29 Aralık 2017 Cuma

Fatih Terim'deki Ne "Sevgi"si, Neyle Ölçülür?

İnsanların, herhangi bir konudaki sevgisini ölçecek bir alet var mıdır?

“Tartı”ların bile hileye açık olduğu bir toplumda, sevgiyi ölçecek alet bulmak, mümkün olmasa gerek. Kuşkusuz, ortada bir eylem/ veri/ somut örnekler olmadıkça, sevgiyi ölçmek, derecelendirmek, boşa kürek sallamaktan öteye geçmez. Ama dudaklardan dökülenlerle yapılanlar, alınılıp verilenlerin çelişkisi, sizi doğru saptamalara götürür. 

Yani?

“Sevginin kıratı” kendiliğinden ortaya çıkar.

Kimi siyasetçi ya da siyasete ilk adımını atan,  yaşadığı/o alanda kaldığı sürece, dilinden “vatan”, “millet,” “bayrak” sevgisini düşürmez. O, hiçbir çıkar, mevki/ makam düşünmeden bunların uğrunda çalıştığını, sevgisiyle özverili yaşadığını dillendirir durur.

*****

“Bayrak sevgisi”,  “takım sevgisi”, Fatih Terim için de vazgeçilmezdir. 

Sözgelimi, Milli Takım’da olmayı “askerlik görevi” diye düşünür.

“Para?” dendiğinde ise, “bayrak” sevgisinin onu geri planı attığını söyler:

“Paranın lafı mı olur?”

Yani?

Ben para konuşmam, ben para konuşmadım.

(Oysa milli maçlarda galibiyetler “şehitlere” armağan edilir; paralar ise cebe indirilir/di.)

Ama sağlam bir sözleşme imzalanır. Alaçatı baskın girişiminden sonra görevine son verilince, “bayrak sevgisi”, “askerlik görevi” denen, ama karşılığında dünyanın parasının alındığı yetmezmiş gibi, bir de tazminat verilmedi diye mahkeme kapılarına düşülür.

Mahkeme kapısından eli boş dönmemek için, 4. kez görev aldığı takımında da “bedelsiz hizmet” karşılığı gibi gösterilen bir sözleşmeyle, sonuçta yüklüce bir para karşılığında anlaşılır. Bu anlaşmaya karşın, yine “Paranın lafı mı olur?”, “Para konuşmadık” demeler, “takım sevgisi”nin parayı geriye attığı, önemsizleştirdiği ifade edilir.

Ama imza töreni öncesi ve imzadan sonra KAPA bildirilen  iki bildirim, para için nelerin yapıldığı ya da her şeyin yapılacağını gösterir.

İlk bildirim ile ikincisi farklı gözükse de, sonuçta cebe girecek para aynı.

İlkinde verilecek ne kadardı?

Yarım sezon için 1 milyon, gelecek sezon ise yıllık 2 milyon Euro…

Ya ikincisinde, yani “düzeltme bildirimi”nde?

Yarım sezon için aylık 1905 TL, 2018-2019 sezonu için 3 milyon Euro yıllık ücret…

Yani?

İlkinde, ilk yıl için verilecek, ikinci yıla aktarılıyor; Fatih Terim hiçbir şey yitirmiyor?

O zaman ne kazanıyor?

KAP’a imza önce ve sonrası yapılan bildirimlerin niye farklı olduğunu düşünenlerin bulamadığını, tazminat için TFF’yle mahkemelik olmasıyla gün ışığına çıkan “kazanım”da bulur.

Yani?

Herkesin bildiği, ama dile getirmediği, dile getirenlerin bile bunu “fedakarlık”a bağladığı gerçek şu:

Fatih Terim, TFF’den tazminat alabilmek için, TFF’yle sözleşmesi Mayıs 2018’de biteceğinden, o zamana kadar “boşta olduğu”nu, yani çalışmadığını göstermek için “bedelsiz  çalışıyor”u resmiyete (!) döküyor.

*****

Sona doğru…

Ortada bir sözleşme varsa, taraflar uzlaşmadığı sürece,  sözleşmeye uygun yükümlülüğü vardır. Sözleşmeyi geçeriz kılacak durumlar vardır kuşkusuz.

Fatih Terim, TFF’nin “karşılıklı olarak” açıklamasının aksine, görevine son verildiğini açıkça söylemişti.

TFF’nin göreve son verme gerekçesi neydi?

Mahkeme aşamasına kadar kamuoyunun bilmediği, mahkemede ortaya çıktı.  A. Türker’in haberinden anlaşıldığı üzre, FF’nin mahkemeye sunduğu görüşlere göre, Fatih Terim  “kötü niyetle Türkiye Futbol Federasyonu aleyhine başlatmış olduğu icra takibi” yolunu seçmiştir.

TFF’nin mahkemeye sunduğu dilekçedeki “göreve son verme”nin niyeleri:

“Davacı Fatih Terim’in iş akdinin haklı nedenlerle sonlandırılmasının başlangıç olayı, işçi konumunda olan davacı Fatih Terim ile işveren konumunda olan TFF yönetim kurulu yedek üyesi ve TFF Profesyonel Futbol Komitesi üyesi olan Selahattin Aydoğdu’ya yönelik darp, tehdit ve hakaret fiilerinin yer aldığı olayın meydana gelmesidir. Terim, TFF Direktörüne yakışmayacak bir davranışla Bodrum’daki yazlık ikametinden yaklaşık 300 kilometre yol katederek Alaçatı’da bulunan Selahattin Aydoğdu’nun işyerine gitti. Futbol Federasyonu yönetim kurulu yedek üyesi olan Selahattin Aydoğdu’ya yönelik fiziki ve sözlü saldırı gerçekleştirdi, hakaret ve tehditlerde bulundu. Terim, yaptığı bu haksız eylemlerden ötürü hiçbir pişmanlık göstermedi. Aksine haklı olduğunu ispatlama uğraşı içine girdi. ‘Bir daha olsa bir daha yaparım’ şeklinde beyanat verdi.”

Bu gerekçelerin “göreve son” verme belgesinde olup olmadığını bilemeyiz! Yoksa, mahkemede ileri sürülen o haklı gerekçelerin sizce bir anlamı olur mu?

Ama ne olursa olsun…

Fatih Terim, tazminat ardına düşmeseydi, TFF’nin göreve son verme gerekçesini kamuoyu bilmeyecekti. Gerekçenin o gün açıklanmaması, “karşılıklı” diye örtülmeye çalışılması, TFF’nin, başka konularda olduğu gibi bunu da gizleyeceğinin belirtisidir.

Fatih Terim, bunu ortaya çıkarttığı için alkışı hak ediyor!

Ama 4. kez görev aldığı takımıyla imzaladığı sözleşmeye bakılırsa, hak ettiği o “alkış”, kumsaldaki kum taneciğinden farksızdır.

(Fatih Terim ya da bir başkası, teknik direktör de olur futbolcu da,  aldığı parayla sorgulanamaz.  Hiçbir teknik adama/ futbolcuya kimse zorla para vermez; para, bir anlaşma sonucu yer değiştirir. Kuşkusuz, buna kimsenin itirazı olamaz.

Yukarıdan beri eleştirdiğimiz, “bayrak”, "vatan”, “millet”, “takım” sevgini örtüye yaparak, bunu hikâyeye dönüştürmek...  Bunu yaparken de TFF’nin deyişiyle “kötü niyetli” olmak… Fatih Terim’in bu konuda tek başına olmadığı, işbirlikçileri olduğu da göz ardı edilemez.)

Son söz:

Hak arama düşüncesiyle yola çıkan, soluğu mahkemede alan/lar, öte yandan “kılıfına uydurarak” iş yaptıklarında, ikinci eylemleriyle sorgulanmalıdır.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder