8 Kasım 2017 Çarşamba

Selçuk Yula’nın Son Yazısı, Taraftara “Vasiyet” Gibi...

(Bu yazı Selçuk Yula'yı yitirdiğimiz gün 06 Ağustos 2013'te yayımlandı.
Selçuk Yula'yı saygı ve özlemle anarken onun son yazısındaki "taraftar vurgusu" hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.)

Selçuk Yula’yı bu akşam, FBTV ekranlarında, Salzburg maçından önce ve sonra dinlemek vardı.

Ama olmadı; çünkü bu sabah, yaşama gözlerini yumdu.

Selçuk Yula, bu akşamki maçtan umutluydu, Fenerbahçe’nin tur atlayacağına inanıyordu.

4 Ağustos tarihli Foto Maç’ta yayımlanan son yazısı “Otokontrol”nün son bölümünde ise, Fenerbahçe taraftarına sesleniyordu:

“... Avusturya'da mükemmeldiniz. Hepinize helal olsun. 90 dakika durmadan yaptığınız tezahürat bir yana cezalık bir şey yapmamanız bir yana.

İki gün sonra 55 bin kişiye kapalı gişe oynanacak bu oyunda sizlerin rolü gene çok büyük.

Aman otokontrolü elden kaçırmayın.

Hem kendinize hem yanınızdakilere mukayyet olun.

Önümüzde daha oynanacak o kadar çok maç var ki!

Sahada kazanılanlar dışarıda saçma sapan şekilde kaybedilmesin.”


Selçuk Yula’nın son cümlesi, taraftarın kulaklarına küpe olmalı, her maçta bu cümle kulaklarda çınlamalı:

“Sahada kazanılanlar dışarıda saçma sapan şekilde kaybedilmesin.”


*****

Kişilerin yaşamlarında rastlantıların yeri yadsınamaz. O rastlantılar ki, kişileri alır bir yerlere taşır, “İyi ki...” ile başlayan cümlelerle de, o yolu açanlara, bir bakıma teşekkür edilmiş olur.

Selçuk Yula’nın futbol yaşamına yön veren, belki de onu Fenerbahçe’yle bütünleştiren rastlantıyı eski başkanlardan Ali Şen, bakın nasıl dile getiriyor:

"1978’de Eşref Abi (ve) arkadaşları tarafından Fenerbahçe’ye Ankara’ya getirilmişti. İlk yıl oynayamadı. Ziya Şengül antrenördü. Ziya da pek beğenmiyordu Selçuk’u. Ben de 1979 yılında Almanya’dan Freidel Rausch’u getirdim takımın başına. Alman teknik adamla uçaktan inerek antrenmana gittik. 8 numaralı formayı giyiyordu Selçuk. ‘Bu çocuk kim’ dedi. Yanımda da rahmetli Semih Bayülken oturuyor. Onun da elinde satış listesi bulunuyor. O listenin başında da Selçuk Yula yazıyor. Alman hoca Selçuk’u listeden çıkar dedi ve takımda kaldı kendisi. Selçuk daha sonra gol kralı oldu. Hepimizin sevgilisi oldu, hepimiz çok onu sevdik.”


Ben de Selçuk Yula'yı çok sevdim.

Hem futbolcu, hem yorumcu olarak tutarlıydı, ilkeli davranıyordu. Ne zaman dinlesem, hele 3 Temmuz süreciyle ilgili hiç kıvırmadı, Fenerbahçe'yi savundu, “ortadan” giderek hem nalına hem mıhına vurmadı. Bir futbol emekçisi olarak, futbol emekçilerinin emeğini/ alın terini savundu.

*****


Selçuk Yula demek, gol demekti.

Fenerbahçe formasıyla tam 134 gol attı. "En unutulmaz gol”ü ise, 11 Eylül 1985’te Fransa’da oynanan ve Fenerbahçe’nin 3-2 kazandığı maçta Bordeaux'ya attığı goldü.

Spikerler, kendilerine özgü üsluplarıyla golleri anlatırlar. Bazen, maça kendini kaptıran spiker, garip/ anlatım bozukluğu olan cümleler de kurabiliyor.

Sözgelimi Selçuk Yula’nın, bir Denizli deplasmanında Denizlispor’a kafayla golünü, spiker, şöyle anlatmıştı:

“Selçuk, kafayla kaleye girdi.”

Başta Yula ailesine, Fenerbahçe camiasına, sevenlerine başsağlığı dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder