24 Ocak 2018 Çarşamba

Bir Tuğla, Bir Duvar (Uğur Mumcu Cinayeti)

BİRİNCİ BÖLÜM/ GİRİŞ

Ankara Çankaya’da bir ev. Uğur Mumcu’nun bombalı saldırıya uğradığı, bir cinayete kurban gittiği günlerden bir gün. Dışarıda kar yağıyor, kar taneleri cama vuruyor. Evde üç kişi. Biri evsahibi bayan, öbürü ailenin avukatı, avukat hiç konuşmaz, üçüncüsü konuk, içişlerinden sorumlu bir bakan. Evsahibi vakur, dimdik, acısını içine gömmüş.

(Bakan, üzgün, anlam sanatlarına yönelerek konuşur, çaresiz, durumu sesine ve yüzüne yansır.)
“Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır!”

(Evsahibi bayan,  buyruk verir gibi...)

“Çekin o zaman!”

(Bakan, çaresiz mi, çekinir mi, anlaşılmaz.)

“Çekemem!”

(Evsahibi, öğüt verir bir sesle...)

“Çekin, kenara çekilin!”

(Bakan, çekingen, ürkek bir sesle...)

“Yapamam!”

(Evsahibi, kararlı; geleceği işaret eder.)

“O zaman, çekerler, altında kalırsınız!”

(Bakan, susar, önce evsahibine, sonra avukata bakar, ama yüzündeki ifadeden ne diyeceği anlaşılır, içinden geçenleri, evsahibi onun adına dillendirir, fısıldar gibi...)

“Bu imkânsız bir şey. Bunu yapmaya kimsenin gücü yetmez!”

(NOT: Öteki bölümler, duvarın arkasına düştü, kayboldu. Kaybolanın yedeği de bulunamadı.)

*Bu yazı 05 Ekim 2011'de  Milliyet Blog'da yayımlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder