22 Aralık 2017 Cuma

Fatih Terim, Yeni Bir Kovulmanın İlk Adımını mı Attı?

Varan: I

"Teknik adamlık kariyerime bu camiada başladım. Parantezi burada açtım, inşallah yüzümün akıyla da burada kapatacağım. (...) Beni bu koltuğa oturtan, bugün taşıdığım ismi, kariyeri borçlu olduğum camiadan böyle bir görev isteği gelince karşılıksız kalamadık.”

Varan: II

“Galatasaray'ın size ihtiyacı var denildiğinde buradayım. O yüzden sayın başkana beni bu çatı altında buluşturduğu için teşekkür ediyorum. (…) İlkleri başarmış camianın yeni ilkleri başarması gerektiğini düşünüyorum. Daha önceki başarılarımızdan fazlasını yapma adına buradayız.”

Yukarıdaki alıntıların ortak noktası, parladığı takımına bağlılık. Ortak olmayanı ise, farklı kişilerin ağzından çıkmış olması.


İlki, “Mustafa Denizli, 23 Yıl Sonra Galatasaray’a Emekli Olmaya Gelmiş!.” başlıklı yazımıza konu olan Mustafa Denizli’nin ağzından çıkanlar.  

İkincisi, Galatasaray’a 4. kez gelen Fatih Terim’den…

Yine bağlılık, büyük beklentiler…

Niye?

Eskiler, bizde, “şarap” gibidir.

Futbol dünyamız, “eski”lerle renkli mi renklidir!. Bu dünya, “eski”lere umut bağlandığı, gelince de, kısa sürede gönderildiği garip bir dünyadır.

*****

Fatih Terim’in yeniden Galatasaray’a gelişi, Mustafa Denizli’nin gelişini anımsattı.

Mustafa Denizli, son geldiğinde büyük umutlarla geldi, umut dağıttı; ama geride hiçbir olumlu iz bırakmadı. O da Fatih Terim gibi, Galatasaray’a bağlılığı öne çıkartmıştı, parladığı yere gelmekten mutluydu.

Ekranlarda/ sayfalardaki Fatih Terim rüzgârı, boşluk doldurmaktan öteye gider mi gitmez mi, göreceğiz!

Havaya bakılırsa, futbolda “devrim” olmuş!

Fatih Terim bu, bulunmaz Hint kumaşı ya!..

Galatasaray, her darda kaldığında Fatih Terim’e sarılır ya…

Geçen sezon içinde Karabükspor’dan Tudor’u ayartan yönetim, umduğunu bulamayınca, Fatih Terim’e sarıldı. Kovulmayı “Burası benim yuvam”a sığınarak sindiren Terim, yeni bir kovulmadan hiç rahatsız olmayacaktır.

Fatih Terim bu, bütün kapılar önünde açılır. Onun girip çıktığı kapılar, Galatasaray ile Milli Takım kapılarıdır.

Fatih Terim bu, güç durumda kaldığı sanıldığı anda, çevresinin elbirliğiyle hemen kendini toparlamasını bilir.

Yani?

Bir “kurtarıcı” havasıyla gelir gündemde “zirve”ye oturtulur!

*****

Galatasaray ile Milli Takım arasında gidip gelmeler… 

Bu gidip gelmeler, “umut”la başlar, ”kovulma”yla biter.  Her bitiş, umutlu yeni bir başlangıç gözükse de aslında “kovulma”ya atılan ilk adımdır.

Bu, Galatasaray’a kaçıncı gelişi?

Buna dördüncü diye yanıt veren, aslında “Kaçıncı kovuluşu olacak?” sorusunun da yanıtını vermiş olur.

Hoş, ayrılmak istediğinde ayrılmasına izin verilmez. Çünkü asıl ayrılması gereken zamanda ayrılmaz. Onu oraya getirenlerin sözcülerinin “ayrıl, bırak” demelerine aldırmaz; bekler ki, oraya getiren bunu desin. Getiren de “ayrıl, bırak” demez, gaz verircesine “arkandayım” demeyi sürdürür.

Herhalde “gurur meselesi” yapar iki taraf da…

Sonuç?

Fatih Terim kovulur?

Zaten Fatih Terim ile “kovulmak” ayrı düşünülemez; bunlar birbirini tamamlar.

En son örneği de, ilk kez ona verilen, onun gidişiyle kaldırılan, fiyakalı “Türkiye Futbol Direktörü” unvanını yakasına rozet gibi takarak Millli Takım’dan gönderilmesi…

(TFF Başkanı, uzlaşarak ayrıldıklarını söylemesine karşın, Terim, kovulduğunu ilan etti; TFF Başkanını yalancı çıkarttı. Yetmedi, tazminatı verilmediği içim mahkemeye gitti. Madem, ortada bir sözleşme var, ayrılmada “karşılıklı anlaşma” yok; kovulma gerekçesi “Alaçatı çıkarması”na bağlı değil, o zaman verin adamın parasını…

Fatih Terim o parayı almasa da olur.  Çünkü Başkan Dursun Özbek’e "Para benim için önemli değil, ne takdir ediyorsanız yazın.” dediğine göre parada gözü yok! Buna karşın Terim'e 3 milyon Euro bir çırpıda verilecek.)

*****

Fatih Terim, teknik direktör olarak, birçok başarıya imza atmıştır. 

Ancak ülkemizdeki o başarılar deşildiğinde, bunların altından neler çıkacağı/ çıktığı çok iyi görülür.

Destek, korumacalık…

Belli makamlara oturanların yardımı…

Sahte penaltılarla gelen puanlar…

Himmet ve dualar…

Fatih Terim’in teknik direktör olarak başarılarından söz edenler, nedense, “vukuat”larını gizlerler.

“Başarı” ile “vukuat”lar farklı kefelere konulduğunda, hangisinin ağır bastığını varın siz düşünün!.

(Fatih Terim, Galatasaray’a geldiğini dün, resmi açıklamadan önce, twitter’da duyurdu:

“Nerede kalmıştık?”

Terim, bunu şöyle açıkladı:

“Antrenmanda kalmıştık.”

O da ne ki?

Kovulduğunu Rizespor maçının taktik çalışmasını yaptığı sırada kızından öğrendiği antrenman…)


*****

Fatih Terim, günahıyla sevabıyla Galatasaray’la bütünlenmiştir.

Lig’e üslubu, tavırlarıyla renk katacaktır.

Ama…

Fatih Terim’in özellikle 12 Mayıs 2012’de Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda  içeride ve dışarıda cop ve biber gazıyla saldırıya uğrayan taraftarların, çoluk çocuğun bulunduğu o ortamda “Kupa kaldırma” inadı hiç unutulmayacak. 

Rakibinin taraftarları o durumdayken insani duygular nerede?

O saldırının planlı olduğu gerçeğini o gün bilmeyenler bugün biliyor.

(Aykut Kocaman, o saldırı üzerine ne demişti?

 ”12 Mayıs 2012'de o kupayı Kadıköy'de bize kaldırtmayacaklardı. Öne geçsek de maçı önde bitirmemize izin vermeyeceklerdi.”)

Son söz:

Fatih Terim’in teknik direktör olarak başarılarından söz edenler, nedense, “vukuat”larını gizlerler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder