26 Aralık 2017 Salı

Yargıtay, Daha Neyi, Niye Bekliyor?

Ses gelmeyecek yere soru sormak kolay!
Sözgelimi, mahkemelerin işleyiş yöntemini eleştirdiğinizde karşınıza “işlerin yoğunluğu” çıkarılır. Süslü lafı sevenler ise, “Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.” diye sizi yumuşatırlar. Böylece sorunuza yanıt, bilgilendirmeyi sevenlerce gelir!
Bizde işlerin nasıl yürütüldüğünü düşünmek ise yorar kişiyi.

Davalarda mahkeme sürecinin uzun olması, şaşılacak bir durum değil, gerçektir. Asıl şaşılacak olan, son sözü Yargıtay söylediğine göre, Yargıtay’dan kararın erken çıkması olur.
Bir başka gerçek de, yeniden yargılanmayla ele alınan ve “aklanma” ile biten “Sözde Şike” davasıyla ilgili kararın Yargıtay’a gitmesi üzerinden geçen zamanın o kadar kısa olmadığı… 

Örneklersek:

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 09 Ekim 2015’te beraat kararı verdi.

Karar, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin yolunu tuttu.

27  Mart 2017 tarihli haberler, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararını duyurdu:

“Başsavcılık’ın tebliğnamesinde Aziz Yıldırım ile diğer sanıklar hakkındaki beraat kararlarının onanması talep edildi. Başsavcılık, dava dosyasını nihai kararı vermesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ne gönderdi.”

Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 13/07/2017 tarihinde oybirliğiyle aldığı kararla “tebliğ noksanlıkları nedeni ile”, dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

25 Ekim 2017’de Fenerbahçe’den şu açıklama yapıldı:

“Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nden, tespit edilen eksikliklerin tamamlanması amacıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen, Sözde Şike Davası Dosyamızın eksiklikleri, mahkeme tarafından tamamlanarak temyiz incelemesi için tekrar Yargıtay Başkanlığı’na gönderildiği bilgisi tarafımıza ulaşmıştır.

*****

Sıradan davalarda bile uzun süre göz önünde tutulursa, “Sözde Şike” davasının uzaması normal sayılabilir. Bu normali kabul etmeyenlerin beklentisi, “dava”nın öneminden ötürü öncelikle ele alınması yönünde. Çünkü dava, Aziz Yıldırım’ın  baştan beri “Bu, şike değil, siyasi bir davadır” dediği gibi, siyasidir. Bu da 15 Temmuz “darbe girişimi”yle kanıtlanmıştır.

Öyleyse?

Öncelik tanınmasında bundan iyi gerekçe olabillir mi?

Olmaz, ama….

Biz, üç noktalı yeri okuyanların kendilerince doldurmalarına bırakalım ve niye gecikiyor sorusuna yanıt olacak açıklamalara yer verelim:

“Tebliğname”deki saptamalar neler?

Yanıt, Fenerbahçe’nin avukatlarından Avukat Abdurrahim Erol’dan:

“… beraat kararının usul ve yasaya uygun olduğuna dair görüş beyan edildi. Ayrıca önceki mahkumiyet kararına esas alınan delillerin hukuka uygun olarak kabul edilemeyeceğini ve bunların delil vasfının olmadığına dair de hukuki bir tespitte bulundu. Açılan kumpas davasına da atıfta bulunarak tüm bu veriler bir arada değerlendirildiğinde beraat kararının onanması gerektiği yönünde hukuki görüşünü sundu.”

Bu kadar mı?

Süreç, “…. önceki dosyalarla kıyasladığımızda 1 seneye yakın bir zaman alabilir.”

Süreç, ancak, “Yargıtay 5. Ceza Dairesi gerek görürse, iş yükünü de dikkate alarak, tarafların bu konudaki talepleri olursa onları da göz önünde bulundurarak dosyayı daha erken bir sürede de incelemeye alıp karar verebilir.”

Yani?

Karar, 2018’in ilk aylarına kalıyor.

****

Sona doğru…

Davanın öncelikle ele alınmasını bekleyenler haksız sayılmaz; çünkü:

“Şike”den yargılayanlar, “kumpas”tan yargılanıyor.
"Kumpas"ın sivil ayağından yargılananlar da var.
Kaçanlar var, kaçarken yakalananlar var.
Kimi yurtdışında kimi içeride...
Mahkeme, “sözde şike”den aklama kararını çoktan verdi.
Davanın siyasi dava olduğu 15 Temmuz’la iyice anlaşıldı, kanıtlandı.

O zaman gel de kuyruğa giren, ama sırayı bozan soruya takılma!.

Yargıtay neyi, niye bekliyor?

Son söz:

Yargıtay’da öncelik, “Sözde Şike” davası için olmayacak da hangisi için olacak?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder