4 Aralık 2017 Pazartesi

Aykut Kocaman Farkını Fark Etmek…

Takvim yaprakları 16 Ekim 2017 tarihini gösteriyordu.

Futbolda o gün, Aykut Kocaman’a mal edilen bir söz damga vurdu:

“Puan farkı suni”

Süper Lig’in 8. Haftası’ydı; Fenerbahçe kendi evinde Yeni Malatyaspor’u 3-1 yenmişti. 

Aykut Kocaman, maç sonrası söyleşi havasında gelen soruları yanıtlıyor/du. Gazeteci Ahmet Ercanlar, Aykut Kocaman’a Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki puan farkı üzerine soruyor/du:

“Puan farkı sizce suni mi?”

Ne desin Aykut Kocaman?

“Galatasaray’ın şu anki durumu çok özel bir durum. Şimdi zor bir döneme giriyorlar. 4 maç var önlerinde ve 3’ü deplasman… Bizle oynuyorlar sonra bizim başta oynadığımız fikstürü tersten oynuyorlar.” 

Yani?

Aykut Kocaman, Galatasaray’ın önünde “zorlu maçlar” olduğunu anımsatıyor.

“Suni puan farkı” dillere dolandı.

Sonrası mı?

Aykut Kocaman’la dalga geçmeler…

Bunlara en güzel yanıt, dün yine Aykut Kocaman’dan geldi:

“Hakarete varan eleştirileri dinlemiyorum, ama diğer eleştirileri dikkate alıyorum. Kimseden bir özür beklentim yok. Diğer taraftaki acayip tipleri ise kaale bile almıyorum. Benim hayatımda yok o tipler. Bazen söyledikleri kulağıma geliyor, ama çok fazla kulak asmıyorum.”

Ya Galatasaray Teknik Direktörü Tudor?

Dendiğine göre, Tudor, "Bence de fark suni! Daha da artar... Devre arasına kadar 10 puana çıkabilir” demiş.

Bugüne gelindiğinde kimin doğru saptama yaptığı, öngörü sahibi olduğu anlaşılıyor mu?

Oturmamışlıktan, boşluktan başını alıp önde gidenin duraksaması ile yarışta geride kalıyor izlenimi verenin dirilmesi, ileride sevinç ile hüznün bir arada yaşanacağının belirtisidir.

*****

Topa vurmayı, topun ardında koşuşturmayı futbolla ilgili her şeyi bilmek sananlar çok…

Sadece onlar mı?

Ağızdan çıkan sözcüklerin ucunun nereye varacağını düşünmeden konuşanlar, ayrıca, güzel bir yakıştırmayla da “klavye delikanlısı” denenler ayrı bir uzman!.

Bir iki maça bakarak bir takımı daha Lig’in başında şampiyon ilan etmek... 

Bir başkasını sürünecekmiş gibi, yavan sözcüklerle aşağılamak...

Yaşananların her zaman aynı doğrultada/ düzeyde gideceğini söyleyerek uzmanlıklarını kanıtlamak...

Onlara ve onların laflarının yeline kendilerini kaptıranlara göre bunlar birer gerçekçi yorum!

Her söylediği alıcı bulan, daha çok üretmesin de ne yapsın?

*****

Takvim yaprakları bir bir koparılırken geldik bugünlere…

Takımlarda duraklamalar, parlamalar olacak…

Geçen hafta bunu özellikle önce Beşiktaş-Galatasaray, sonra Fenerbahçe-Kasımpaşa maçlarında gördük.

Galatasaray, ağır bir yenilgiden kurtuldu. Beşiktaş, Fenerbahçe’nin 6-0’lık skorunu yenileyebilir ya da geçebilirdi.

Ya Fenerbahçe?

Dün Kasımpaşa karşısında gördük ki, Fenerbahçe’de sorun, adına forvet/ golcü denen futbolcu eksikliği değil, kafalarda oluşan, sözcüklerle anlatılması zor bir ruh haliymiş!.

Fenerbahçe diriliyor, parlama yoluna giriyor izlenimi uyandırıyor.

Aykut Kocaman’ın 16 Ekim 2017’de dediklerini anımsayalım bir:

"Galatasaray'ı kötüleme niyetinde değilim. Normalde puan ortalamaları 5-6 hafta sonra kendi seyrini bulacaktır, diye tahmin ediyorum. Esas ikinci yarıda başlayacak her şey. Tabii ilkyarı sonunda bizim için kabullenilebilir bir fark olması lazım."

(8. Hafta’da Galatasaray, Fenerbahçe’den 8 puan öndeydi. Bugün, yani 14. Hafta’da 3 puan önde. Ayrıca, bir puan farkla liderliği Başakşehir’e kaptırdı.)

*****

Sona doğru…

Futbolcular kendine gelince, sakatlar düzelince, Aykut Kocaman’ın asıl derdi başlayacaktır!

O dert, Aykut Kocaman’ın başını çok ağrıtacaktır!

O da ne ki?

İlk onbiri oluşturması… İlk onbiri oluşturma zorluğu…

Aykut Kocaman, bir başka zorluğu da nasıl kolaya çevireceğinin "reçetesi"ni veriyor:

“Taraftarı yanımıza çekmek için doğru oyunu oynamaya devam etmeliyiz.”

Son söz: 

Anlaşılan o ki, Aykut Kocaman, taraftarı da oyunun içine çekmek istiyor.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder