderme ve getirme konusunda uzman akıldanelere göre, Erol Bulut’a yol verilir!


Fenerbahçe pek alışık olmadığımız, son bir iki yılda fazlasını gördüğümüz “git gel”ler, bunun yanında “boşluk”ta olmak, bu sezon da sürerse yazık olur.


Olumsuz havayı dağıtmak isteyen, aslında umutsuzluğu kalıcı kılmak isteyenlere göre, 3 puanla dönmek, Erol Bulut’un “görevde kalma ömrü”nü uzatacak! 


(Öyle bir iki maça bakarak adamın göklere çıkarıldığı ya da yerin dibine batırıldığı bir ortamda kendilerini “mahallenin namusu bizden sorulur” diye kabadayılara özen, çoğu da belki de kendi yakınlarına söz geçirmeyenler, kıymeti kendiden menkul adamlardır!)


*****


Fenerbahçe için önemsiz, hafife alınacak maç yoktur.


Rakipler, “başsız” da kalsa Fenerbahçe’ye karşı canla başla oynarlar.


Sıralamayı etkilemese de ya da rakip zor durumda, önceki maçında etkili oynamışsa, Fenerbahçe’ye karşı daha da diri olacağı kanısı futbolcuların kafasında yer eder.


Fenerbahçeli futbolcu, başka takımlardaki gibi, “yan yollar”dan destek geleceği düşünmek bir yana, hakkının yeneceğini, doğranacağını da kafasının bir yerine yerleştirir. 


Sosyal medyaya bakar, taraftara bakar, kulübeye; yönetimin destek derecesine bakar. 


Bakar da bakar!


Şimdi bakılan/ bakılacak olan, cumartesi günkü maç!


Şen şakrak dönmek de var, hüsranla dönmek de…


Yaratılmak istenen kargaşayı def etmek de var,  kargaşa yaratanların coşmasını sağlamak da…


*****


Sona Doğru…


Resmi adıyla Gaziantep, sözcüklerden “tasarruf” etmek isteyen için Antep!


Yeme içme kültürü, yolu Antep’e düşeni büyüler!


“Antep’ten ne istiyorsun?” dendiğinde ilk tercih, “baklava”dır.


Fenerbahçe, bu cumartesi Antep’te…


Taraftar, işler kötü gitse de yan çizmeyecek olanı, yani “kötü gün dostu”, futbolculardan ne isteyebilir?


Son söz:


“Baklava” niyetine 3 puan…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder