21 Ocak 2018 Pazar

“Ben de Fenerbahçeliyim, ama…” (Yol Kesene Uyana Öğütler)

“Ben de Fenerbahçeliyim, ama….” diyen çok.
İş, “ama”yla kalsa, kalmıyor; sonrası, azılı bir muhalifin ağzına yakışacak türden. Öyle anlaşılıyor ki, “ama” diyenin eğitimi/ konumu hiç önemli değil; ağzından çıkan, “mermi” etkisinde!. Öyle olunca, dinleyen ya da fırsatçı,  “Bak adam Fenerli, ama…”  diyerek, Fenerbahçe’nin ne kadar “kötü” olduğunda, yönetildiğinde karar kılıyor!.

İçeriden dışarıya, dışarıdan içeriye destek veriliyor.

Oysa ortada bir “dolduruş”, “beyin yıkama”, dıştan vuranların suyundan giderek içten vurma var. Vurma, genellikle giden puanların olduğu maçlar sonrası daha bir alevleniyor. Pusuda bekleyen “kaşarlaşmış”lar, medyadaki dostları aracılığıyla piyasaya çıkıyor.

Öyle bir yere geliyoruz ki, “Ben de Fenerbahçeliyim, ama….” diyen, sonrasını getirince, karşınızda bir “azılı rakip” görüyorsunuz.

Eleştirel yaklaşım mı?

Ne yazık ki içi boş, kalıplaşmış sözcüklerin, örneklerin arkasına sığınarak, yinelene yinelene pörsümüş “laf yığını”…

(Takım sevgisinin gerçek olup olmadığını ölçen bir alet yok daha! Yok ama, kişinin notunu verecek, onu tartıya çekecek söz ve eylemlerine bakmak yeter de artar.)

*****

Nereye varacağız, amacımız ne?

Bu yazıyı oluşturan bölümleri, yukarıdaki düşüncelerin ışığında,  Osmanlıspor - Fenerbahçe maçından sonra kopartılan fırtına, Fenerbahçeli taraftarların üzüntüsü, genel bir deyişle içte ve dıştaki fırsatçıların tepkileri üzerine yazdık. 

Zaman zaman kimi bölümlerini Twitter’da yayımladık.

Kalan öyle boynu bükük mü kalacaktı?

Yazdığımız bütün bölümleri, şampiyonluğu ilan eden ilk “onbir”i temsil etsin misali, bu başlık altında (“nakarat”ı kısaltarak) topluyoruz.

(Her bölümü, 280 karakter olsun, tek başına Twitter alanına sığsın diye, parmak hesabıyla şiir yazar gibi hesapladık; hesabımız şaşmadı, tutturduk. Noktalama işaretlerinden sonra bırakılan boşluğu geri al, karakter sayısını sen de tutturmuş olursun.) 

*****

1.
Kimi “kalem”ler,“ağız”lar, sözcükleri çirkinleştirerek, veryansın ederler. Görünüşte, taraftar olarak senin duygularına tercümanmış gibi davranırlar. Kraldan çok kralcı bir tavır takınırlar. Amaç, seni de yoldan çıkartmaktır. Bu yol, doğru yolsa yürü!

Yolun açık olsun!

2.
Dıştaki muhalif/ rakiplerle aynı ağzı kullanırsan, kullanılırsın. Bu, bilinçli ya da bilinçsiz olabilir. Sırf istediğin olsun diye aynı yolda gidersen, gönül verdiğine zarar vermeyi kafaya koymuşsun demektir. 

Yolun açık olsun!

3.
Rakip kesim seni ne de düşünürmüş! Sövgüleri, aşağılamaları farklı algılıyorsun. Oysa takımının başına gelenler unutturulmak isteniyor. Dert, "o gitsin, bu gelsin" olunca, olanlar takımına olacak.  “Olmaz” der, gidersen, yollar, trafikten arındırılır.

Yolun açık olsun!

4.
Geride kalmaktan hüzünlenen, öfkelenen taraftarı anlamak mümkün. Ama seni anlıyor gözüken her zatın bir hesabı olduğunu da hesap etmek gerekir. Düne, söylenenlere bak, bugünkülere ne de benziyor. İnce düşünen bulur. Yok, ben aldanmam diyorsan, o başka…

Yolun açık olsun!

5.
Duygularının tutsağı olmuşsun, bunun yanında uyuşturucunun lafı mı olur? Sendeki o duyguya başkaları ipotek koymuş, farkında değilsin. Biraz ağır olacak ya, birilerinin “dolduruş”una gelerek sevdiğini boğazlayandan farkın yok. Bir yol tutmuş gidiyorsun. 

Yolun açık olsun!

6.
Kaçak savcıya rezidans hediye iddiası, medya tarafından “vale”ye bahşiş, Aykut Kocaman’ın “gerekeni yapacağım” dedikten sonra göreve devam etmesi “ahlaksızlık” gibi görülürken…  Sen onlara karşı çıkacağına destek verir, “atış”a devam edersen… 

Yolun açık olsun!

7.
Köstekçi kimi cebi kabarıkların, haklı dava/ konularda suspus olması, ama başarısızlıkta ortaya çıkmasını, başkanından teknik direktörüne saydırmasındaki fırsatçılığı göremiyorsan, o zaman sen farklı yoldasın; kulüp zarar görürmüş, umurunda değilse...

Yolun açık olsun!

8.
Saha içinde ve dışında takımını da ilgilendiren kararları görmezden gelir, evinde ıslıkladığın oyuncunu ters kararlarıyla ürküten hakemlere destek olduğunun farkında olmaz, rakibin oyununu bozmak varken, “Severim de döverim de” anlayışıyla takımına rakip olursan.

Yolun açık olsun!

9.
3 Temmuz, 4 Nisan, 12 Mayıs unutturulmak istenir, A.Yıldırım ve A. Kocaman gitsin diye dillere dolanır, başkalarının suç nitelikli eylemlerine sıra gelince “pencereler” kapatılır, “diller”e kilit vurulurken, sen, “dolduruş”a getirenlerin gazıyla yürürsen...

Yolun açık olsun!

10.
Beklentiler belli: Biri sahada, öbürü yargıda şampiyonluk. Bunlar varken, önceliği getirip seçime dayatma, “o gitsin, bu gelsin”e dönüştürme, takım yenilsin de başkan değişsin tuzağını kuranların kapanına girmektir. Yolum doğru yoldur inadını sürdürürsen..

Yolun açık olsun!

11.
Biliyorum, olur ya yarın öbür gün, puanlar geldikçe, hele asıl rakip sayılan/lar yenildikçe, önceki tepkiler/ sözler unutulur, sövgü övgüye, kargış alkışa dönüşürse, dönenlere karşın “Ben dönmezem yolumdan” diyeceksen…

Yolun açık olsun!

Son söz:

Fenerbahçeli bilinen, takım sevgisi aşınmış  “tuzu kurular”a, özellikle “çenesi”yle geçinenlerin önünü açan “eskimiş”lerin kışkırtıcı laflarına aldırma, takım sevgisi/ tutkusu gereği sahadakilere koşulsuz destek ol, taraftar olduğunu göster, derim.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder