28 Ocak 2018 Pazar

Fenerbahçe, Ali Palabıyık’ı mı Yenecekti?

Başlığı garip bulanlar olacaktır kuşkusuz.

Olsun!

"O ilk onbirle niye sahaya çıktı?" diye Aykut Kocaman’a yüklenenler de olacaktır.

Olsun!

Önce, “Hakemi de yeneceksin!” beylik lafına sığınanlardan, dolayısıyla  “garip bulacaklar”dan başlayalım:

Ne demek, hakemi de yeneceksin?

Demek ki hakem, senin rakibin. Böyle olunca, başlıkta bir gariplik yok. Üstelik, “yenememe”nin gerekçesi somut. Çünkü Ali Palabıyık, 15. dakikada Pereira, 35. dakikada Kucka’nın Alper Potuk’a yaptıklarını sıradan müdahale saydı. Sadece faul vermesi bunu gösterdi.

O zaman?

Hakem rakibe cesaret veriyor seni ürkütmek için elinden geleni yapıyorsa, attığın golü de “kitabına uydurarak” saymayabilir. 

(Halit Umut Meler’in, Osmanlıspor’un Galatasaray'a attığı golü önce vermesi, santraya koşarken geri dönüp karar değiştirmesi, golü saymaması gibi…)

Ayağa gelen son fırsatı kullandırmayabilir.

Ali Palabıyık’ın, son dakikada kornerden gelen topun, yeniden kornere çıkınca, korneri kullandırmayıp maçı bitirmesi gibi…

(Oysa Halil Umut Meler’in düdük çaldığı, Fenerbahçe - Kayserispor maçında Fenerbahçe’nin yediği 3. goldeki durum ortada. Uzatmanın uzatmasında kazanılan serbest atış… Top, ilk vuruşta gol olmuyor, dönüyor; ikinci vuruşta da olmuyor, dönüyor; üçüncü vuruşta oluyor. Bu, Halil Umut Meler’in rakibe kıyağı oluyor; maç 3-3 bitiyor.)

Ali Palabıyık, son korneri arttırmak varken, son düdüğü niye çaldı?

Demek ki, kimi hakem/ler, kimi durumlarda gerçekten senin rakibin!.

*****

Gelelim, "O ilk onbirle niye sahaya çıktı?" diye Aykut Kocaman’a yüklenecek olanlara:

Fenerbahçe’de sakatlar çok, deyiş yerindeyse, Fenerbahçe “revir”e dönmüş. İlk onbir, savunma ağırlıklı bir oyuna uygun kurulduğunu anlatıyor/du. Ama maçın ilkyarısına bakıldığında, Trabzonspor’un Fenerbahçe’nin onsekizine yaklaşamadığı görüldü. Oyuncu niteliklerine göre, savunma ağırlıklı gözüken onbir, Trabzonspor’u sahasına mahkûm etti. Ayağa gelen fırsatlar kaçmasaydı, Trabzonspor’un işi daha başlarda bitmişti.

Vuruşlardaki beceri eksikliği işte!.

Ali Palabıyık, ilk yarıda kartları kullanabilseydi; Fenerbahçeli ayaklar/ kafalarda beceri üst düzeye çıksaydı, Aykut Kocaman’ın planı tutmuş olacaktı. İkinci yarıda oyuna girecek olan Valbuena, ileride top tutma, oyalama, duran toplarda etkili ortalar yapmakla durumu koruyacak ya da ileriye taşıyacaktı.

Ama Fenerbahçe’nin gol yeme, yemeden atmama huyu yine depreşti!

*****

Sona doğru…

Hakemler, takımına göre, “rakip” ya da “destekçi”… 

“Hazır kuvvet” misali…

Geçen hafta tanık olduğumuz olumsuz durumlar bu hafta da sürdü. 

MHK cephesinde değişen bir şey yok; değişme umudu da öyle…

Fenerbahçe’de ikinci yarıda oyuna giren Eljif Elmas, göz doldurdu.

Son söz:

Fenerbahçe, ilk iki maç göz önünde tutulduğunda, ilkyarıya göre, iki puan kârlı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder