16 Ocak 2018 Salı

“Bir Şekilde”, Fenerbahçe’nin Zararına İşletiliyor

Nasıl oluyor bu işler?

Oluyor “bir şekilde”…

O, “bir şekilde”, “kitabına uydurma”nın bir başka adıdır.  Bu, beceri istemez, arkasında dayandığı bir “güç”ün olması yeter. Bazen o “güç”ten habersiz, güç alınarak da “bir şekilde” hayata geçirilir.

Kimileri, çıkarlarına uygun düştüğünden, “bir şekilde” halledilen işler için kuyruğa bile girer. Ancak, burada gözden kaçmaması gerekenler vardır. Sözgelimi, devlet kesiminde söz sahibi olanın, o “bir şekilde”nin sonucu belirleyeni olması, devletin olanaklarını birilerine sunması, hoş olmaz.
Devletle ilgisi olmayanın “bir şekilde”de söz sahibi olmasını olağan karşılamak gerekir. Onun tavrı, ancak şirin görünmekle/ gönülden bağlı olmakla açıklanabilir.

Kısacası, bizim için, sizin için de öyle olmalı, önemli olan, “bir şekilde”nin içinde devlet adının olması…

*****

Nasıl olur bu işler?

Oluyor “bir şekilde”..

Örnekleri futbol dünyasında aradığımızda, karşımıza “üvey evlat”, “öz evlat” ayrımı çıkar. Ayrımdan yararlananların ağzından o “bir şekilde”nin nasıl olduğunu dinlemek bile ürkütücü, hüzün verici…

Evet, bizce/ sizce öyle olabilir; ama Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in 10 Ocak 2018’de anlattıkları, iş bitiricilik açısından, övünmek için bulunmaz bir fırsat! 

O da ne mi?

Bir Çatı Kapatmama Hikâyesi

Bu, “bir şekilde”nin çarpıcı örneği, devletin gücünü elinde tutanların, istedikleri zaman bu gücü, birilerinin yararına nasıl kullandıklarını da gösteriyor.

Hikâyemiz, Dursun Özbek’in anlatımıyla/ katkısıyla başlıyor:

Galatasaray, Türk Telekom’un çatısını kapatma, salon yapma taahhüdünü yerine getirmez. Buna karşın, üstelik devletten “bir şekilde” para alınır.

Başkan Dursun Özbek söz istiyor, açıklama yapacak:

“Ali Sami Yen Spor Kompleksi’ndeki stadyumun çatısının kapanmasına bağlı olarak 2011 yılında Galatasaray yönetimi devletten  27 milyon 5oo bin TL borç almış.”

(Görülüyor ki, çatıyı kapatmayan Galatasaray yönetimi, çatının kapatılması için gerekli parayı devletten istiyor ve “bir şekilde” alıyor.)

“Bir şekilde” alınan o para, hangi gerekçeyle isteniyor ve veriliyor?

Başkan Dursun Özbek devam ediyor:

“Biz demişiz ki Spor Genel Müdürlüğü’ne, çatıyı kapatma kardeşim, biz kapatırız ileride, 2 senede kapatırız. Sen şimdi bu parayı bize ver, daha acil harcamalarımız var. Çatının kapanma taahhüdü bizde…”

Dursun Özbek’in deyişiyle, Spor Genel Müdürlüğü çalışanları, genel müdürü “bir şekilde” inandırmışlar, genel müdür de istenen parayı Galatasaray’a borç vermiş!.

Sonra?

Çatı “bir şekilde” kapatılmamış!

Dursun Özbek, açık yüreklilikle açıklama yapıyor:

 “Çatı kapatılmadığı için de sözleşme net: Yüzde elli şu kadar ceza, şu kadar faiz. Bizim geldiğimiz dönemdeki rakam 90 milyon TL.”

Sıra, stadın üst kullanım hakkı için tapuyu almaya gelince, Dursun Özbek’in deyişiyle Spor Genel Müdürlüğü, “Ya imzanıza sahip çıkın, bu parayı getirin, tapunuzu verelim ya da stadyumdaki kullanım hakkınız hiçbir zaman legal hale gelmez.” diyor.

Peki Dursun Özbek ne diyor?

“Biz size 90 milyon lira  vermeyelim, ben burada bir kapalı salon yapacağım, bunu buraya katkı gibi düşünün dedim, sayın genel müdür. Olur mu olur mu, olur."

Ve…

Çatı “bir şekilde” kapatılmadığı gibi; 2011’de alınan para, yine “bir şekilde” Galatasaray’a “katkı” olarak kalıyor.

Ya zamanla biriken faiz ve ceza?

Onlar da “bir şekilde” yok sayılıyor.

*****

Nasıl olur bu işler?

Oluyor “bir şekilde”...

Dursun Özbek’inGalatasaray Spor Kulübü Divan Kurulu'nda, içten anlatımıyla dinlediğimiz “Bir Çatı Kapatmama Hikâyesi”, devletinin parasının “bir şekilde” sözünde durmayanlara nasıl aktarıldığını gösteriyor. 

Ama öte yanda devlete verdiği sözü yerine getiren Fenerbahçe’nin zararına olan “bir şekilde”leri anımsatmakta yarar var:

O zamanın parasıyla 100 milyon TL harcanarak büyütülen Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda bugün kiracı konumunda olunması…

KEL karşılığında 3 okul, 1 spor salonu yapılmasına karşın, "protokol"a uyulmaması yüzünden zarara uğratılması…

Ne KEL’i vermek ne de 3 okul, 1 spor salonu için harcanan paraların verilmemesi..

Bir bölümüyle Fenerbahçe’nin malı olan “kolej arazisi”ni ihale yoluyla değerinin üzerinde, 70 milyon TL’ye almak zorunda bırakılması…

Hiç değilse yapılan okul ve spor salonun parasının verilmesi anımsatılınca, Başbakan ne diyor, dersiniz:

“Devlet, para vermez!”

Birine gelince “bir şekilde” bol keseden/ karşılıksız verilen paralar, birilerinin bağışlanan borçları varken…Fenerbahçe’ye gelince, sözünde durmama, sözleşmeye karşın, vereceğim deneni vermeme, yetmiyor, onun karşılığında yapılanların parasını bile vermeme…

Bir ses geliyor derinden, türkü oluyor; Selda Bağcan başlıyor, Edip Akbayram bitiriyor:

“Adaletin bu mu dünya”

(Dursun Özbek’in içten anlatımına dayanarak verdiğimiz “bir şekilde” örneği, bugünlerde dillerden düşmeyen Başakşehir’in hikâyesindeki “bir şekilde”ye götürebilir okuyanları…

O, ayrı bir hikâye, diyenler olabilir.

Kuşkusuz “bir şekilde”nin uzunu/ kısası/ayrısı/ tersine işleyeni olacaktır; ama beklenen/ olması gereken, ayrıma gitmeden işlerin yürütülmesidir.)

Son söz:

Yazıyı “bir şekilde” bitirelim; okuma zahmetine katılanları daha fazla yormayalım!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder