"Hocamızla yollarımız ayrıldı. (…) Fatih Terim'le haftaya görüşeceğiz. Kendisiyle görüştükten sonra yönetim kuruluyla durumu değerlendirerek karar vereceğiz. Hocamızla konuşarak ayrıldık. Tekrar söylüyorum, tazminat konusunu kendisiyle görüşeceğiz, ona göre bir değerlendirme yapacağız.”
TFF Başkanı Yıldırım Demirören bunları dediğinde takvim yaprakları 10 Ağustos’u gösteriyordu. “Tazminat konusunu kendisiyle görüştüğünü” varsayalım, kamuoyuna kararla ilgili bir açıklama yapılmadığına göre, “yönetim kurulunun değerlendirmesi” daha yok demektir.
(Daha önce “karşılıklı anlaşmadan” söz edilirken, o gün “konuşarak ayrılmaktan” söz ediliyor. Çünkü kamuoyu karşısında zorda kalan Fatih Terim’in o açıklaması, TFF’nin açıklamasını taca atmıştı.)
Fatih Terim, gönderilmesine gönderildi, ama “hak aramak”tan vazgeçmeyeceği, TFF’ye iki kez "ihtar" çekmesinden anlaşılıyor.
TFF’nin gönderme gerekçesi ne?
İş, TFF’nin gerekçesi olursa başka, olmazsa bir başka yola girer. TFF, somut gerekçe/ler gösteremedi mi kazanan Fatih Terim olacaktır.
Sözleşme koşullarına kim, niye uymadı?
Soru bizi “dünde ne oldu”ya götürecek doğal olarak.
*****
TFF - Fatih Terim görüşmesinin sonucu nasıl yansıtılmıştı?
“Bir araya gelen taraflar, sürecin bundan sonraki kısmında yolları ayırmanın her iki taraf açısından daha sağlıklı olacağına kanaat getirmiştir.”
Bu cümlenin “Türkçe meali” şöyle:
Taraflar, en sağlıklı yolun yollarını ayırmak olduğu kanaatine varmıştır.
Yani?
Biz, anlaşarak ayrıldık; anlaşmalı boşanma misali.
Anlaşmada koşul yok, gerekçe var. Koşul olsaydı, şu şunu, bu bunu verecek olurdu ya da alacak verecek yok…
TFF’nin açıklamasındaki gerekçe:
"Bir süredir kamuoyunda ve medyada gündem haline getirilmeye çalışılan birtakım futbol dışı konular, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim ile Türkiye Futbol Federasyonu yönetimini yıpratma amacı taşıyan bir hal almış” olması…
(Fatih Terim istifa mı etti, kovuldu mu tartışmaları “gevezelik düzeyi”nde sürerken… TFF’nin açıklamasına “oysa”lı bir cümleyle devam etmek zorunlu oluyordu.)
Oysa Fatih Terim’in açıklaması, TFF’nin açıklamasını taca atmıştı:
“3.5 yıl görev yaptığım Türkiye Futbol Direktörlüğü görevinden istifa etmedim. Daha net yazayım: Görevime, TFF tarafından son verildi.”
Hani, “.. taraflar, sürecin bundan sonraki kısmında yolları ayırmanın her iki taraf açısından daha sağlıklı olacağı”nda birleşmişti?
(“… bu olay kuruma ve kişilere zarar veriyorsa, görevi hemen bırakabileceğini” söyleyen Fatih Terim’e sarılan ve “… yapacak çok işimiz” var diyen, yani “istifa”yı kabul etmeyen TFF Başkanı Yıldırım Demirören, sonradan göreve son verilmeyi “Hocam seni çok yıprattılar, senin üzerinden de bizi yıpratıyorlar” gerekçesiyle açıklamasını Fatih Terim yazıya döküp kamuoyuyla paylaşmasaydı bunları bilmeyecektir.)
Can alıcı soru hâlâ yanıt bekliyor:
Görev son verme, “Hadi git”le olmayacağına göre, resmi belgede ne yazıyor?
*****
Demek ki “karşılıklı anlaşma” yok/tu.
Olmayanı, Fatih Terim’im zorda olduğunu varsayarak kamuoyuna açıklamak, başka konulardaki açıklamaların da gerçeği yansıtmadığı kuşkusunu kafalara yerleştirir.
O zaman, “inandırıcılık”, “güvenirlik”, içi boşaltılmış kavramlar olur.
İstifa olsaydı, Fatih Terim, TFF’ye; “göreve son verme” olduğuna göre, TFF, Fatih Terim’e sözleşmede yazılı olanı ödemekle yükümlü.
(TFF, Fatih Terim’in “mekan basması”nı ve sonrasında yaptığı açıklamada “Yine yaparım” demesini TFF’nin saygınlığına gölge düşürme, verilen görevin verdiği güçle “menfaat sağlama” gibi bir gerekçeyle “göreve son” verildiğine bağlarsa/bağlamışsa, tabii iş mahkemeye düştüğünde, büyük bir olasılıkla haklı çıkar. Tazminat da havada kalır! Ama Fatih Terim’in diretmesi, bir haklılık belirtisidir. )
*****
Fatih Terim, tazminat istemekte haklı mı değildi mi?
En doğru sözü, “sözü kıvırmadan” Aziz Yıldırım söyledi:
“Siz, eğer sayın Fatih Terim'i kovduysanız, o zaman tazminatı ödeyeceksiniz. Yok öyle sokağa atıp da, o işçi şu kadar parayı alıyor, şu kadar asgari maaş eder deme şansını şimdi değil, o anlaşmayı imzalarken düşünecektiniz.”
Fatih Terim, istifa etmediğine göre…
TFF’nin, tazminat ödememek için, kamuoyunda “parasal karşılaştırma”ya dayalı, daha çok da hedef saptırmaya yönelik söylemlerin etkisiyle işin içinden sıyrılma eğiliminde olduğu anlaşılıyor.
Fatih Terim, tazminatta diretir, TFF de “görevden alma”yı doyurucu bir gerekçeye bağlamazsa, tazminatı kimin ödeyeceği kendiliğinden anlaşılır.
Son söz:
Şimdi özveri zamanı ise, o özveriyi Fatih Terim mi, yoksa o koşullarla onunla sözleşme yapan/lar mı göstermeli?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder