17 Ekim 2017 Salı

Hakemleri VAR Başka, TFF Başka Kollar!


Küçük “var”ı biliyoruz da bu büyük “VAR” da ne oluyor?

Büyük VAR, bir kısaltma; açılımı: Video Assistant Referee. Bunun sözde Türkçeleştirilmişi de: Video Hakem Sistemi.

(Niye “sözde” dedik? Çünkü üç sözcük de Türkçe değil.)
VAR, nelere bakacak?

FİFA kaynaklı açıklamaya göre şöyle:

1. Gol :
(Atılan bir golün geçersiz sayılmasını gerektirecek herhangi bir ihlal olup olmadığının saptanması…)
2. Penaltı Kararı:
(Penaltı verilmesi/ verilmemesi gerektiğine ilişkin görüşün bildirilmesi…)
3. Kırmızı Kart Kararı:
(Kırmızı kart verilmesi/ verilmemesi gerektiğine ilişkin görüşün bildirilmesi…)
4. Doğru Oyuncuyu Belirleme:
(Birçok oyuncunun bir arada olduğu durumda hangisinin kart görmesi gerektiğinin doğru saptanması…)
VAR, görülüyor ki, hakemlerin gözünden kaçan ve yanılacakları durumları ortaya çıkaracağı, kasıtlı ve de bilinçli  kararlardan dönülmesini sağlayacağı için yararlıdır. Onun için VAR’ı başta hakemler istemeli; çünkü VAR, onları “koruyan” bir sistem olacaktır. Korumak, öyle, “hakemlere güvenimiz sonsuz, kimse başarısızlığı gizlemek için hakemlere yüklenmesin” demekle olmaz. 

Olmasına olur da, şöyle olur:

Biz sizin arkanızdayız, hoşumuza giden düdükler çalsın, bayraklar kalsın, kartlar çıksın/ çıkmasın yeter!

Ama bu, nereye kadar yeter?

*****

VAR, “sahte kâr” elde etmenin yolunu büyük ölçüde kesmeyecek mi?

VAR’a soğuk bakan TFF Başkanı Yıldırım Demirören, bu sistemin  “futbolun güzelliğini öldürür” gerekçesine sığınıyor/du. Ardından, sistemin “Ocak ayına yetişmesi zor ama uğraşıyoruz” diyerek “şahsi görüşü”nü  belirtiyor/du.

Oysa kamuoyunu “şahsi görüş” değil, TFF’nin resmi görüşü ilgilendirir/di.

TFF Başkanı Yıldırım Bey, VAR’la ilgili “şahsi görüşü”ne son noktayı koymuştu:

“Lig devam ederken sistem değişmez, sezon sonuna kalır.”

(İyi hoş da, biz de şunu soralım:
Lig devam ederken, sözgelimi FDT’nın 28. maddesinde değişilikliğe niye gidildi?)

VAR’a böylesine soğuk/ ikircikli bakan Yıldırım Bey, bilinen bir gerçeği kimse bilmiyormuş gibi, bu sistemi Kulüpler Birliği’nin istediğini söylüyor/du. Sonunda Kulüpler Birliği’nin dediği olacaktı; öyle de oluyor.

(Kulüpler Birliği istemeyecek de kim isteyecek?
Kulüpler Birliği’nin istediğini kim, hangi hakla istemeyecek?
İstemeyenler, hiç kuşkusuz, VAR’sız elde ettikleri “sahte kâr”lardan yoksun kalacaklar.)

*****

VAR, futbolun güzelliğini nasıl öldürür?

Ayağına gidilerek, başta 4 maç için Milli Takım’ın başına getirileceği söylenen, ama 2 yıllık sözleşme imzalanan Lucescu, yerini sağlamak almak için olmalı, hemen VAR’a karşı çıkmıştı:

“Futbol hayattır. Aynı zamanda hayatın özüdür, duygulardır. Stattaki taraftarı düşünün. Takımı gol attı diye coşacak; 30 saniye sonra ‘hayır, gol değil’ diyeceksin. İptal edilen bir golden keyif alır mısın? Video yardımcı hakem oyunu kesmekle kalmayacak, duyguları, coşkuyu da kesecek.” (İtalyan La Gazzetta Dello Sport’a verdiği röportajdan)

Lucescu’nun unuttuğu, kimsenin aklına gelmeyeceğini sandığı şu:

Yanlış/ kasıtlı karar Bağdat’tan dönünce, bu kez rakip seyirci coşacak. Asıl önemli olan “hak” yenmeyecek, “sahte kâr”la gelenleri kimse “cep”e indiremeyecek!

VAR konusunda Yıldırım Bey, Lucescu, yalnız değil; Lucescu’nun yerinde gözü olduğu düşünülen Mustafa Denizli de “aynı tel”den çalıyor:

“Futbolu katleder.
“Futbol, kesintiye uğrayacak bir spor dalı değildir.”
“İnsan güvenine ve kararlarına bir inançsızlıktır.”

(Futbolun ruhunu öldüren, önemli akını kesen, zırt zırt düdük çalan kimi hakemler, skora razı olan futbolcular değil mi? Adam yalandan yere yatıyor, bir türlü kalkmıyor; sahadan çıkacak, bir türlü çıkmıyor. Bu durumda futbol, ruhumdan çok şey kaybetmiyor; tribünler, maç izleme zevkinden yoksun kalmıyor mu?)

VAR, duraksamalarla futbolu öldürmez: sevineni üzer, üzüleni sevindirir. Çalan/ çalmayan “düdük”, kalkan/ kalkmayan “bayrak” misali, “sahte kâr”larla bir takımı katlederken bir başkasını “abat” etmez.

*****

Sadede gelmek, kuşkular…

Düne kadar, VAR’a  açıkça karşı çıktıktan sonra ikircikli bakan TFF Başkanı Yıldırım Demirören’in, Kulüpler Birliği Vakfı yöneticileriyle yaptığı toplantıdan sonra, VAR’a var olduğu anlaşıldı.

VAR’ın nasıl uygulanacağı, masa başındaki görev alacak, şimdiden adları dile getirilen, Aziz Yıldırım’ın deyişiyle “kaşarlaşmış”ların varlığı, kuşkusuz, kuşku yaratacaktır.

Ama ne olursa olsun, orada karar vermek, ekran başında “al ileri, ver geri” yöntemiyle ve de keyfi yorum yapanlar gibi olmayacaktır. Görmedim, gözümden kaçtı, yardımcıma uydum… gibi bahaneler olmayacağı için, ekran başında öyle bir resmi görevi/ sorumluluğu olmayanlara benzemek de olmayacaktır.

(Düşünen, sesli düşünecektir yine: 
Önemli olan, kuralların, yasa maddelerinin gerektiği gibi işletilmesidir.
Yasalar, kurallar uygulanmadıktan ya da istenene uygulandıktan sonra, siz, dünyanın en iyi yasasını yapmışsınız neye yarar?
VAR, var olan düzensizliği, kayırmayı sürdürecekse bu kadar uğraşa/ masrafa ne gerek var?

Sorular, olumlusu/ olumsuzu çoğaltılabilir; ama herkesin gözü önünde o kadar terslik/ kayırma olamayacağı bir gerçek.)

*****

VAR, iki hafta sonra denenecek.
(Kulüpler Birliği Başkan Yardımcısı Şekip Mosturoğlu’nun ağzından: ”Federasyon başkanının bize anlattığı şu: Uluslararası Futbol Birliği Kurulu ile yapılmış taahhütler var. Belli sayıda kriterin karşılanması gerekiyor. Demirören bize, 'Bu kriterlere ulaşınca derhal başlayacağız' dedi.”)
VAR’a varız demek gerekir. Çünkü VAR, önce hakemleri kollayacak/ kurtaracaktır. TFF’ye, MHK’ye güvenen hakemlerin sayısı azalacak, yanlış karar verseler bile, “Yanlışın Bağdat’tan dönmesi” misali, VAR, onları kurtaracaktır. Hele doğru karar vermişseler, özgüvenleri tavan yapacaktır!

*****

Sona doğru, son soru:

Kararı kim verecek?

Video hakem, emin olduğu konularda hakeme bilgi aktaracak; ancak kararı hakem verecektir.

Yani?

İş, masa başından sonra, hakemde bitiyor!

Son söz:

Kimileri düzenleri bozulmasın diye, ele geçirdikleri “koltuk”ları bir türlü bırakmak istemez; düzenlerini bozacak girişimler/ eleştirileri etkisiz kılmak için, hedef saptırarak konuyla ilgisiz doğrulara sığınırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder